Paylaş
“BENİM gölgeme basıyorsun deyip bizleri sopadan geçiren polisler gördük biz, çok zulüm, çok baskı yaşadık. HDP sakin gidiyor, AKP’yi frenleyen tek parti HDP’dir. Ama, eğer barajı geçemez ise...”
Korkum o ki, HDP bu sözleri söyleyen kitleyi kolay kolay frenleyemez, tutamaz gibi.
Geçtiğimiz ekim sonunda ilan edilen, sonra duvarlara yazılan yazıları görüyorum Diyarbakır’da: “Sur kantonuna hoş geldiniz”. Diyarbakır’ın Sur Mahallesi’nde özerklik ilanı. Yine ekim sonu, kasım başında Cizre, Silopi ve İdil’in bazı mahallelerinde kanton ilanlarını TV’lerde izliyoruz.
YDG-H ASAYİŞ
Tek tip kıyafetli, yüzleri poşulu gençler, kendilerini Yurtsever Devrimci Gençlik Hareketi, kısaca “YDG-H Asayiş” olarak tanımlıyor, PKK’nın son dönemde asayiş sağlayan birimi. Kantonları, yani özerk mahalleleri onlar ilan ediyor, kimlik kontrolleri TV’lere yansıyor.
Birileri kadınlara sarkıntılık mı yapıyor, kız öğrencileri rahatsız mı ediyor, uyuşturucu mu satıyor, işi hırsızlık mı, tefecilik mi, kumar mı oynatıyor, gel buraya, bunlara cezayı YDG-H kesiyor, sıkı dayak, ardından “Bir daha görürsem” diye gözdağı. Adı üstünde “asayişi” sağlıyor.
İlan ettikleri kantonlarda, kendilerine göre operasyon yapıyor, yönetiyor. “Paralel” ise al sana paralel, üstelik “kanton”, fiilen özerk bölge.
KORKUM O Kİ
Diyarbakır Sur, Cizre, İdil ve Silopi’nin bazı mahallelerinde, “kanton” adı altında, kendilerine göre ilan ettikleri özerklik, korkum o ki, HDP baraj altında kalırsa, yaygınlaşabilir.
Baraj altında kalırsa,
HDP serinkanlı davranır, bu
tür bir uygulamaya karşı, o nedenle Kürt tabanı HDP’yi “akıllı” olarak niteliyor. Akıl da bunu gerektiriyor ama HDP o tabana sözünü ne ölçüde geçirir, orası ayrı.
Aşiretlerin kararı
ADIYAMAN, Urfa, Mardin, Şırnak, Batman, Van, Hakkâri, Siirt yöresinde ne kadar aşiret varsa, onlar seçimde HDP’ye destek kararı alıyor. O aşiretler içinde korucular var, muhafazakâr ve dindar insanlar var, son on yılda AKP’yi destekleyen bu kesim şimdi HDP’den yana. Din üzerinden politika yapılması, elde Kuran-ı Kerim ile kürsüye çıkılması, onları rahatsız ediyor, sanki “inançları sorgulanıyormuş” gibi düşünüyorlar.
‘Kimler affedildi’ 30 Mayıs’ta
2011 seçimlerinde seçim suçu işleyenlerle ilgili 2.586 dosya, yaklaşık on bin kişi var. Bir torba yasa ile seçim suçu işleyenler affa uğruyor. Onlar kim?
CHP milletvekili Atilla Kart o tarihteki Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’dan bu sorusuna yanıt alamayınca, Bilgi Edinme Yasası çerçevesinde mayıs başında Başbakanlığa başvuruyor. Affedilenler arasında AKP’liler var mı, bürokratlar var mı, varsa, hangi görevdeler sorularıyla birlikte. O yasaya göre, Başbakanlık on beş gün içinde yanıt vermek zorunda (6 Mayıs tarihli yazım). 15 Mayıs’ta Atilla Kart’a Başbakanlık Halkla İlişkiler Dairesi’nden tek cümlelik yanıt geliyor:
“Başvurunuz değerlendirilmek üzere ilgili kurumlara sevk edilmiştir”.
Başbakanlık on beş günün sonunda tek cümleyle bunu aktarırken, ilgili kuruma sevk ettiği için on beş gün daha kazanıyor. Ondan sonra
artık on beş gün filan yok, yasa gereği, yanıtlamak zorunda. O süre 30 Mayıs’ta doluyor. Önemi şurada, seçim suçu, yani seçim güvenliğini kimler ihlal etmiş, 7 Haziran’da en çok kaygı duyulan konu.
Paylaş