OSLO Kutlamalar Bulgaristan için. Ama, masadaki kulis dünyanın dört bir köşesinden.
Burası Oslo, Kuzey-Güney Avrupa Ekonomik Forum toplantısı. Avrupa’nın önde gelen eski başbakanları, bakanları, iş adamları, etkin kişiler ve kurum temsilcileri yılda bir, bazen iki kez bir araya geliyor. O anda Avrupa ve dünyayı en çok ilgilendiren konu ne ise, onu tartışıyor.
Dün ve bugün Oslo’da tartışılan konu "Dinler arası diyalog ve hoşgörü."
Türkiye’den toplantıya, bu forumun kurucularından Şarık Tara katılıyor. Eski Başbakan Mesut Yılmaz davet ediliyor.
"Din ve basın özgürlüğü" konulu panelde, dört Avrupa gazete yöneticisi ile birlikte ben de varım.
SÜRGÜNDEN HÜKÜMETE
Önceki akşam yemekte bizim masada üç eski Başbakan var. Mesut Yılmaz, Lüksemburg eski Devlet Bakanı ve AB Komisyon Başkanı Jacques Santer ve Bulgaristan Başbakanı Simeon Saxe-Coburg.
Bulgarlar çok mutlu. Herkes Simeon’u kutluyor. Çünkü, 1 Ocak 2007’de Bulgaristan AB’nin tam üyesi.
"İspanya Kralı Don Carlos’u birkaç aydır görmemiştim, Madrid’ten ve Brüksel’den geliyorum" diyor.
Ben kendisine Bulgaristan’da onun başkanlığında kurulan ve Türk azınlığın katıldığı koalisyonu soruyorum.
"Partinin başkanı Ahmet Bey beni daha 1991’de Madrid’te ziyaret etti, oysa ben Bulgaristan’a 96’da döndüm."
Bulgar eski kralının oğlu Simeon uzun sürgün yıllarının ardından ülkesine dönüyor, seçimlere katılıyor ve Türk azınlık partisiyle koalisyon kuruyor.
Simeon, "Sorunları hep konuşarak aştık" diyor.
Bu arada parti lideri Ahmet Doğan’ın (benimle sadece soyadı benzerliği var) uzak görüşlülüğünü kutlamak gerek.
TÜRKİYE KUŞKUSU
Masada dönen bizimle ilgili bir kulis var.
Önceki gün Alman Kabine toplantısında Türkiye’nin AB üyeliği ele alınıyor.Koalisyon ortağı SPD yine hararetle Türkiye’den yana.
Merkel’in partisi ise, çekimser. "Türkiye-AB görüşmeleri bir noktaya gelir, sonrası belli değil" gibi belirsiz ifadeler.
Masada New York BM toplantılarına katılan ve ayağının tozuyla yemekte yer alan Mısırlı bir diplomat var. İslam ülkelerinin New York’ta ortak politika arayışını anlatıyor. BM Genel Sekreteri Annan’ın görevi yıl sonunda doluyor. Yeni genel sekreter için dönen kulisleri aktarıyor.
Daha sonra masada ilginç bir sohbet başlıyor.
Oslo-Berlin-New York-Brüksel karesinde Türkiye üzerine son değerlendirmeler anlatılıyor. Ortaya çıkan özet şu:
AKP ile Türkiye olmaz. Türkiye yavaş yavaş dini niteliği ağır basan bir ülkeye dönüşüyor. AKP, bizleri artık rahatsız ediyor."
Oslo’da, Avrupa’nın güç odakları Türkiye’ye hayli uzak bakıyor.
Türkiye başta yakaladığı nabzı şimdi kaçırıyor. İkinci kümeye doğru yol alıyor.
Bardakoğlu tüy dikti
OSLO’da dün ilk panel, değişik dinlerin temsilcilerinin katılımıyla gerçekleşiyor.
Panelde Katolik, Protestan, Musevi, Ortodoks kiliselerinin önde gelen sözcüleri var. Aynı panele Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu da davetli.
Davet iki ay önce. Bardakoğlu "katılacağına" söz veriyor. Tamam.
Ancak, dört gün önce, forum yöneticilerini arayarak, "benim programım çok yoğun" diyor. Kendisinin değil yardımcısının katılacağını söylüyor.
Yardımcısı da, önceki gün telefon ediyor "ben günleri şaşırmışım, gelemiyorum" diyor.
Dün bunu açıladıklarında, Bardakoğlu adına, benim yüzüm kızarıyor. Ben Ali Beyi şahsen tanımıyorum. Okuduğum demeçleri akıllı uslu. Ama, bu yaptığı ne kendisine, ne Türkiye’ye yakışıyor. Adamlar bu tavrına çok kızıyor.
Üstelik, tartışılan dinler arası diyalog. Panelde İslam temsil edilmiyor. İslam’a o kadar meraklı biri olarak, buradaki panelden kaçmanın anlamı yok.
Batı zihniyeti ile bizim aramızdaki fark burada. Elin oğlu, ağızdan çıkan söze bakıyor. Bizde söz verilmiş, verilmemiş farketmiyor.
Kaldı ki, panelde konu, "Türkiye’nin ruhban okulu açmasına izin vermediğine" de geliyor. Ve Ankara bu nedenle eleştiriliyor. Orada buna cevap veren yok.
İşte, Türkiye adım adım böyle irtifa kaybediyor.
Şofördeki rahatsızlık
Oslo Hava alanından otele geliyorum.Yolda şoförle sohbet ediyorum.
Sorularım üzerine şoför, Norveç’teki refahı, yaşadığı rahat hayatı anlatıyor. Eğitimden sağlığa, günlük yaşama kadar, mutlu olduğunu söylüyor.
"Sizi rahatsız eden bir problem yok demek ki" dediğimde, verdiği yanıttan şaşkınlığa düşüyorum:
"Var, beni İslam rahatsız ediyor. Şimdiye kadar olmayan şiddet, artık Oslo’da da var. Geçen hafta burada İslami teröristler bir kiliseye bomba attı. Çok çirkin."
Avrupa’da en üst düzey politikacısından, sokaktaki sıradan insana kadar, hava bu.