ŞİÖ’ye yolculuk

Çin ummadığı bir anda, 3.3 milyar dolarlık ihaleyi cebe indiriyor, Türkiye uzun menzilli füze, hava savunma sistemini Çin’den almaya karar veriyor.
Türkiye uzun süredir hava savunma sistemi peşinde. İhaleye çıkıyor, bazı Batılı firmaları değişik nedenlerle tercih etmiyor. Çin’de karar belirtileri artınca, ABD ve NATO uyarıyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı: “ABD’nin yaptırım uyguladığı Çin firmasıyla anlaşma ihtimaline karşı Ankara’ya kaygılarımızı ilettik”. NATO Genel Sekreteri Rasmussen de benzer tonda: “Hava savunma sistemi NATO sistemi ile uyuşmalı, Türkiye’nin buna uymasını bekliyorum”.

NATO DIŞINDA

Türkiye NATO ülkesi. Silahları, malzemeleri, savunma politikası altmış yıldır NATO, yani Batı damgası taşıyor. Çin ise, Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) üyesi. Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Özbekistan ile birlikte enerji, kültür, ekonomi, savunma başta, her alanda Batı karşıtı, Batı’ya alternatif bir örgütün başını çekiyor.
Türkiye hava savunma sistemi gibi çok teknik bir alanda Çin ile anlaşarak, uyarıları hiçe sayıyor, NATO sistemi dışına çıkmış oluyor. Türkiye kadın cinayetleri ve iç güvenlik tasarısı başta, bin türlü sorunla boğuşurken, Çin ile imzaladığı bu anlaşma yeni bir rotanın izlerini taşıyor.

DEMİR TARAMAK

Batı’ya karşı çıkan Tayyip Erdoğan zaman zaman ŞİÖ üyeliğinden söz ediyor, hatta Putin’e açıkça “Bizi ŞİÖ’ye alın” diyor. Şu anda ŞİÖ’ye alan yok, giren yok ancak, Türkiye hava savunma sistemi üzerinden ŞİÖ’ye doğru demir taramaya başlıyor.
Amerika, Avrupa Birliği, belli başlı Batı ülkeleri AKP’yi sık sık eleştiriyor. Bugünden yarına nasıl sonuç verir bilinmez ama Çin ile anlaşma dramatik bir sürecin başlangıcı.
Türkiye değil, AKP kendine yer arıyor ve Türkiye’yi bilinmez bir ufka sürüklemeye çalışıyor.

Din dersi ve iç güvenlik

MECLİS’te kavgalara yol açan, demokratik hak ve özgürlükleri askıya alan, otoriter devleti perçinleyen İç Güvenlik Paketi’ni AKP “AB standartlarında bir reform” diye niteliyor, AB ölçülerini öne çıkarıyor.
AİHM “din derslerini zorunlu olmaktan çıkaran” bir karar alıyor. AKP din derslerini zorunlu kılınca, on dört kişi AİHM’ye başvuruyor. Din derslerinin zorunlu olmaktan çıkarılmasını istiyor. AİHM şikâyeti yerinde buluyor. Türkiye itiraz etmek istiyor ancak, AİHM Büyük Dairesi itirazı gündeme almıyor ve din dersleri zorunlu olmaktan çıkıyor.
Madem AB Hukuku, AKP madem İç Güvenlik Yasası’nda öne sürdüğü gibi AB’yi örnek alıyor, işte bir fırsat, din dersi ile ilgili AİHM kararını hemen uygulasın.
İşine geldiğinde AB, gelmediğinde “AİHM bize karışamaz”, on yıldır çok tanık olduğumuz çifte standart.

Hukuk asansörde

İHMALİ belirleyen bilirkişi raporları, Çalışma Bakanı’nın verdiği sözler, ölenlerin arkasındaki insan öyküleri, inşaat sahiplerini aktaran profiller, Mecidiyeköy’de on işçinin hayatını kaybettiği asansör faciası. Yine günler süren manşetler ve yorumlar.
Üçü tutuklu, 21 sanıklı dava başlıyor. Arada mahkeme heyeti değişiyor. Ölenlerin avukatları itiraz ediyor: “Heyet bir yılını tamamlamadı, kuşku içindeyiz, yeni mahkeme heyeti çekilmeli”. Heyet çekilmiyor, on gün önceki ikinci duruşmaya tutuklu sanıklar gelmiyor ve dün... Tutuklu üç sanık serbest bırakılıyor.
Vicdanlar bir kez daha kanıyor, hukuka güven bir kez daha ağır yaralı. Ölen öldüğüyle, geride kalanlar gözyaşlarıyla kalıyor.