Kılıçdaroğlu ve Twitter açılımı

İran gibi en kapalı bir toplum bile, hem toplumsal feryadını, hem siyasal isyanını internet üzerinden örgütlüyor.
İnternet hayatın vazgeçilmez parçası. Hayatın kendisi. Yeni bir yaşam tarzı. İnsanlar internette sosyalleşiyor, internette gülüyor, ağlıyor, oyun oynuyor.
Dünyanın dört bir yanındaki insanlar gibi, bunu Türkiye’de yaşayan herkes biliyor.
Ancak, interneti politik iletişim aracı olarak Türkiye’de kullanan tek parti başkanı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu.
Elbette en küçüğünden en büyüğüne diğer  siyasal partiler de internet kullanıyor, Türkiye’deki diğer kurumlar gibi, işlemlerini internet üzerinden yürütüyor.
Ama, Kılıçdaroğlu kendisi birebir kullanıyor, zaman zaman mesajlarını Twitter üzerinden veriyor. Son olarak  bugün Anıt Kabir’deki törene insanları Twitter üzerinden davet ediyor.
FACEBOOK ÜZERİNDEN
Türkiye’nin her yeri İnternet Cafe’lerle dolu. Doğuda yaklaşık beş milyon insan bu cafelerde sosyalleşiyor, söyleşiyor.
Bir hesaba göre, Facebook’ta beş yüz bin CHP’li var. Sistematik olarak orada birbirleriyle iletişim kuruyorlar. Kemal Kılıçdaroğlu bunun farkında.
Sadece CHP için geçerli değil, her parti önümüzdeki dönemde aynı yola başvuracak. Liderler yine meydanlarda kitlelere seslenmekten belki vazgeçmeyecek, halkın arasına karışmaktan, yüz yüze gelmekten kendilerini alamayacak.
Ama, bunun yanında İnternet en büyük propaganda aracı olacak. Propaganda ve örgütlenme aracı.
GÜVENLİK SORUNU
Geniş kitleleri ilgilendiren mesajlar dışında, bir parti belki sadece kendi örgüt üyelerine mesaj göndermek isteyebilir. Başkalarının bunu bilmesini sakıncalı görebilir.
Şimdiki haliyle Facebook bu güvenlik sorununu çözmüyor. Ama, çözülmez değil, çözülebilir.
Teknik olarak, bu güvenliği sağlamak mümkün. Haberleşmeyi başkalarının eline geçmeyecek biçimde örgütlemek mümkün.
Hayat böyle bir yöne akarken, siyaset de, siyasal partiler de aynı kanalda yol alıyor.
Ve bunu şimdi yoğun biçimde en çok, “değişmez, statükocu, çağın gerisinde kalmış” damgalarını sırtında taşıyan CHP yapıyor.
Değişim CHP’de, garip gelecek ama, İnternet üzerinden başlıyor. Pratik bir değişim, hiç kimsenin farkına varmadığı, bunu normal kabullendiği bir ortamda.

MHP’de baltalar gömülürken

KAVRAMI bizim için pek makbul biri olamayan Graham Fuller icat ediyor: Yeni Türkiye. MHP bu  kavramı ve politikayı AKP açısından şöyle yorumluyor:
Demokrasi görünümü altında, otoriter bir yönetimle paralel devlet, paralel toplum yaratarak, Türkiye’nin milli ve militer devlet yapısına karşı meydan okuma, bu yapıyı kendine göre yeniden biçimlendirme. AKP bunu yapmaya çalışıyor. Kurulmak istenen “Yeni Türkiye” işte böyle bir yapı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli geçenlerde partiye küskün ya da küstürülmüş eski MHP’lileri yeniden MHP çatısı altına davet ediyor.
Yeni Türkiye analizinden dolayı. MHP’ye göre, “böyle bir tehlike varken, küsmek olmaz, böyle bir tehlike karşısında aramızdaki sorunları, yorum farklarını ortadan kaldırmak gerek”.
Partiden dışlanan ya da kendi iradesiyle MHP’den ayrılanlar şimdi partiye dönüyor. Bahçeli onları çok sıcak karşılıyor.
Bu tavır MHP adına olumlu. Analizler de doğru olabilir. Ancak, MHP şimdiki görünümünü yeni aşılanan kanlarla aşabilecek mi?
MHP’de imaj, söylem, strateji katı milliyetçiler dışında, topulumun geri kalan bölümüne pek bir şey ifade etmiyor.
Küskünleri partiye davet, onları kazanmak elbette olumlu bir adım.

Hayrünnisa Gül’den türban yorumu

AKP’nin kuruluşu, iktidara gelişinden itibaren, kendi ideolojisi açısından çözmek istediği üç, beş konudan biri türban.
Son günlerde yasa dışı bir örgüt tarafından yürütülen ilkokul çocuklarına türban serbestliği ile ilgili girişimleri AKP iktidarı hep bir ağızdan şiddetle protesto ediyor, bu provokasyondur deniyor. Son olarak Cumhurbaşkanının eşi Hayrünnisa Gül de aynı görüşte. “O yaşta çocuk başını neden örtsün, cehaletten oluyor” sözü, insana ilk anda, vay canına, dedirtiyor. Oysa, biraz sabır, aceleye gerek yok.
AKP seçime kadar türbanı çözmek istemiyor. Çünkü seçimde meydanlarda malzemelerden biri de türban. Biz geleceğiz ve çözeceğiz, vaadi.