Kulağımız İsveç'te suyla çınladı

DİCLE, Fırat, Ganj ve Nil... Önümüzdeki yirmi yıl içinde, bu akarsuların çevresinde yaşayan nüfusun yüzde 30 ile yüzde 70 arasında artması bekleniyor.

Bu tahminle gelen bir kaygı var: En geç 2025'te bu bölgeler su kaynaklı siyasal gerilimlere gebe!..

Aralarında bizim de bulunduğumuz ülkelerin üzerindeki bulutlar. Ama, bu sadece akarsularla sınırlı değil. Su sorunu açısından, patlamaya hazır ya da sorunun daha da derinleştiği bölgeler de var.

İSVEÇ'TEKİ HAFTA

Biz hafta boyunca burada sel baskınıyla boğuşurken, aynı günlerde İsveç'in başkenti Stockholm'de uluslararası bir konferansta kulağımız , yine su nedeniyle bol bol çınlıyor.

Stockholm'de Uluslararası Su Haftası düzenleniyor. Geçtiğimiz Pazartesi günü başlayan konferansta, bizi de yakından ilgilendiren sorunlar ele alınıyor. Bilgiler aktarılıyor. Dört günden beri, orada, her boyutuyla su konuşuluyor.

Su varsa, sorun var. Su yoksa, yine sorun var. Su varsa, bunun paylaşımı sorun. Su yoksa, bunun olmayışı yine sorun. Hele de, susuzlukla ilgili bilgiler, insanın damağını kurutuyor.

TATSIZ BAŞLIKLAR

İşte, bunlardan bazıları:

Halen 25 Afrika ülkesi susuzluktan kırılıyor.

 Yılda beş milyon kişi, susuzluk ya da mikroplu su nedeniyle bulaşan hastalıklardan ölüyor.
Geri kalmış ülkelerde, hastalıkların yüzde sekseni susuzluktan ve pis sulardan kaynaklanıyor.

 2.4 milyar insan yeterli sudan yoksun. Bir insanın günlük su ihtiyacı seksen litre. Oysa, dünya nüfusunun yarısına yakın bölümü, günde on litreyle yetinmek zorunda.

 1.1 milyar insan içecek temiz su bulamıyor.

Bu tatsız başlıklardan ortaya, müthiş bir rakam çıkıyor. Dünya Bankası raporuna göre, dünyada su sorununu çözmek için, on yılda, yaklaşık 600 milyar dolar yatırım gerekiyor.

Uluslararası ortak tavır gerektiren bir durum.

KENYA'NIN GÜLLERİ

Uluslararası tavır zorunlu. Nedeni var.

Su sorunu, her yönüyle, aslında bir yönetim sorunu. Genel anlamda, iyi yönetimlerde böyle bir sorun, pek yok. Ama, yönetim zaten kötüyse, su sorunu da, iyice rezil hale geliyor. Geçmişte, yaşadığımız su sıkıntıları nedeniyle, bizde o yönetimlerin kulakları çınlasın!..

Su-yönetim sorununa tipik iki örnek var.

Kenya'da Avrupa pazarları için, en nadide güller, en sulak bahçelerde yetiştiriliyor. Zambia'da yine Avrupa pazarı için, sırık fasulyesi yetiştiriliyor. Kenya ve Zambia'da halk susuzluk ve açlıkla boğuşuyor!..

Su Konferası'nda başka çelişkiler de, gündeme geliyor. İstanbul sel baskını gibi. Dünyanın yarısında yeterli su yok, bizde sel baskınları!.. Su sorunu eşittir yönetim sorunu, denklemi için tam güncel örnek. İsveç'te bizim kulaklarımız bir de, bunun için çınlıyor!..

Kriz bölgeleri

DİCLE
, Fırat, Ganj ve Nil ötesinde, su açısından dünyadaki kriz bölgeleri, hep gelişmekte olan ülkelerde.

Aral Gölü ve çevresi kuruma tehlikesiyle karşı karşıya. Gölü besleyen akarsuların yönü, pamuk tarlalarına çevriliyor. Bu deltadaki elliye yakın göl hızla su kaybediyor.

Libya'da yönetim eksikliğinden, buz devrinde oluşan yer altı suları, çöle akıyor.

Bangladeş ve Hindistan, dokuz Afrika ülkesiyle birlikte, mikroplu suyun neden olduğu hastalıkların merkezleri.

Çad Gölü, bir zamanlar dünyanın en büyük altıncı gölü. Son yıllarda, suyunun onda birini kaybediyor.

Çin, Etiyopya, İsrail, Mısır, Suriye, Irak ve Türkiye... Su nedeniyle, önümüzdeki yılların siyasal gerilim odakları..
Yazarın Tüm Yazıları