Paylaş
AKP iktidarı köylüye tarımsal destek verecek. Nedir bu? Tohumda, gübrede, mazotta uygun indirimli fiyatlar, yani sübvansiyon, üründe ise, yine köylüyü rahat ettirecek uygun bir taban fiyatı.
OECD ülkelerinde, bir OECD ülkesi olarak, bizim de uymamız gereken bir ölçü var. Tarımsal destek milli gelirin en az yüzde 1’i kadar olacak. Daha yüksek olursa, ne ala.
2011 yılında Tarım Bakanlığının köylüye verdiği tarımsal destek on dört milyon liranın biraz üstünde. OECD’nin öngördüğü değil yüzde 1’lik oranı, hatta yüzde 2’yi bile aşıyor. Gayet iyi.
Ancak, ayrıntıya bakınca, iş değişiyor.
İLGİSİ YOK
Tarım Bakanlığı bütçesinde tarımsal destek kalemleri belirtilirken, kredi desteği, ihracat desteği, ürün alım desteği rakam rakam veriliyor, bunlara iki kalem daha ekliyor:
“DSİ tarım yatırımları ve arazi toplulaştırma çalışmaları”.
DSİ yatırımları tarımsal desteğin neresinde? Ya da arazi toplulaştırılması nasıl tarımsal bir destek? Yok öyle bir şey. Tarımsal destekle en ufak bağlantısı yok.
Elmayla armudu toplamak gibi.
Ama, bu iki kalemi “tarımsal desteğe” yazınca, OECD oranı tutturulmuş oluyor, hatta aşıyor.
Bu iki kalem çıkartıldığında ki, zaten çıkması gerek, o zaman tarımsal destek OECD’nin öngördüğü yüzde 1’lik oranın altına düşüyor.
GÜLÜYOR
Komisyonda bu durum Tarım Bakanı Mehdi Eker’e sorulduğunda, o gülmekle yetiniyor.
Bu gibi hesap oyunları anlamsız. Köylüye verilecek doğrudan tarımsal destek için para ayırmak anlaşılan zor. Ne de olsa, köylü, aldatmak kolay sanılıyor.
Tarımsal destekle bağlantılı olmayan o iki kalem eklendiğinde, destek milli gelirin yüzde 2.2’sine ulaşıyor ve OECD oranının aşılması nedeniyle, bir de kendi kendine övünç payı çıkartılıyor. “Biz köylümüzü düşünürüz” palavrası.
Gerçek başka, rakamları yüksek göstererek, hesap oyunlarıyla başta köylüler, hepimizi aldatmaya çalışmak.
Komisyonda muhalefet partileri hesap oyununu fark edince, “tarımsal desteği arttıralım” önerisini getiriyor. Mehdi Eker sesini çıkarmıyor, destek artmıyor.
Dört bakan ofsayta düştü
Önce Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu İtalya’da bir panelde idam cezasının geri getirilme söylemine ilişkin olarak, “Başkanımız onu Norveç’te 77 kişiyi öldüren kişiyle ilgili söyledi” diyerek, gaipten sesleniyor.
AB’den sorumlu Devlet Bakanı Egemen Bağış bu sözü tutunacak dal olarak görüyor olmalı ki, bütçe komisyonunda aynı lafı tekrarlıyor, “onu Norveçliyi düşünerek söyledi”.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin konunun doğrudan muhatabı, Norveç filan diyecek hali yok. Ikınıyor, sıkınıyor, “bizim bakanlıkta idamın kaldırılmasına dönük bir çalışma yok” demek zorunda kalıyor.
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’da, benzer biçimde böyle bir çalışma olmadığını söylüyor.
Tayyip Erdoğan görünen o ki, idamı geri getirme söyleminde yalnız. Ama, bakanları hayli telaşta. Ya bu sözlere “patron” kızarsa, kaygısıyla.
Orman, maden çevre emre amade
Yeni Belediyeler Yasası “yatırım” konusunda İzleme Merkezleri kuruyor. Başında vali var. Köylere, ilçelere, illere yatırım kararını bu merkezler veriyor, seçilmiş belediye başkanları devre dışı.
CHP Konya milletvekili Atilla Kart bir uyarıda daha bulunuyor:
“Valiler çok yetkili kılınıyor. Ülkenin her yerinde orman ve madenlerin işletilmesi bu merkezler eliyle gerçekleşecek, aynı şekilde çevre öyle, dolayısıyla talan Ankara’dan yönetilecek. Müthiş bir merkezi yapılanma. Her fırsatta, atanmışlara değil, seçilmişlere öncelik tanıdığını söyleyen Başbakan, şimdi tam tersini yapıyor”.
Birileri ise, örneğin eski CHP’liler, bu yasanın ne kadar demokratik olduğunu yazıyor. Dün Tayyip Erdoğan’ın söylediği gibi.
Paylaş