Merdiven altı süt

ÜÇ türlü süt üretimi var bizim ülkemizde. Sanayide üretilen süt, kooperatiflerin ürettiği süt ve merdiven altı ya da sokak sütü denilen bağımsız üreticilerin elde ettiği süt.

Haberin Devamı

Toplam süt üretimi yılda 13 milyon ton, tüketim 7.5 milyon ton. Geriye 5.5 milyon ton süt kalıyor. Epey çok. Üretilen 13 milyon ton sütün yarısını merdiven altı ya da sokak sütü, denilen kayıt dışı süt. Sorun burada. Merdiven altı süt gerektiği gibi denetlenemiyor.

Sanayide ve kooperatiflerdeki üretim denetleniyor. Sanayideki sütün yarısını yine sanayi tüketiyor. Kooperatifler de öyle. Her iki kesim de, bir yandan kendi artan sütlerini satarken, bir yandan da, merdiven altı sütü satın alarak piyasaya sürüyor.

Sanayiden de gelse, okullara dağıtılan sütün bir bölümü merdiven altı. Kayıt dışı süt. Dört bine yakın öğrencinin zehirlendiği süt muhtemelen bu süt. Dolayısıyla, sanayiden gelmesi pek bir şey ifade etmiyor.

ORGANİZASYON

Önceden elde kalan fazla sütü, hükümet süt tozuna çevirmesi için üreticiye teşvik veriyor. Artık buna gerek yok, öğrencilere dağıtılıyor. Öğrencilere verilmeden önce ortaya bazı sorular çıkıyor:

Örneğin, açılan ihalenin bir bölümü geçen hafta iptal ediliyor mu? Dolayısıyla, öğrencilere verilen sütün teknik incelemesi gecikiyor mu? Ya da dağıtılan sütün kullanım süresi ne kadar?

Başından sonuna kadar, sütün kalitesi, denetimi ve dağıtımı iyi organizasyon gerektiriyor. İktidar organizasyonda tıkanıyor.

Sosyal medyada ve diğer yayınlarda “sütü bozuk” etiketi bu tıkanmaya yakıştırma.

Haberin Devamı

CHP’de hastalık eski

İki gün önce Gürsel Tekin hayli sinirli, telefonda arkadaşlarına:“Bunlar İstanbul’da beni yok etmenin yollarını arıyorlar. Genel Başkanın bir adayı desteklediğini hissettiğim an istifa ederim”.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin sözünde duruyor ve dün bu görevinden istifa ediyor. Tekin, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun atadığı, halen CHP İstanbul İl Başkanı olan Oğuz Kaan Salıcı’yı desteklediğine inanıyor.

CHP’de 13 Mayıs’ta İstanbul İl Başkanlığı seçimi var. Seçimde iki güçlü adaydan biri Ali Özcan, diğeri şimdiki il başkanı Salıcı. Ali Özcan seçime katılacak İstanbul delegeleriyle arka arkaya toplantılar düzenliyor ve delegelerin desteğini sağladığı izlenimi ediniyor. Buna karşılık, Salıcı kongreye daha sakin hazırlanıyor.

Geçen hafta sonu İstanbul’a gelen Kılıçdaroğlu “İstanbul’da kim seçilirse, ben onunla çalışırım” diyor, ancak kulislere ağırlığını Salıcı’dan yana koyduğu haberleri yayılıyor.

Gürsel Tekin ise, Ali Özcan’ı destekliyor. Bu görüş farkı Tekin’in istifasına yol açıyor. İstifa kişisel bir karar ama, siyasal anlam taşıyor:

1-İstanbul CHP’de bir yılda üç il başkanı değişiyor. Şimdiki başkan Salıcı dördüncü. Bir yılda dört başkan, karmaşanın aynası.

2-Sürpriz değil, CHP’de yine iç çekişme yaşanıyor. AKP ellerini ovuşturuyor.

Kongrede Ali Özcan’ın şansı daha yüksek görünüyor, ama devrede Genel Başkan var. Genel Merkez ekibi ise, Özcan ile Salıcı arasında ikiye bölünmüş durumda. Hastalık eski, “CHP’de parti içi iktidar, ülkede iktidar olmaktan” daha önemli.

Haberin Devamı

Son engel BDP’li tutuklular

ÇÖZÜLDÜ, çözülüyor, derken Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ herkesi durduruyor:

“Tutuklu milletvekillerinin serbest kalmasında, CHP’nin önerisi hukuki sakıncalar taşıyor”.

AKP başından beri tutuklu milletvekillerine “bana ne” tavrıyla yaklaşıyor. Ancak, şimdi sorun BDP’nin tutuklu milletvekilleri. “Sakınca taşıyor” denilen olay bu.

Milletvekili seçilen ve halen hapis yatan BDP’lilerin sicili hakkında AKP iyi düşünmüyor. Onların serbest kalmasını istemiyor. Oysa, milletvekili tutuklu ise ve tutukluluğu sona erecek ise, bunun artık CHP’lisi, MHP’lisi, BDP’lisi olamaz. AKP’ye göre oluyor.

Ve bu ayrım nedeniyle sorun çözümsüzlüğünü şimdilik koruyor.

Haberin Devamı

Dün bizim kara günümüzdü

ÇOĞUMUZUN tanıdığı Soner Yalçın, Mustafa Balbay, Tuncay Özkan, Barış Terkoğlu, Müyesser Yıldız, Barış Pehlivan gibi arkadaşlarımızın yanı sıra, toplam 91 meslektaşımız hapiste.

Aylardır hapis yatan arkadaşlarımızdan ayrı olarak, Türk basın tarihinde rekor kırılıyor. Son yıllarda gazeteciler aleyhine açılan dava sayısı bir kaç bini aşıyor.

Dün “Dünya Basın Özgürlüğü Günü”. Türkiye basın özgürlüğünde bir yılda on basamak geriliyor, 148. sıraya oturuyor. Basın özgürlüğünde bizden daha iyi durumda olan, pek çok kişinin haritada yerini zor gösterebileceği Gana, Tonga, Zambiya, Kamerun, Tanzanya, Zimbabve gibi ülkeler var.

Tutuklu gazetecilere ve gazeteciler aleyhine açılan dava sayısına bakınca, hangi özgürlük günü, dün bizim için kara gün.

Yazarın Tüm Yazıları