Turizmin son ölçüsü: Demokrasi

HAYDİ tatilde Afganistan’a gidelim, orada karlı dağlarda kayak zevki başka. Üsletik, Afganistan’da harcanacak para ülkenin imarına katkıda bulunur. Zaten gitmemizin asıl amacı bu.

Tatilde asla Teksas’a gitmeyelim. Orada hâlâ idam kararları uygulanıyor. Bu kadar ilkel bir yere adım atmak yanlış.
Afganistan dünyanın en geri ülkesi ve terör bataklığında ama, hâlâ turist çekiyor, buna karşılık Teksas en gelişmiş yörelerden biri ama, idam turistleri iten bir faktör.
Tatil için Filipinler’e gidelim. Olmaz, orada ara sıra insanlar kaçırılıyor.
Ya Yemen? Orada halk sokaklara dökülmüş durumda, tehlikeli. Her an, her şey olabilir.
Kenya? Safari zevki, doğal zenginlik iyi de, iç savaşın dumanı hâlâ tütüyor, uygun değil. Sri Lanka benzer durumda.
Maldivler denize girmek için dünyada en keyifli yerlerden biri. Otuz yıl süren diktatörlük, üç yıl önce yerini barışçı bir geçişle demokrasiye bırakıyor. Gitmek uygundur.
Libya ve Suriye zinhar tehlikeli. Halk sokaklara dökülmüş durumda, turistlerin başına ne geleceği belli değil.
Mısır? Bir zamanlar en gözde tatil yerlerinden biri. Yıllarca diktatörlükle yönetilmiş ama, kimsenin umurunda değil. Kötü yöneticiler iyi konuk sever olabiliyor. Hala gözde.
Tunus da öyle. Tunus’a giderek, oradaki insanların hayat standardının yükselmesine katkıda bulunmak mümkün.
YARIM MİLYAR TURİST
Bu düşünceler Avrupalı turistlere ait.
Avrupalılar tatilde nereye gideceklerine karar verirken, gitmek istedikleri ülkelerin sunduğu deniz, güneş, tarihsel ve kültürel zenginliklerin ötesinde o ülkelerin siyasal durumlarını öncelikle dikkate alıyor. Artık genellikle buna göre karar veriyor.
Politik sistem aslanlardan, mabetlerden, karlı zirvelerden, güneşten, denizden önce geliyor. Politik sistemle paralel giden görüş, gidilecek ülkede terör ve benzeri tehlike yoksa, geri kalmış ülkelere gitmek, Avrupalılar için bir zevk. Harcadıkları paranın o ülkenin gelişmesine katkı sağladığına inanıyorlar.
Macerayı sevenler ise, kendilerini Kamboçya, Laos, Nepal, Kamerun, Nijerya’ya atmaktan çekinmiyor.
Yaz aylarında dünyada aynı anda beş yüz milyon turist yollara düşüyor. Harcadıkları para düşünülürse, gittikleri ülkeler açısından müthiş gelir kaynağı.
DEMOKRASİ HARİTASI
Son bir kaç yıl içinde, Avrupalı turistlerde ortaya yeni bir değer daha çıkıyor:
Demokrasi. Gidilecek ülkede demokrasi var mı, yok mu?
Almanya’da yayınlanan haftalık gazete Die Zeit 22 Haziran tarihli sayısında bu konuda geniş bir araştırma yayınlıyor. Benim yukarda aktardığım bilgiler, bu gazeteden alıntılar. Die Zeit demokrasi açısından dünya haritası yayınlıyor. Demokrasinin ölçüsü ne?
İnsan hakları, hukuk devleti, özgürlükler, yurttaşlar arasında eşitlik, basın özgürlüğü, demokratik seçimler, yolsuzlukların üzerine gitmek demokrasinin ölçütü kabul ediliyor. Demokrasi haritası bu değerlere göre şekilleniyor. (Die Zeit, 22 Haziran 2011, s.64).
Tam demokrasiler, yarı demokrasiler ve özgür olmayan ülkeler. Tam demokrasi ile özgür olmayan ülkeler tamam, yarı demokrasi ne demek? Özgürlüklerin ve demokrasinin kısıtlanması demek. Etnik çatışma ve zayıf hukuk devleti gerekçesiyle.
Asya’nın tamamı, Afrika’nın yarısından fazlası haritada kırmızıya boyanmış, özgür olmayan ülkeler anlamında.
Turizmin yeni ölçüsü aslandan, kaplandan, denizden, güneşten, mabetten çok artık tam demokrasi. Yarı demokrasi filan değil.

Öcalan’ın niyeti başka

ÖCALAN Silvan’daki çatışmayı bahane ederek, “çatışmaların on kat artabileceği” tehdidini savuruyor. Ve ekliyor:
“Benim dışımda kimse silahları bıraktıramaz. Önüm açılırsa, rolümü oynarım”.
Önü nasıl açılacak?
Örneğin, hapishane yerine bir eve çıkarsa...
Örneğin, ömür boyu hapis cezası bilmem şu kadar yıla indirilirse...
Örneğin, İmralı’daki hayatında daha rahat imkanlara kavuşursa...
Son aylarda avukatları üzerinden verdiği mesajlarda, kendisiyle ilgili, artık sabrının kalmadığını söylüyor. Niyeti ortada. Rolünü oynayacak, silahları bıraktıracak, kendisi yeni bir hayata başlayacak.
Devletin onunla görüşmesi doğru. Dünyada benzer örnekler var. Her benzer örnek, Öcalan gibi, kendine ayrıcalık gösterilmesini istiyor.
Ancak, sonuçta bulunan çözüm ayrıcalıkları dışarıda bırakıyor.
Yazarın Tüm Yazıları