Paylaş
Aynı yıl Anayasa değişikliği, AKP parti kapatmayı imkânsız kılan maddeyi getiriyor. Ne var ki, Meclis’ten geçmeyen tek madde bu, AKP’deki milliyetçi kanat onaylamıyor, parti kapatma maddesi askıda kalıyor.
Bu tıkanmaya rağmen, Erdoğan ve AKP ileri gelenleri her fırsatta parti kapatmaya karşı olduklarını yineliyor. Ne de olsa, onlar kapatılma rekoru kırmış partilerin, zihniyetin ürünü.
ARINÇ’TAN TEHDİT
Güneydoğu’da adam öldürme, yol kesme, okul yakma olayları artarken, Erdoğan ve hükümet sürekli olarak HDP’yi suçluyor. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç bir adım ötesine geçiyor: “Biz parti kapatmaya karşıyız. Ama, olaylarda başrolü oynayan bir parti demokratik ülkelerde hayat bulamaz”.
HDP’ye kapatma tehdidi. Önümüzdeki günlerde HDP için kapatma davası açılırsa, hiç şaşmam. İktidar söylüyor, sonra yargı harekete geçiyor, örneği çok.
HAZİN
AKP adına hazin. Bir zamanlar AB üyeliği, darbelerle hesaplaşma diyerek, demokrasi şampiyonluğu yapan AKP şimdi parti kapatmaya kadar gidiyor. Geçmişte attığı her adım ya günü ya da kendini kurtarmaya dönük, takiye manzumesi.
AKP’ye kapatma davası varsa, parti kapatmaya şahin, ama bugün bir partiyi kapatmak tehdidi. Demokrasiden nasibini almadığına ilişkin
çok örnek var, bu sonuncusu çanak çömlek patlatan diğer örneklere ekleniyor.
MGK’ya methiye
BİR zamanlar askeri vesayet diyerek, askeri her alanda geri çekmek, sivil yapı kurmak doğru tercih. AKP 2002-2007 arasında Milli Güvenlik Kurulu’nu (MGK) ikinci planda tutuyor, kırmızı kitap gibi askerle bağlantılı belgelere yüz vermiyor.
Dönüp dolaşıyoruz, MGK şimdi gözde kurum, o belgeler şimdi gözde belgeler. 2013 Mart’ında Kürtlerle kuzu sarması, Kürtler ve HDP büyük dost, şimdi en büyük hasım. AKP’nin attığı adımlardan çark etme listesini hazırlama zamanıdır.
Tarhan’a hatırlatma
CHP’den istifa eden Emine Ülker Tarhan kendisini pek önemsiyor, “Kimin istifası bu kadar tartışıldı ki” diyor.
1950’den bu yana hangi partiden kim istifa etse, rakip partiler bunu işlerine geldiği gibi hep kullanıyor, tersi örnek yok. Bu istifa da, istisna değil. Dev aynasına gerek yok.
Çanakkale’de kilitli bienal
PATATES-SOĞAN sandıklarını geçin, et, yumurta, süt biraz ileride buzdolabında. Market personeli kendi arasında yüksek sesle konuşuyor, “Doğru binada mıyız?” Kasadan geçip üst kata çıkınca, yer doğru, yapıtlar güzel ama soğan kokuları ve gürültüler üst kata geliyor. “4. Çanakkale Bienali’ne hoş geldiniz”.
Bienale destek veren ana kurum Çanakkale Belediyesi. Ancak, ne limanda, ne başka yerde bienalden eser yok, kimsenin de bienalden haberi yok. Oysa, market duvarındaki afişten belli, bienalin çok destekçisi var. Belediye başkanı da kente hizmet ve kültür getiren bir başkan.
Market dışında, “Mahal” adlı taş binada sergilenen yapıtları da görmek mümkün değil, kapısında koca bir kilit asılı. Tıpkı, kütüphane kapısına asılan kilit gibi. İçeride belki sergi var ama demir kapı geçit vermiyor. Duvarında okunamayan bir afiş. Oysa, bu yıl bienalin konusu iyi seçilmiş. Ortadoğu kan gölüne dönmüşken, “Savaş: Savaşın sonunu ölüler görür”. Bienale iyi para harcanıyor, ne var ki, ortada bienal yok, onun yerine her yerde asma kilit var.
Paylaş