350 otobüs ya da yaklaşık onbeş bin Rum, tepkisini göstermek üzere, İstanbul’a gelmekten vazgeçiyor. Tepki, İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu’nun sözlerine!..
Hıristiyanlar her yıl Şubat sonunda 40 günlük perhize giriyor. İslam’daki oruç gibi. Nisan’ın ilk haftasında da, Kutsal Hafta başlıyor. Ayin ve dua haftası. Yani, Paskalya. Aynı zamanda tatil.
Paskalya’da İsa’nın Diriliş Ayinleri düzenleniyor. Pazartesi başlayan ayinler, cumartesi gecesi saat 24’te Diriliş Ayini ile sona eriyor. Herkesin katıldığı ve asıl önemli olan, bu son ayin.
FENER’DEKİ TÖREN
Ortodoks Rumlar için bu son törene İstanbul Fener Patrikhanesi’nde katılmak önemli. Dünyanın her yerinde o gece ayin var, ama Patrikhane’deki ayin elbette farklı. Müslümanlık’ta Mekke’ye gitmek gibi.
Bu nedenle, Paskalya sırasında, Yunanistan’dan her yıl çok sayıda Rum İstanbul’a geliyor. Fener’deki törene katılıyor.
Ancak bu yıl son anda, otobüs ve otellerde rezervasyon ipalleri gözleniyor. Sayı belki çok değil, onbeş bin dolayında, 350 otobüs. Ama, iptal. Çünkü, tepki!..
REKTÖRÜN SÖZLERİ
İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu geçenlerde bir panelde, ‘gerekirse, Kıbrıs’ı da alırız, Yunanistan’ı da alırız’ gibi, hoş olmayan sözler söylüyor.
Bu yakışıksız sözler Türkiye’de tepki topluyor. Atina ise, siyasal açıdan renk vermiyor. Tepkiyi, doğrudan Yunan Halkı gösteriyor.
Fener’deki ayine katılmak üzere, önceden yer ayırtan yaklaşık onbeş bin Yunanlı, Alemdaroğlu’nu protesto ederek, İstanbul’a gelmekten vazgeçiyor!..
Otobüs firmaları ile oteller, rezervasyon iptallerini doğrularken, Yunan Konsolosluğu da, geçen yıla göre, bu yıl gelenlerin sayısında azalma olduğunu belirtiyor.
LALELİ FACİASI
Aslında, bu tür tepki yeni değil.
On yıl önce, Laleli’de bir tinerci, içinde Rumların bulunduğu bir otobüsü yakıyor. O faciada bazı Yunanlılar hayatını kaybediyor. Bu olay üzerine, Atina’dan Fener’e gelenlerin sayısında ciddi azalma görülüyor. Ve bu yıllarca sürüyor.
Son birkaç yıldır, durum yeniden normale dönüyor. Ama, bu kez de, Rektör Bey’in attırdığı nutuk, yok yere bir tatsızlığa yol açıyor.
Demek ki, kantarın topunu kaçırmayacaksın!.. Kendine sahip olacaksın!..
Pangalos: Ciddiye almadık
YUNANİSTAN’ın Dışişleri eski Bakanı Pangalos bir süre önce İstanbul’a geliyor. Hani, Türkler’e hayli mesafeli davranan bakan.
Pangalos bazı emekli büyükelçiler ve gazetecilerle yemekte buluşuyor. Konu Rektörün sözlerinden açılıyor. Pangalos:
‘Biz Rektörü tanıyoruz!.. Onun için, sözlerini ciddiye almadık ve siyasi tepki göstermeyi düşünmedik!..’
Yunan Halkı, belli ki, siyasetçiden farklı düşünüyor.
Komisyonda demokrasi!..
O sağlıksız modaya dönüş mü?.. ‘Çoğunluk bende, istediğimi yaparım’ mantığına!..
Yerel seçimlerde Belediye Başkanları ile Belediye Meclisleri ve İl Genel Meclisleri seçiliyor. Bu iki mecliste her partiden üye var. Belediye başkanı hangi partiden seçilmişse, oradaki meclislerde siyasal ağırlık, genellikle aynı partide.
Her il ve ilçenin belediyesinde çeşitli komisyonlar var. Bütçe, çevre, imar v.s gibi. Demokratik gelenek, siyasal ağırlık kimde olursa olsun, bu komisyonlara her partiden üyenin seçilmesi yönünde. Elbette, çoğunluk partisinin, komisyonlarda da çoğunluğa sahip olması normal. Ama, muhalefete de yer vererek.
AKP, çoğunlukta bulunduğu bazı il ve ilçelerde garip bir uygulamaya gidiyor. Komisyonlarda muhalefete hiç yer vermiyor. Komisyonlar sadece AKP’lilerden oluşuyor!..
Neyi, kimden kaçırmak için?.. AKP neden çekiniyor?.. Neden korkuyor?.. Şeffaflık bu mu?.. Demokratik gelenek nerede?.. Ya siyasal nezaket?..