Paylaş
Geçtiğimiz pazar akşamı Okmeydanı Hastanesi. Berkin Elvan’ın annesi tükenen umutlarını ziyarete gelenlerle paylaşıyor. On altı kiloya düşen Berkin’e bakarken annelik duyguları şahlanıyor:
“Her işi yaptım, ona yine de haram lokma yedirmedim.”
Berkin’in aramızdan ayrılması Gezi’de sekizinci cinayet. Türkiye öyle yasa boğuluyor ki, TV’lerde dün sabah ekonomi ya da kadın programlarında insanların boğazı düğümleniyor, “Bugün nasıl program yapacağız” diye isyan eden edene.
‘BİZ KİME NE YAPTIK’
16 Haziran sabahı annesi tam dışarıya çıkacak, Berkin:
“Yok anne, sen çıkma, polis filan var, ben alır, gelirim.”
Gelmiyor, bir daha evine dönmüyor. Polisin attığı gaz fişeği 269 gün sonra onun canına kıyıyor.
23 Haziran’da ailesi savcılığa başvuruyor, aradan geçen dokuz ayda hiç ses yok, ne görüntü, ne tanık, ne kanıt, ne bir ipucu. Yer yarılıyor, hepsi içine giriyor.
Meclis’te aylar önce iki araştırma önergesi veriliyor, gündeme bile alınmıyor. Aradan dokuz ay geçmiş, on gün önce dört polis ifade veriyor, “görmedim, duymadım, bilmiyorum”. Bir cinayet, yine kapatılmak isteniyor. Baba Sami Elvan haykırıyor:
“Biz kime, ne yaptık.”
YUH ULAN YUH
Berkin’in son saatleri, pazar akşamı hastanede insanlar dua ediyor, bahçede ziyaretçiler var. Ne bağırma, ne eylem, ne taşkınlık, hiçbiri yok.
O da ne, hastaneye gelenleri dağıtmak üzere, dağıtması için hiç sebep yokken, polis hastanede biber gazı kullanıyor, yuh ulan yuh, savaşta bile hastaneler korunurken, bugün Türkiye’de hastanelere biber gazı atılıyor.
Bu nasıl bir kin, nasıl bir öfke, nasıl bir düşmanlık.
FAİLİ MEÇHUL
Dün sabah yine benzer manzaralar. İnsanların acısına bile saygı yok, yine cop, yine biber gazı. Baba Sami Elvan:
“Berkin geri gelmeyecek, bizimle kimse ilgilenmiyor, yine de adil yargılama istiyoruz, yapanı mutlaka biliyorlar.”
Sosyal medya dün olağanüstü direnişlerinden birini yaşıyor. İnsanlık dışı tutum karşısında sabır çoktan taşıyor. Büyük çoğunluk Gezi sırasında Tayyip Erdoğan’ın tarifi imkânsız sözünü hatırlıyor:
“Benim polisim destan yazdı.”
Son destan 15 yaşındaki Berkin Elvan, musalla taşında.
Savcıdan ‘sanığa’ teselli
“BEN Ergenekon’un savcısıyım, bunlar millet iradesi ile iktidara gelmiş hükümete darbe tezgâhladılar.”
Yıllarca bu lafları söylüyor Tayyip Erdoğan. Geçmiş bir yana, önceki gün hâlâ “darbe girişimlerini nasıl görmezden geliriz, kamuoyuna yansıyan onca ses kaydı var” diyor.
1- Demek, ses kayıtları kamuoyuna yansıdığında, o kayıtlar montaj mı, değil mi diye üzerinde düşünmeye gerek yok.
2- Darbe girişimi var, ama Erdoğan kendisini devirecek emekli Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’u arayıp, “Geçmiş olsun” diyor. Sadece o mu, devrilecekler arasında yer alan Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı da hapisten çıkan Başbuğ’u arıyor. Trajikomik “özür dileme” sahneleri. Ya kaybolan yıllar?
Yandaşlara taş düştü
UZUN süredir CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili haberlerin yandaş TV’lerde dişe dokunur yanı yok. Son günlerde ise, bazı malum TV’ler Kılıçdaroğlu’nun seçim mitinglerini canlı yayınlıyor. AKP aleyhinde her sesi sansür edenler, şimdi CHP’den canlı yayına geçiyor.
AKP’den umudu kesmişler, ayak uydurma provasındalar.
Paylaş