‘Olmak ya da olmamak’

ÇOK varlıklı bir yaşamdan, dost ihanetine uğramış, bir mağarada bitki kökü yemeye kadar sürünen Atinalı Timon: “İnsanlarla yaşadım, insanları öğrendim, insanlardan iğrendim”.

Haberin Devamı

Bin türlü düzenbazlığın kalesi İago sonunda Othello’nun kanına giriyor, karısının kendisini aldattığına inanıyor: “Öpmüştüm seni öldürmeden önce, öyle olacak yine”.
Cinayetler sonrasında amcası babası oluyor, annesi yengesi, “Danimarka sarayında kötü bir şeyler kokuyor” diyen Hamlet:
“Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele”.
Sezar’ın sırtından hançerlenmesinde başrolü oynayanlardan Antonius cenazede Sezar’ı ustalıkla kötülüyor, her yerginin ardından ihmal etmiyor: “Romalılar, biliniz ki, Sezar onurlu bir adamdı”.
Kıskançlık, ihanet, intikam, aldatma, hile, iftira, yalan, zorbalık Shakespeare’in onlarca oyununda sergileniyor. 400 yıl öncesinden, bizi hâlâ bize anlatıyor.
450. YILI

Bu yıl Shakespeare’in 450. doğum yılı. Eserleri arasında yer alan Kral Lear, Hamlet, Romeo ve Juliet, III. Richard, Bir Yaz Gecesi Rüyası, Antonius ve Kleopatra, Julius Ceasar, Othello, Macbeth dünyanın değişik sahnelerinde yeniden oynanıyor. Dünya dergilerinde hakkında yeni araştırmalar yazılıyor. 450 yıl önce sergilediği hırs, zorbalık, suikast, düzenbazlık örnekleri bugün hâlâ geçerli. Shakespeare onun için ölümsüz.
Shakespeare okuması yazması olmayan bir ana babadan doğuyor. Yazdığı otuz sekiz yapıtın kaynağı genellikle dilden dile dolaşan halk öyküleri, tarihin derinliklerinde kalmış olaylar ama hepsinin odağında ister köle, ister kral, bin türlü zaafı ve erdemi ile her devirde insan var.
YAZI ÇARPICI
Shakespeare ile ilgili yazılardan biri 14 Nisan tarihli Der Spiegel dergisinde. Nefis bir dille kaleme alınan ilginç yazı Shakespeare karakterlerinden hareketle ülkelerinde damga vurmuş liderlere gönderme yapıyor (s. 126-129).
Kuzey Kore diktatörü genç Kim Jong’un entrika ile amcasını nasıl saf dışı bıraktığı (Hamlet), Ukrayna’da iktidar savaşında ne gibi dolapların döndüğü (III. Richard), Suriye’de içsavaş yaşanırken Esad’ın eşinin Londra’da nasıl pahalı alışveriş ettiği (Lady Macbeth), Özbek diktatör Kerimov’un güzel kızını evinde nasıl hapsettiği (Kral Lear) anlatılıyor.
Ve bir sürpriz, aynı yazıda Tayyip Erdoğan’a da yer veriliyor. Ancak, yukarıdakiler gibi herhangi bir Shakespeare karakteri ile karşılaştırma yok. “Demokrat görünümü altında despot Erdoğan” cümlesi, 17 Aralık rüşvet iddiaları ve Erdoğan’ın Gülen hareketine yönelik “İnlerine gireceğiz” sözü (s. 128), hepsi beş satır.
İnsana dair ne varsa, Shakespeare’in oyunlarında.

Haberin Devamı

‘Köpek gibi acı çeksem de’

Haberin Devamı

Sartre’dan Atillâ İlhan’a, Russel’dan Kemal Tahir’e, dünya ve Türk edebiyatçılarıyla, filozoflarıyla hayatı paylaşırken, aramızdan biri ayrıldığında içimde hep aynı sızı: “Bir daha yeni bir eserini okuyamayacağım”.
Bu kahreden gerçek beni şimdi Marquez ile vuruyor. Ondan son okuduğum, anılarını aktardığı son kitabı, “Anlatmak İçin Yaşamak”. Anı ya da biyografi ya da edebiyat şaheserleri dizisinde son hamlesi.
Marquez Nobel’i alsa da gazeteciliği hiç bırakmıyor. Bazı bölümlerinde aktif gazetecilik yıllarına dönerken “Mavi Bir Köpeğin Gözleri” kitabında: “Seslerden biri şöyle dedi: ‘Bunlar gazeteleri fazla ciddiye almışlar.’ Biz oturmaya devam ettik”.
Gazetelerle ilgili yazdığı bu söz muhtemelen gerçek. Birisi söylüyor, Marquez duyuyor ve kitabında kullanıyor. Bu cümle onu çok etkiliyor, daha sonra bir röportajında şöyle diyor:
“Köpek gibi acı çeksem de, gazetecilikten asla vazgeçmem”.
Yazdığı kitapların hepsini okuyorum. Ona binlerce teşekkür. Anısı önünde saygıyla eğiliyorum, hele de, bir gazeteci olarak.

Yazarın Tüm Yazıları