Paylaş
İlki, Fransa’nın en etkili gazetelerinden Le Monde’un 10 Eylül tarihli baskısında yayınlanan geniş bir haber-analiz. “Ortadoğu’da En Önemli Güç” başlığı ile yer alan yazı PKK’yı yere göğe koyamıyor. 1- IŞİD’den kaçan Yezidileri PKK kurtarmıştır. 2- Bölgede IŞİD’in kurmak istediği İslam devletini durduracak tek güç PKK’dır. Le Monde yazmıyor ama PKK’ya silah yardımı tezini akla getiriyor.
VOA YORUMU
İkinci örnek, Voice of America (VOA), Amerika’nın Sesi. Geçen hafta orada yayınlanan yorum PKK’ya arka çıkıyor, Türkiye’yi eleştiriyor, özetle:
“Hava desteği olmadan, IŞİD’in ilerlemesini durduran tek güç PKK’dır. Bölgede dinsel çatışma artarken, PKK laik alternatif olarak öne çıkmaktadır. Türkiye PKK’nın terör listesinden çıkarılmasına karşı durmaktadır, bu haliyle Ankara gerçeklerden kopuktur”.
Koca laik Türkiye Cumhuriyeti dururken, Amerika’nın Sesi PKK’yı “laik alternatif” olarak görüyor. Türkiye’yi artık laik görmediği gibi, PKK’ya Türkiye’den daha çok güveniyor. Geçenlerde birkaç Amerikalı Kandil’de PKK ile fotoğraf çektiriyor, Amerikalılar ilk kez PKK ile aynı karede, güvenin dünyaya ilanı.
HIZ VERDİ
Bir zamanlar uluslararası terörist, şimdi kahraman, filmdeki gibi, adeta “Son Mohikan”.
Batı’nın IŞİD’le karışık PKK övgüleri “çözüm süreci” ile bütünleşiyor. Türkiye hâlâ eleştiri aldığına göre, Ankara’nın verdiği, vereceği PKK kararı Batı’yı henüz tatmin etmiyor. Ankara çözüme dönük plan yapadursun, IŞİD Kürdistan devletinin resmi ilanına hız veriyor, orada PKK da olacak. Bölgedeki “güvenilir müttefik” adayı PKK’lı Kürdistan.
Ya çözümün ayrıntıları? Washington Ankara ile ayrıca görüşür.
Kolay bırakmaz
AMERİKA’nın başını çektiği ülkeler IŞİD’e karşı askeri harekât kararı alırken, Türkiye koalisyonun dışında kalıyor. Kalmanın gerekçesi en üst düzeyden dile getiriliyor: “IŞİD’in elinde Türk rehineler var”. Rehineler Türk dış politikasını rehin almış, bunun itirafı. Eline değerli bir koz geçmiş, IŞİD rehineleri sittinsene serbest bırakmaz.Aslında o insanların nasıl rehin düştüğü hâlâ meçhul. Olayın ayrıntıları günün birinde ortaya çıktığında, kim bilir kimlerin, ne gibi sorumluluğu var, onun da hesabı verilir herhalde.
Amerika maslahat ediyor
AMERİKA’nın aylardır Ankara’da büyükelçisi yok. Büyükelçi adayları Amerika’da Senato’nun onayından geçiyor, geçerken büyükelçi adayına sorular soruluyor. Türkiye’ye atanan kişiye “Türkiye demokrasiden uzaklaşıyor mu” diye soruluyor, büyükelçi adayı “Evet” diyor, Amerikan Senatosu adaya onay vermiyor. Onay beklerken, Obama yeni aday göstermiyor, böylece Ankara’da aylardır büyükelçi yok, maslahatgüzar var.
Devellioğlu’nun sözlüğünde maslahat karşılığında “iş, husus, madde, emir, keyfiyet” yazıyor. Amerika diplomatik ilişkiyi düşük düzeyde yürütüyor. Gerekçesi, Senato olsa bile.
‘Yeni Türkiye’de teftiş
BAZI okullar eğitime erken başlıyor. O okullardan birine giden bir müfettiş öğrencilere çağdaş uygarlık seviyesine uygun sorular soruyor:
“Bu okul binası eskiden Müslüman olmayan birine aitmiş, şimdi kime ait? Yakınınızda kilise var, kilise ile temasınız var mı? Kız öğrenciler okula türbanlı gelebiliyor mu? Kız ve erkek öğrenciler aynı kapıdan mı çıkıyor?”
Zırva parayla mı, kız ve erkek öğrenciler aynı kapıdan çıkıyor, çünkü okul karma. Zırva parayla mı, okul Hıristiyan’a aitse, TV, telefon, buzdolabı, tren, vapur, araba, uçak, elektrik, akla ne gelirse, hiçbirini kullanma, hepsini Hıristiyanlar bulmuş. Müfettiş durumdan vazife çıkarıyor, ne teftiş edeceğini biliyor.
Paylaş