Paylaş
“Evet doğru, sansür saçmalık ama, gereklidir”.
Bu sözleri dünyada inanılmaz yankılar yaratıyor, arka arkaya suçlamalar ve onu yerin dibine geçiren eleştiriler, aradan bir yıldan fazla zaman geçmesinden rağmen, hâlâ dinmiyor.
Geçen yıl Nobel Edebiyat Ödülü, dünyanın en saygın edebiyat armağanı, Çinli yazar Mo Yan’a veriliyor. Stockholm’deki ödül töreninde, her ödül sahibi gibi, yapması gereken konuşmasını merakla bekleyenler tam bir hayal kırıklığına uğruyor. İfade özgürlüğünü savunması gereken bir yazar, açıkça rejimden yana tavır alıyor. Sansürü savunuyor.
Oysa, bu ödülün en önemli yönlerinden biri, geleneksel olarak rejim muhaliflerine verilmesi. İfade ve düşünce özgürlüğüne sahip çıkmak adına. Geçmişte bunun pek çok örneği var.
Ödül komitesi bu kez hataya mı düşüyor?
YAZARLAR BİRLİĞİ BAŞKANI
Romanlarında zaman zaman Çin yönetimlerini eleştiriyor olsa da, yaptığı konuşmalarda sürekli çelişkiye düşüyor. Örneğin, 1968’de yaşanan Çin Kültür Devrimi’ni eleştiriyor, ardından “O sırada ben de Kızıl Muhafızlar’dan biriydim, hatalar sonradan düzeltildi” diyerek arka çıkıyor.
Ya da Çin Komünist Partisi’nin (ÇKP) “her ailede tek çocuk” politikasını romanlarında eleştiriyor ama, pratikte doğru buluyor.
Ona yönelik en büyük eleştiri onun ÇKP üyesi olmasının yanı sıra, ÇKP Yazarlar Birliği Başkanı bulunması. Hem parti emrindeki Yazarlar Birliği Başkanı olacak, hem rejim muhalifi, bu mümkün değil.
Böyle bir durumda sansürü savunması, rejime yakın durması normal. Ama o yakın duruş Nobel Ödülü ile örtüşmüyor.
İLK RÖPORTAJ
Mo Yan bu suçlamalar karşısında derin bir suskunluğa gömülüyor. Ta ki, Der Spiegel ile yaptığı röportaja kadar (25 Şubat 2013).
Der Spiegel’deki Alman meslektaşımız muzip bir ifadeyle soruyor, “İsminiz Mo Yan, Çince “Sakın konuşma” anlamına geliyor, siz şimdiye kadar bunun için mi konuşmadınız?”
Mo Yan yine mütereddit:
“Yanlış anlaşılmaktan korkuyorum, zaten bana çok hücum var. Nobel’i almadan önce benim Yazarlar Birliği Başkanlığım kimseyi rahatsız etmiyordu, Nobel’i alınca, başkanlığım sorgulanmaya başlandı”. (Der Spiegel, 25 Şubat 2013, s. 127).
Elbet sorgulanacak. Ne demek, “Sansür gereklidir”, asla kabul edilemez.
KISITLI ÖZGÜRLÜK
Mo Yan’ın en büyük yanlışı romanlarında yazdıklarıyla hayat tarzı arasındaki çelişki. Yazdıkları daha özgür bir dünya arayışı iken, tavır ve konuşmaları rejimle bütünleşiyor. Bir yazarın düşebileceği en büyük hata.
Oysa, onun yazdıklarını savunanlar ya izleniyor ya hapse atılıyor. Çin de, en büyük korku imparatorluklarından, ifade özgürlüğünün en çok kısıtlandığı ülkelerden biri.
Bir yazarı yazar yapan vazgeçilmez kurallardan ilki, düşünce özgürlüğünü savunmaktan geçiyor, rejimle bütünleşmekten değil. Nobel’i almış, ne yapayım ben öyle ödülü.
Paylaş