ŞAŞKINLIĞINI gizlemiyor Cumhurbaşkanı Abdullah Gül. Konuyu öğrendiğinde, "bu da nereden çıktı" diyerek, hatta sinirleniyor.
Çankaya’da görev yapan ekip, "Sayın Başbakanımız davet etmiş" dediğinde, ister istemez "Allah, Allah" diyerek, başını sallamakla yetiniyor.
Geçen yıl Lizbon’da Afrika-AB Zirvesi. Tayyip Erdoğan, orada da nefretle karşılanan Sudan Devlet Başkanı El Beşir’i Türkiye’ye davet ediyor.
Kim bu El Beşir? Dünyanın lanetlediği bir darbeci ve soykırımcı.
İktidara darbeyle geliyor. 2.9 milyon insanı evinden, yurdundan ediyor. 300 bin insanın ölümünden sorumlu. Yüzyılın en büyük birkaç soykırımcısından biri.
Davet üzerine, adam geçen ocakta Türkiye’ye geliyor, dünya geziyi kınıyor. Gül’ün şaşkınlığı o davetle ilgili.
EL BEŞİR’İN PAYANDASI
Şimdi aynı herif yine Türkiye’de. Türkiye-Afrika Zirvesi için.
Ocakta şaşıran Gül, ağustosta şaşkınlığını üzerinden atıyor. Darbeci, soykırımcı El Beşir, bu kez Gül’ün davetlisi olarak İstanbul’da.
Dünya ile birlikte, Türkiye’de ne kadar aklı başında insan varsa, herkes El Beşir’den nefret ediyor. İstanbul’a gelmesini kınıyor.
Bunca tepkiye rağmen, darbeci, soykırımcı El Beşir nasıl oluyor da, bizimkiler tarafından el üstünde tutuluyor?
Silah lobisi, silah tüccarları. Arada, önde ve arkada onlar var.
Ufak çapta da olsa, tabancı, tüfek, el bombası, kurşun v.s. satışları var. Bu satışlar bir ara duruyor. Ama, lobi durmuyor.
Sudan’a bizden silah satışları durdurulunca, ambargonun kalkması için araya kimler giriyor?
İnsani değerleri savunanları mı güçlü, silah tüccarları mı? AKP kimi dinliyor?
El Beşir’in Türkiye’ye gelişi bizzat ve bilakis ve hatta icabında normaldir.
TRT’nin bu zirveyi allayıp pullayıp, sözüm ona siyasi magazin üzerinden, iktidar yalakalığı yapması gibi normaldir.
El Beşir’in İstanbul’a gelişi, silah lobisinin gösterisi.
Ortakent’in alnı açık
BODRUM’da dağ, taş site. Dağ, taş beton yığını. Mandalina, limon ve portakal bahçeleri birer birer sizlere ömür. İmara aykırı binlerce ev. Binlerce dosya mahkemelerde.
Tek farklı ve güzel örnek Ortakent.
Ortakent Belediye Başkanı Mehmet Kocadon Bodrum’da görev yapan on bir belediye başkanından biri. Sadece o farklı bir karar alıyor:
"Gel istersen sen de ev yap, ama arsan beş dönümse, ev yapabilirsin."
Ortakent’te ancak beş dönümlük araziye ev izni var. Yoksa, yok. Ortakent onun için hálá yeşil ve yemyeşil.
Bodrum Yarımadasını şöyle bir dolaşın, beton yığınları arasında o yeşili siz de göreceksiniz.
Balık çiftliğine para var, proje yok
BİRLEŞMİŞ Milletler Çevre Fonu Başkanı Vladimir Mamayev. Rus asıllı başkan, bir buçuk yıl önce Bodrum’da ev alıyor.
Evinin önünde ve çevresinde balık çiftlikleri.
Pis kokusu, köpek balığı tehlikesi, turizmi öldürmesiyle balık çiftlikleri.
AKP Hükümeti’nin 2007 Mayıs ayında kaldırılacağını açıkladığı balık çiftlikleri.
Mamayev Çevre Fonu Başkanı ve fonda para var. "Balık çiftliklerinin buradan kaldırılması gerek" diyor ve ekliyor: "Çiftlikleri taşımak için hükümet proje getirsin, para bizden, Birleşmiş Milletler’den."
Aradan bir buçuk yıl geçiyor. AKP’den ne proje var, ne ses, ne nefes.
Nefes ve ses acı biçimde çıkıyor. Bodrum’da beşerden on milyar dolarlık iki turizm yatırımı var. Balık çiftlikleri yüzünden bu iki yatırım duruyor.
Mamayev hálá soruyor, "hükümet neden proje getirmiyor" diye. Adam Birleşmiş Milletlerde. Buradaki bin türlü ilişkiyi nereden bilecek.
Turizm Bakanı Ertuğrul Günay festival konuşmalarıyla meşgul. Çevre Bakanı Veysel Eroğlu verdiği sözü tutamayışın sıkıntısında. Tarım Bakanı Mehdi Eker bu işlere zaten teğet geçiyor. Kimin umurunda balık çiftlikleri?