ŞENLİK var Strasbourg’da. 32 kısım tekmili birden sinema şenliği. Sen de, sinema şöleni, ben diyeyim, şölen kepazeliği. AKP atamalarının suyunun çıktığını gösteren bir örnek.
Pazartesi ve salı günü, 6-7 Mart’ta Strasbourg’da her yıl düzenlenen Euromage organizasyonu var. Çeşitli Avrupa ülkelerinin filmleri Euromage çerçevesinde gösterime giriyor.
Euromage Avrupa Konseyi destekli bir sinema fonu. Konseye üye ülkelerin bu fonda temsilcileri var. Burada temsilci olmanın temel bir özelliği bulunuyor. Önce sanattan, filmden anlamak. Sonra elbette yabancı bir dil bilmek.
DİNİ BÜTÜN KARDEŞLER
Euromage’da onbeş yıl süreyle, diğer ülkelerin saygı gösterdikleri bir temsilcimiz var, Faruk Günaltay.
AKP Hükümeti geçen yıl Günaltay’ı bu görevinden alıyor. Yerine Ahmet Boyacıoğlu ile İhsan Kabil adında, iki dini bütün kardeşimizi atıyor. Dini bütün kardeşlerimizin sinemadan ya da sanattan anlamaları o kadar önemli değil. Önemli olan, AKP’ye yakın olmaları. Eh, bu da yetiyor.
TARLA KUŞLU EV
Temsilcinin belli görevleri var.
Gösterime giren filmlerden anlamak, orada ülke çıkarlarını korumak. Sinema dünyasıyla alışverişte bulunmak. Camiye gidip namaz kılarak, Allahım, bizim ülkenin başına bir dert gelmesin, diye dua etmek, zaman zaman pek yardımcı olmuyor. Tıpkı şimdi olduğu gibi.
6-7 Mart’ta gösterime girecek filmler arasında İtalyan yönetmen Victorio Taviani’nin bir filmi de var.
Ermeni asıllı İtalyan Antonia Aslan’ın kitabı, Tarla Kuşlu Ev, Taviani tarafından filme çekiliyor.
Film tepeden tırnağa, Ermeni Soykırım propagandası. Türklerin Ermenileri nasıl kestiği, nasıl soykırım yaptığı iddialarıyla dolu.
BİR MİLYON EURO
Şimdi asıl skandal.
Euromage üyesi ülkeler, her yıl bu fona belli miktarda para ödüyor. O para, daha sonra üye ülkelerin filmlerine destekte kullanılıyor.
Türkiye bu fona yılda bir milyon Euro ödüyor.
Şimdi, ortaya çarpıcı bir sonuç çıkıyor.
Ermeni soykırımını gösteren bu filme, Türkiye de bir milyon Euro ile katkıda bulunmuş oluyor.
Daha da Türkçesi, Türkiye, soykırım filmini desteklemiş oluyor.
Hazin bir tablo.
KRİTİK SORULAR
Benim aklıma bu kritik anda şu sorular geliyor.
Daha önce ve onbeş yıl süreyle benzer filmler hazırlığında, hiç böyle bir skandal yaşanmamışken, şimdi bu skandal neden?..
Faruk Günaltay orada temsilci iken, neden bunlar olmuyor da, şimdi oluyor?..
Dini bütün kardeşlerimiz hangi çabayı gösteriyorlar ve bu skandalı önleyemiyorlar?..
Bu filmden Ankara’nın haberi var mı?.. Varsa, Ankara’nın girişimi ne?..
Ne kadar da, can sıkıcı sorular. Medya bunlarla uğraşacağına, Tayyip Erdoğan’ın dediği gibi, "herkes kendi işine baksın."
Türkiye de, Ermeni soykırım filmine dolaylı destek sağlasın.
Çiğdem Anad’a kutlama
HAFTA içi her gün saat 13.00’te haberleri CNN Türk’te Çiğdem Anad’dan izliyorum.
Bana kalırsa, TV kanallarının, en iyi haber bülteni. Hem haber içeriği, hem sunuş açısından. Son zamanlarda Anad’ın TV haberciliğine bir katkısı var. İnteraktif habercilik anlayışı.
Anad soruyor, "hangi haberleri daha yakından izlemek istersiniz" diyor ve seyirciye üç seçenek sunuyor. Sonra da, "haberleri izlemekle yetinmediniz" diyor ve izleyenlerin daha derinlemesine öğrenmek istedikleri haberleri ekrana taşıyor. Ayrıntılarıyla, ek bilgileriyle.
Bu bir katkı. Sadece habercilik açısından değil. Aynı zamanda, halkın nabzı nerede atıyor, o ortaya çıkıyor.