Paylaş
Kandil, PKK’nın barındığı, her türlü ihtiyacını karşıladığı, eğitim aldığı PKK ana üssü, Kuzey Irak’ta dağ. BM heyeti Kandil’e gidiyor, PKK’lıları sorguluyor, gözlemlerde bulunuyor, sonra rapor yazıyor. Tasavvur edilen sahne bu. PKK’yı yöneten kadro bir süredir BM’yi davet ederek, Kandil’i BM denetimine açmayı tasarlıyor:
PKK’yı uluslararası terör listesinden çıkarmak amacıyla.
SANKİ PİKNİK
“Kaçırılan çocuklarla” Kandil’i BM denetimine açma fikri arasında bağlantı var.
PKK’nın iddiasına göre, Kandil’de 18 yaş altında beş-altı çocuk var. Gelenlerin hepsi kendi iradeleriyle Kandil’de. PKK bu beş-altı çocuğu geri göndermek istiyor ama çocuklar dönmek istemiyor. BM gelsin, istediği PKK’lıya istediğini sorsun, kaçırma var mı yok mu görsün.
Ayrıca, PKK bu heyete “silahlara son vermek, Türkiye ile masaya oturmak isteğini” söylemeyi planlıyor. Siyasi çözüm önerisi. Hayal mi, gerçek mi, hükümet buna nasıl bakar, BM’yi çözüm sürecine dahil etmiş olmaz mı, çözüm uluslararası niteliğe uzanmaz mı gibi sorular akla geliyor. Tersinden bakarsa, çözümü kolaylaştırmaz mı, çok bilinmeyenli denklem.
Şurası gerçek, uzun süredir Kandil’e isteyen gidiyor, sanki piknik yeri, mutlaka PKK’ya katılmak için değil, ya orayı görmek ya da bir isteğini iletmek üzere. Anaların eylemi arkasında şu iddia, bu senaryo, artık ne ise, ama kesin bir şey var, bu eylem belki de tıkanan çözümün kilidini açmaya katkıda bulunabilir, iyi yönetilirse.
‘Ağlayan anneler’ manevrası
EĞİLİM şu HDP’de: “Selahattin Demirtaş’ı cumhurbaşkanı adayı göstermek”. Seçimin ilk turunda bunun anlamı açık, eğer aday olursa, Tayyip Erdoğan’a ya da herhangi bir AKP adayına Kürtler oy vermeyecek. Kaçırılan çocuklar, ağlayan anneler olayı bununla bağlantılı.
Otuz yıldır binlerce çocuk dağa çıkıyor ya kendi gidiyor ya götürülüyor, yıllardır hiçbir annenin sesi çıkmıyor da, anaların yüreği şimdi mi yanıyor, garip.
MHP OYLARI
Erdoğan eylem yapan anneler üzerinden HDP ve PKK’ya söylemediğini bırakmıyor. Bir yanda HDP ve PKK ile götürmek zorunda olduğu çözüm süreci, öte yanda HDP ve PKK’ya yüklenmek, yine de Cumhurbaşkanlığı seçimi açısından mantığı var.
Seçimde Kürtlerin oyunu alamayacağı artık net. HDP büyük olasılıkla Demirtaş, Demirtaş olmasa bile mutlaka bir aday çıkaracak. Kürt oyları Kürtlere kilitli. Bir ara Kürtlerin oyuna talip olan Erdoğan HDP’deki eğilimi görüyor, Kürtlerin oyunu alamayacağını biliyor.
O zaman milliyetçilik oynuyor, ilk turda olmasa bile, ikinci turda MHP oylarına göz dikiyor. HDP ile PKK’yı yerden yere vuruyor. “Çözüm süreci” lafını eksik etmeden.
ÇALIŞTAY
Hatta, Diyarbakır’da bazı bakanların katılacağı “çözüm süreci çalıştayı” bile düzenliyor. Kürt oylarını bölmek adına.
Bir yandan PKK’ya bağırıp çağırarak milliyetçi oylar, öte yandan hâlâ umut beslediği birtakım Kürt oyları için çözüm süreci. Ağlayan anneler manevrası.
PKK ve HDP olmadan hangi çözüm süreci? Kiminle çözüm süreci? Temel amaçlardan biri, kendisi söylüyor, “dağdakileri indirmek” olduğuna göre, dağdakilere ateş püskürüp, onları dağdan nasıl indirecek?
Çözüm süreci asıl yarayı bu hücumlarla alıyor.
Paylaş