Paylaş
Dere yazları kurumaya yüz tutuyor. Bahar ve kış aylarında dağlardan gelen sularla dere taşıyor. Bu yaz, dün sabaha karşı Samsun’da metrekareye 48.5 kilo yağmur yağıyor. Mert Deresi taşıyor.
Derenin taşmasıyla birlikte, iki yıl önce yapılan TOKİ evlerini su basıyor. Evleri korumak üzere yapılan bentler ve köprü yıkılıyor.
Sorun burada. Evler nereye yapılıyor? Dere yatağına ve kenarına. Ne zaman yapılıyor? Kentsel dönüşüm sürecinde.
Kentsel dönüşüm, gecekondular ve dayanıksız evler yıkılacak, yerine çağdaş yapılarla, park ve bahçelerle, geniş ulaşım ağıyla kent yaşanabilir hale dönüşecek. Sel, deprem gibi doğal yıkım karşısında dayanıklı duruma gelecek.
TOKİ İLE ANLAŞMA
Bu amaçla Canik Belediyesi TOKİ ile anlaşıyor, oradaki gecekondular yıkılıyor. Bazıları eve karşılık ev, bazıları kredi ve başka çareler bularak 2.600 konutun yapıldığı TOKİ evlerine taşınıyor. Gecekondulardan yaşanabilir evlere. Kentsel dönüşümün ilk ve temel adımı.
Üstelik konutları yapan TOKİ. On yıllık AKP iktidarının en başarılı kurumlarından biri. Öyle ki, TOKİ eski başkanı Erdoğan Bayraktar’ı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı koltuğuna oturtuyor. Bayraktar bakan olduğundan bu yana, ağzından “kentsel dönüşümü” düşürmüyor. İyi bir amaç. Daha dün Bursa’da vurduğu kazma gibi.
DERELERİN İNTİKAMI
O başarılı TOKİ iki yıl önce Canik ilçesinde o konutları dikiyor. Dere yatağı kenarına, en olmayacak yere.
Bir kaç yıl önce İstanbul’da otuz kişinin can verdiği sel baskınında Başbakan Erdoğan gelip, yerinde bilgi alırken, önemli bir gerekçeyi vurguluyor:
“Derelerin intikamı”.
Yani, dere yatağına ya da kenarına konut yaparsan, dereler bunu senin yanına bırakmıyor, ilk sel baskınında can alıyor. O gün İstanbul’da, daha sonra Karadeniz’de çeşitli yerlerde, dün Samsun’da.
Biz derelerin yatağına konut yapmaya devam ediyoruz. Dereler intikam almaya devam ediyor.
BENTLER
TOKİ konutları dikerken, derenin farkında. Su taşkınlarını önlemek üzere bentler yapıyor. Dünkü selde önce o bentler yıkılıyor. Köprü ile birlikte.
Her ne kadar Bakan Bayraktar, “yer seçiminin yanlış olduğunu sanmıyorum” dese de, dere yatağına ev yapılmayacağını hepimizden önce en iyi Bayraktar biliyor.
Yer seçimi yanlış, bentler o güçteki sele dayanıksız. Sonuç, ben bu satırları yazarken sekiz ölü, iki kayıp. Maddi kayıp cabası.
Dere yatağında kentsel dönüşüm. Bir hayalin ilk adımlarından biri “Türk Usulü” sonuçlanıyor. TOKİ’de ne kabahat var, Mert Deresi imiş, hangi Mert, dere buz gibi namert.
Pilotlarımız vardı
POSTALLARI bulundu, evet kaskını da bulduk. Füze galiba kokpiti vurdu, ama bizim pilotlarımız iyi eğitimli, kaskı, postalı bırakır, anında uçaktan atlar. Pilotlarımızın üstünde çipler var, nerede olduklarını bize haber verir. Ve buna benzer daha bir sürü haber ya da spekülasyon ya da ne ise.
Suriye uçağımızı düşürüyor, on beş gün önce. Derhal pilotlarımızı aramaya başlıyoruz. On beş günde pilotlarımızı unutuyoruz.
Pilotlarla ilgili tek bir haber görüyor musunuz? Onları arıyoruz, hala bulamadık, şöyle oldu, böyle oldu gibi, pilotlara dönük herhangi bir açıklamaya rastlıyor musunuz? Sadece Beşar Esad’a ve Suriye muhaliflerine ilişkin nutuklar.
Anladık, balık hafızalı bir milletiz, çabuk unutuyoruz ama, bu kadarı da fazla. Biz ki, o pilotlar nedeniyle Suriye ile savaşın eşiğine geliyoruz. Şimdi siyasal polemiğe devam, pilotları nasıl olsa arıyoruz işte, daha ne yapalım.
Dün acı haber gelinceye kadar...
Muhalifler kendilerine muhalif
SÖZÜM ona hepsi tek bir konuda anlaşıyor: Esad gitsin. Gitsin de, gidince ne olsun, o konuda aralarında anlaşma yok.
Suriyeli muhalifler, Esad’ın gitmesi için mücadele edenler gün geçmiyor ki, bir yerde toplanmasın. Son toplantı Kahire’de. Her muhalif toplantısında olduğu gibi, evvel Allah, bizim Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da orada. Yine de doğru sözü o söylüyor: “Birleşmezseniz, başarı şansınız olmaz”.
Muhalifler öyle anlaşmazlığa düşüyor ki, bir ara boğaz boğaza kavgaya tutuşuyorlar. Toplantıyı önce Suriyeli Kürtler terk ediyor.
Ankara Esad’ın iktidar ömrüne en çok altı ay biçiyor. Muhalifler böyle olduğu sürece kim bilir daha kaç altı ay geçer.
Paylaş