’Menderes kardeş neden ayran içiyor’

Ama şimdi bakıyoruz, AKP’li dostlarıyla sofradayken ayran içiyor. Menderes Türel neden ayran içiyor?

Çünkü, bu ayran dünyanın en karlı ayranıdır. Bu ayranı içen köşeyi döner.

Bu ayranın arkasında beş yılda bu kenti 1 milyar lira (eski parayla bir katrilyon veya 600 milyon dolar) borca sokan sorumsuz, plansız ve vizyonsuz bir yönetim var.

Bu ayranın arkasında rantkartların, ihalelerin, kirli paraların, esnafı yok edecek hatalı projelerin organize teşkilatı var.

Mesele ayran meselesi değil. İki yüzlülük ve sahtekarlık meselesi."

İlan daha sonra Antalya’da belediye başkanlığını kazanırsa, CHP adayının ne yapacağını anlatıyor.

MUSTAFA AKAYDIN

Seçimden önce yayınlanan bu ilan kimin? Tahminde zorlanırsınız. Koca bir profesörün, aydın bir bilimadamının.

Prof. Dr. Mustafa Akaydın.

CHP’den Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen, seçildiği için, pek çoğumuzu sevindiren Mustafa Akaydın’a ait. Rakibi AKP’li Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel için, "Hoca" bu ilanı veriyor.

Kampanyasında kullandığı slogan, "Yaparsa Hoca Yapar". Bu ilanla Hoca, amacına ulaşmak için, neler yapabileceğini gösteriyor.

Utanç verici bir ilan.

İMAM VE CEMAAT

Utanç verici, çünkü:

1- CHP, AKP’ye hep, "yaşam biçimimize karışıyor" diye yükleniyor. Diyelim ki, Menderes Türel bir oturuşta bir büyük içiyor ve ehli keyif biri, onun yaşam biçiminden size ne? Başkasının yaşam biçimine karışarak, şikayet ettiğiniz şeyi şimdi siz yapmıyor musunuz?

2- Bu çifte standart hangi siyasal ahlakla bağdaşıyor?

3- Böyle bir ilan hangi siyasal ahlakla bağdaşıyor?

4- Belediye başkanı böyle yaparsa, orada halk ne yapmaz? Ayıplarla dolu böyle bir ilanı vermeye göze alan biri, belediye başkanı olarak halka güven aşılar mı? Bu ilan kendisine zarar vermez mi?

"Yaparsa Hoca Yapar." Bu ilandan sonra, "Kanıtlarsa Hoca Kanıtlar".

İlanda söylediklerini kanıtlamak için Menderes Türel, Mustafa Akaydın’ı mahkemeye veriyor. Bir büyük mü içer, ehli keyif biri mi, sahtekar mı, artık orasını Hoca kanıtlar.

Yapma be Hocam, insanların yüreğine su serpen aydınlık tavrını bu kadar ucuzlatma. Kazandın ama, bu hiç yakışmadı Hocam.

Obama’dan bizimkilere son ders

HABERLERİNİ zevkle izlediğim Ece Üner ile Orkun Yazgan’ın CNN Türk’te dün sabah konuğu Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Dekanı Prof. Dr. Haluk Gürgen.

Konu, Obama ve iletişim. Büyüklerimizin bu programı izlemesi gerek. On soruda, iletişim nedir, nasıl kurulur, dersi.

Obama karizmatik biri. Karizmasının kaynağı kendine güven ve içtenlik. Örneğin, o içtenlikle öğrencilerin ya da Mecliste stenografların elini sıkıyor, onlarla eşit ilişki kuruyor. Ve onları kazanıyor.

Gittiği ülkenin değerlerini iyi biliyor, dersini iyi çalışıyor. Örneğin öğrencilerle sohbetinde, hiç gerek yokken, "ezana kadar vaktimiz var" diyerek, dinine bağlı geniş bir kitleyi arkasına alıyor. Ama laik ve demokratik Cumhuriyet diyerek, bu kez, öteki tarafa selam yolluyor.

Her söyleminde farklılıkları değil, ortak noktaları vurguluyor. Çünkü hedefi üzüm yemek.

Karşıdan farklı görüş geldiğinde, sesini yükseltmesi, sinirlenmesi, kötü söz söylemesi mümkün değil. İlişkileri yıpratan tavırlar ona yabancı.

Özenle seçtiği sözcükler, gülümseme ve vücut diliyle bütünleşiyor. Ortaya pozitif bir enerji çıkıyor. Karşıdakini kazanıyor. O zaman, isteğini kolay elde ediyor. Ama Irak, ama Rasmussen, ama Ermeni sorunu.

Bizimkilere bakıyorum, ooof, of, konuştular mı, yer gök inliyor... Bağıran çağıran, tek küfür eksik.