Paylaş
Ankara’da bombanın patlamasından iki gün önce çeşitli Kürt parti ve gurupları, farklı dinlerden Kürtler Diyarbakır’da Kürt Konferansında bir araya geliyor.
Kürt Sorununun bugün vardığı aşamada hep birlikte aynı siyaseti izlemeye karar veriyorlar. İki dilekleri var. Silahlar sussun, demokratik adımlar atılsın. İkisi de, yeni değil. PKK silahı bırakmıyor, bırakmadıkça operasyonlar sürüyor, demokratik adımlar atılamıyor.
Aynı toplantıya BDP de katılıyor. BDP hem “silahlar sussun” diyor, hem konuşan silahlara mesafesini koruyor. Hem demokratik adım atılsın diyor, hem demokratik adımın zemini olan Meclis’e gidip gitmemeyi hala tartışıyor. Hem “biz halkın iradesine dayanıyoruz” diyor, hem temsil ettiği iradeye saygı göstermiyor.
AKP de göstermiyor. PKK ile masaya oturuyor, halkın seçtiği BDP’nin elini bile sıkmıyor.
SAYIN ÖCALAN
Çözüm diyalogda. O diyalog uzun ve çok zor bir süreç. Ama, zigzag çizmeden.
Adamları dağdan indirip Habur’a getiriyorsun, getirdiğin adamları Habur’da önce taburcu ediyorsun, ardından içeri atıyorsun.
Cumhurbaşkanı Gül ve Meclis Başkanı Cemil Çiçek BDP’lileri Ankara’da kabul ediyor, bölgedeki BDP’lileri polis topluyor, mahkemeler tutukluyor.
Bir mahkeme Kürtçe propagandadan dolayı birilerine dava açıyor, bölgedeki bütün belediyelerde ve yollarda Kürtçe tabelalara kimse ses çıkarmıyor.
“Sayın Öcalan” dediği için, 2006 ve 2007’de 7 bin 884 kişi hakkında dava açılıyor. Sonuçlananlar arasında 949 kişi ceza görüyor, 733 kişi beraat ediyor. Neye göre ceza, beraat neye göre. Son dört yıldır çeşitli konuşmalar ve yazılarda “Sayın Öcalan” gırla gidiyor, kimseye dava açılmıyor.
Bu kadar tutarsız, birbiriyle bu kadar çelişkili bir yapıda bombalar patlıyor, herkes her sefer “çözüm nerede” diye yırtınıyor.
Önce BDP ile masaya oturmak şart. BDP’nin de Meclis’e gelmesi şart. Yoksa, daha çok acı çekeriz.
Önce bu psikolojiyi yıkmak
DEPREM Türkiye’de yıllardır yaşanıyor. Depremin yarattığı hasara bütün Türkiye ağlıyor.
Deprem ne zaman ki, Yalova’yı vuruyor, İstanbul’a geliyor, kente iniyor, Türkiye yerinden oynuyor. Deprem artık yanı başımızda, güvensizliği.
Türkiye her terör olayında yerinden oynuyor, ayağa kalkıyor, terörün verdiği acılara her gün ağlıyor, ne zaman ki, terör son aylarda olduğu gibi kentlere iniyor, insanlarda güven duygusu iyice kayboluyor.
Terörün yarattığı tipik psikoloji. Her an, her yerde, her şey olabilir, güvensizliği. Çukurca, Silvan, Şemdinli derken, şimdi artık Tunceli, Siirt ve Ankara’da.
Terörle mücadelede önce bu psikolojiyi aşmak gerek. Burada devreye medya giriyor. 11 Eylül’de El Kaide İkiz Kuleleri vurduğunda ABD kanallarının haberi veriş biçimini hatırlayın, bir de bizim kanalların Ankara’daki bomba haberini veriş biçimine bakın.
Hüseyin Çelik’e hatırlatma
AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik Malatya’da kurulacak radarla ilgili olarak şunu söylüyor:
“Bu bir NATO projesidir, NATO’nun onlarca tesisi var, onlar hangi statüde ise, bu da öyle. Onlarla ilgili Meclis’te karar alınmış mı? Bunun için de alınmasına gerek yok”.
Doğru NATO projesi. Ancak, iki hatırlatma yapmak kaçınılmaz.
1-”Onlarla ilgili Meclis’te karar alınmış mı?” diyerek, alınmadığını söylüyor. Hayır, alınmış. 1971’de Meclis’ten geçmeyen bu gibi ne kadar anlaşma varsa, hepsi toplanıyor ve Meclis’ten geçiyor.
2-Bu NATO anlaşması, ama, bizim Dışişleri bu anlaşmayı Amerika ile imzalıyor, NATO ile değil. Anlaşma NATO ile, uygulama Amerika ile. Onun için Meclis’ten geçmesi gerek.
Yaşasın Türk-Amerikan işbirliği
“EN iyi müttefikimiz”, yetmez, “bizim için en önemli ülke”, yetmez, “PKK terör örgütüdür”, yetmez, “teröre karşı ortak mücadele bizim görevimizdir”. Amerika teröre karşı yıllardır bizim yanımızda.
1980’lerin sonu Başkan Georg Bush Cumhurbaşkanı Özal’a teröre karşı ortak mücadele sözü veriyor.
Başkan Clinton görevde kaldığı 1993-2001 döneminde Cumhurbaşkanı Demirel’e, Başbakan Çiller, Yılmaz ve Ecevit’e teröre karşı ortak mücadele sözü veriyor.
2001-2009 arasında Başkan Georg W. Bush kim bilir kaç kez Başbakan Erdoğan’a teröre karşı ortak mücadele sözü veriyor.
2009’dan bu yana Başkan Obama Başbakan Erdoğan’a kim bilir kaç kez teröre karşı ortak mücadele sözü veriyor. Obama önceki gün aynı sözü tekrarlıyor.
O yıllarda ABD Başkanlarının verdikleri sözler, tıpkı bugün Obama’nın sözleri gibi manşetlerde. Biz o yıllarda, tıpkı bugün gibi çok memnunuz.
Amerika sekiz yıldır Irak’ı işgal etmiş bulunuyor. Sekiz yıldır PKK Irak’tan Türkiye’ye giriyor, çıkıyor, Irak’ta at koşturuyor.
Olsun, biz Amerika’nın “en iyi müttefikiyiz”, teröre karşı “ortak mücadele” ediyoruz.
Paylaş