Sırplar, Osmanlı’nın kendilerine adil davrandığına inanıyor. Ve 350 yıllık inanç hálá sürüyor. Aradan 120 yıl geçmesine rağmen, pankartlara taşıyacak kadar.
Brako, Sırpça. "Canım, ciğerim, kardeşim" anlamında. Sırplar bu deyimi kendini çok yakın hissettiği kişiler için kullanıyor.
Türkler, Sırplar için "canım, ciğerim, kardeşim". Onun için "Turci Brako".
Belgrad, Cumhurbaşkanlığı Sarayı önü. Belgrad’ın tam ortasında, kentin merkezinde. Sarayı sokaktan ayıran ne kalın duvarlar var, ne saat başı değişen silahlı nöbetçiler. Cumhurbaşkanlığı sıradan bir köşk gibi. Ana meydandan beş metrelik yol ayrımından sonra, işte sarayın kapısı. Sayın Cumhurbaşkanının yüksek huzurlarına, bilemediniz yirmi, otuz adım.
Sarayın hemen önünde, "Taş Meydan Parkı" var. Eskiden Türk mezarlığı. Şimdi yemyeşil bir park.
Yaklaşık iki haftadır parkta Sırp işçiler eylem yapıyor. Önce çadır kuruyor, sonra pankart asıyor. Çadır değişmiyor, pankart hiç değişmiyor. Pankartta şunlar yazılı:
"Turci Brako, Upomoc! Vı ste nam uzımalı 10 %. Ovı nam uzese dusu".
Türkçesi şöyle:
"Canım, ciğerim, kardeşim Türkler. Siz bizden yüzde 10 vergi alırdınız, bunlar bizim ruhumuzu alıyor".
OSMANLI VERGİ SİSTEMİ
Pankart, geçen hafta orada bulunan bir arkadaşımın dikkatinden kaçmıyor. Fotoğrafını çekiyor. Özel olarak bana gönderiyor.
Eylem yapan, bu pankartı asanlar özelleştirme sonucu işten çıkartılan kamu işçileri. O kamu fabrikasını alan yine bir Sırp şirketi. Özelleştirme sonrasında pek çok işçiye yol veriyor. Onlar da, pankart ve çadırla protesto eylemine başlıyor.
Protestoda ne bir ürkütücü olay, ne bir polis, ne kavga, ne gürültü. Çadır ve pankartla sürdürülen bir eylem. Üstelik Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın önünde. Demokratik bir hakkın uygarca kullanımı.
İyi de, pankartlarda Türklerin ne işi var, kaynağı ne bunun?
Belgrad Osmanlılar tarafından ilk kez II. Murad zamanında 1441’de kuşatılıyor. Başarısızlık. Daha sonra Fatih Sultan Mehmed 1459’da yeniden kuşatıyor. O sırada Macar Hunyadi Yanoş Sırpların yardımına koşuyor. Osmanlı bir ara kente giriyor, askerin erken yağması Yanoş’un işine yarıyor. Osmanlı kentten çekiliyor. Şimdi Belgrad’ın tepelerinden birinde, Yanoş’un anıtı var.
Osmanlı’nın Belgrad’ı fethi Kanuni Sultan Süleyman zamanında, 1521’de. Osmanlı’nın her gittiği yerde yaptığı gibi, Belgrad’da da Sırpların kimliğini tanıyor, dinlerini ve geleneklerini yaşamalarında onları özgür bırakıyor. Buna karşılık, devşirme ve vergi sistemi çalışıyor.
Kanuni, Belgrad’dan bir kısım halkı İstanbul’a gönderiyor. İstanbul’a gelenler Büyükdere’nin üstünde orman içinde kendilerine köy kuruyor. Bugünkü "Belgrad Ormanı" onların yerleştiği yer. Orman adını buradan alıyor.
Belgrad tarih içinde birkaç kez Avusturya ile Osmanlılar arasında el değiştiriyor. Hatta, 1683’te ikinci Viyana kuşatmasından başarısızlıkla dönen Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Belgrad’da idam ediliyor. Osmanlı Belgrad’ı nihai olarak 1878 Berlin Anlaşması ile kaybediyor.
Sırplar, o zamana kadar Osmanlı’nın kendilerine adil davrandığına inanıyor. Ve 350 yıllık (1521-1878) inanç hálá sürüyor. Aradan 120 yıl geçmesine rağmen, pankartlara taşıyacak kadar sürüyor.
Bizden de söylemesi, "canım kardeşim Sırp işçileri, eyleme devam".