Paylaş
Ne var ki, ne oluyorsa oluyor, AKP aniden o ortaklaşa hazırlanan içtüzük tasarısından vazgeçiyor ve muhalefetin büyük itirazlarına yolaçan yeni bir tasarıyı Meclis’e sunuyor.
Yeni tasarı CHP Konya milletvekili Atilla Kart’ın tanımıyla:
“Muhalefetin sesini kısmak istiyor. Muhalefet gereksiz, biz sizi mi dinleyeceğiz, demeye getiriyor. Meclis’te tek parti egemenliği kurmayı amaçlıyor”.
Değişikliğe bakınca, muhalefetin söz hakkı ve süresi gerçekten kısıtlanıyor. Bunlara ne gerek var, anlamak mümkün değil. AKP’nin çoğunluğu Meclis’te zaten her türlü kararı almaya yetiyor. Söz hakkını kısıtlayarak, AKP ne elde etmeyi amaçlıyor, akıllara ziyan bir girişim.
SAAT AYARI
Muhalefet de böyle bir değişikliği engellemek için elinden geleni yapıyor. AKP ise, canını dişine takmış, yeni içtüzük için farklı yöntemler uyguluyor.
Örneğin, bunu önce millet duymasın.
Onun için yöntem hazır. Gerçekten çarpıcı. Bakın ne oluyor.
Önceki gün saat 18. Memleket saat ayarı gibi, Meclis’te AKP her şeyi önceden hesaplıyor, oturumu yöneten başkan Mehmet Sağlam bu plana harfiyen uyuyor.
Sağlam saat 18’de oturuma bir saat ara veriyor. Saat 19’da içtüzük tasarısı görüşülecek.
Saat 19’da Meclis TV kapanıyor, yani görüşmeler halka kapanıyor.
Öyküdeki gibi, mübarek, “Saatleri Ayarlama Enstitüsü”. Belli ki, tartışma yaşanacak, AKP o tartışmayı halkın bilmesini istemiyor, saat 19, o nedenle.
MADDE 68’İ İHLAL
Saat 19’da oturumu yönetmek üzere kürsüye Meclis Başkanı Cemil Çiçek çıkıyor.
İçtüzük tartışmasıyla birlikte, görüşmeyi engellemek için CHP kürsüyü kuşatıyor, Meclis’te kavga başlıyor. Cemil Çiçek ara veriyor. Yeniden açıyor, kuşatma ve kavga devam ediyor, yeniden kapatmak zorunda kalıyor. Aç-kapa üç kez yaşanıyor.
Dördüncüsünde Cemil Çiçek saat 22.05’te ara veriyor, gece yarısı saat 0.30’da yeniden açıyor.
Ve yürürlükteki içtüzüğün 68. maddesini ihlal ediyor, çünkü o madde, kavga ve gürültü varsa, en çok bir saat ara verilebileceğini öngörüyor.
Oysa, iki saati geçen ara verilmiş. Yetmiyor, kavga dövüş arasında CHP bir bakıyor ki, aaa, maddelere geçilmesi oylanmış ve kabul edilmiş bile. İnanılacak gibi değil.
Atilla Kart, Cemil Çiçek’e içtüzüğü ihlal ettiğini hatırlatıyor. Ardından Çiçek bileşimi kapatıyor.
ÇİÇEK’E ELEŞTİRİ
Dün görüştüğüm Atilla Kart Çiçek’i ağır biçimde eleştiriyor:
“Sayın Çiçek maalesef Meclis’in saygınlığını koruyamamış, hükümet sözcüsü gibi davranmıştır. Gece yaşanan süreç içinde kendisinin Başbakan ile temas halinde olduğu kanısındayım. AKP’nin hazırladığı içtüzük tasarısı milli iradeye saldırıdır ve geri çekilmelidir”.
CHP eylemini sürdürmeye kararlı, AKP de içtüzüğü değiştirmeye kararlı. Türkiye çok başka şok olayları yaşarken, Meclis’te yaşanan şok biraz geride kalıyor ama, devamında ön sıralara her an tırmanabilir.
Wxlykrcçpqktjzşvğ
TÜRKİYE’de yaşananları herhangi bir matematik denklemine dönüştürürsek, karşımıza başlıktaki gibi bir formül çıkıyor. Çıkın işin içinden çıkabilirseniz.
Örneğin, MİT eşittir PKK, PKK eşittir KCK, MİT bu durumda ve çoktan eşittir KCK.
Polis KCK operasyonu yapıyor, ama o operasyonlarda MİT’çileri yakalıyor.
MİT Müsteşarı, Başbakanın özel danışmanı iken, PKK ile görüşüyor. Şimdi ifadeye çağrıldığına göre, dolaylı olarak Başbakan çağrılmış oluyor.
İddialara göre, MİT devlete ve anayasal düzene karşı PKK ile anlaşma yapmakla suçlandığına göre, MİT aynı zamanda Ergenekon’un uzantısı haline geliyor.
MİT doğrudan Başbakan bağlı olduğuna göre, huzurlarınızda son Ergenekoncu olarak Recep Tayyip Erdoğan.
İstediğiniz senaryoyu üretmek mümkün. Bu saçmalıklar zincirinden ortaya çıkan ciddi iki sonuç var:
1- Kimin başına, ne zaman, ne gelir, belli olmaz, formülü bugün devletin tam içinde işliyor.
2- Türkiye yönetilir olmaktan çıkıyor.
Bu durumda Meclis’in özel gündemle toplanarak, ortak bir çare bulması gerekiyor. Ben iktidarım, sen muhalefetsin, demeden.
Paylaş