NOBEL Barış Ödülü sahibi. Ödülü 2008’de. Ayrıca, UNESCO Barış Ödülü sahibi, yine 2008’de. Finlandiya eski Cumhurbaşkanı Martti Ahtisaari.
Beraberinde sıkı bir ekiple birkaç gündür İstanbul’da.
Pek kimsenin ilgisi ve haberi yok. İlgi ve haberler bizim ülkede başka yerde. Ergenekon’da, ne olduğu belirsiz bir adamın hezeyanları mı, ihbarları mı, ajanlığı mı, artık nesi ise, onun saçmalıkları peşinde. Adam koca bir ülkeyi peşine takmış, neresi doğru, neresi eğri, güvensiz ve karanlık bir tünele doğru koşuyor. Herkes de, onunla birlikte.
Nobel ve UNESCO Barış Ödülü almış biri, bir ülkeye gitse, medya onunla görüşmek için yarışa giriyor, burada çıt yok.
AKİL ADAMLAR
Ahtisaari Türkiye’ye Açık Toplum Enstitüsü’nün daveti üzerine geliyor.
Beraberinde sıkı bir ekip var. Hollanda eski Dışişleri Bakanı Van Der Brook, ayrıca bir İtalyan, bir İspanyol ve bir Avusturyalı, uluslararası alanda dişli ve sözü geçen insanlar.
Beş kişilik ekip, Ahtisaari’nin kurduğu Uluslararası Kriz Grubu’nu (CMI) temsilen İstanbul’da.
Aynı kriz grubu daha önce dünyanın değişik bölgelerinde görev yapıyor. Kosova’da, Kuzey İrlanda’da, Endonezya’da. Kriz bulunan ülkelerde, krizi çözmek üzere.
Çünkü, onlar akil adamlar. Akil, yani akıllı adamlar.
AB MANEVRASI
Ahtisaari Finlandiya Cumhurbaşkanı iken, Türkiye’nin AB’ye getireceği güçlük ve fırsatları inceleyen bağımsız bir komisyonda görev yapıyor.
Şimdi İstanbul ve Ankara’da Türkiye’nin AB üyeliğine destek için çalışıyor. Ama, grubu kriz yönetimi. Yani, Türkiye’nin üyeliğinde kriz var. Bilinmeyen değil. Grup, bu krizi aşmak için, Türkiye’de veri topluyor.
Bunun için çeşitli görüşmeler yapıyor. Onlar sadece soruyor. Değişik gruptan insanlar onlara görüşlerini anlatıyor.
Muhtemelen Ergenekon’dan laikliğe, AKP kadrolaşmasından yolsuzluklara kadar her şey. Ne de olsa, bizde krize dönüşmeyen tek bir konu yok.
Gazze’de ’Son dakika’ palavrası
HAMAS yeraltında. İsrail saldırısı başladığından bu yana, liderleri fiilen yeraltında.
Telefonları kapalı. Geçmişte, İsrail cep telefonu üzerinden Hamas’ın bazı yöneticilerini vurduğu için, şimdi telefonları kapalı. Haklılar.
Ancak, bu haklılık, dünya medyası ve Hamas için risk. Çünkü, gazeteciler Hamas’tan bilgi alamıyor. Haberler sadece İsrail kaynaklı.
Gazze’yi uzaktan gören tepeler. İsrail saldırısını izlemek üzere, dünyanın dört bir yanından gelen gazeteciler bu tepelerde. İsrail onların içeri girmesine izin vermiyor.
İsrail ordusundan birileri geliyor, tepelerde bekleyen gazetecilere brifing veriyor. Buna karşılık, tek bir Filistin TV’si var, dünya basınına destek vermeye çalışıyor, olanakları hayli sınırlı.
Dün TV’ler yine son dakika anonsuyla normal yayınlarına ara veriyor, Gazze ateş altında haberiyle.
İlgisi yok. Gazze zaten günlerdir ateş altında.
Son günlerde bir aldatmaca yaşanıyor. "On günlük ateşkes ilan edildi" yalanıyla. Baştan sona ve iki taraflı palavra. O kadar ki;
ÆBM Genel Sekreteri BankiMoon Kudüs’te ateşkesi görüşürken, İsrail Gazze’de BM Ofisini vuruyor, BM’yi filan salladığı yok.
ÆBir İsrail heyeti, ateşkesi görüşmek üzere Mısır’a gittiği saatlerde, İsrail Gazze’yi yine bombalıyor. Şimdiye kadar en ağır bombardıman.
ÆBuna karşılık, Hamas’ın ateşkesi kabul etmesi, İsrail’den daha zor. Varlığını inkár etmek gibi. İsrail’in yok etmek için, manifestosu var. Ateşkes, onca ölüm ve yıkıma rağmen, Hamas için şimdilik uzak bir amaç.
Ne son, ne ilk dakika, hepsi yalan. Orada daha çok ölüm var.