Paylaş
Tüy bitme noktası aşılıyor, iş artık daha ciddi bir aşamaya gelmek üzere.
Çevre Bakanı Veysel Eroğlu’nun Roma dönemi kaplıcası Allianoi’nin baraj nedeniyle su altında kalacak olması karşısında takındığı tavır, Tarkan ve protestocularla giriştiği polemik, onu fena halde yaralıyor.
Bakan Eroğlu, Allianoi için, “yok öyle bir yer, ismi uydurma” diyor. Kültür Bakanlığı ise, Eroğlu’nun engin bilgisini tekzip ediyor, aktardığı tarihi bilgiye göre, Allianoi’yi “çok önemli merkez” olarak tanımlıyor.
Ya Kültür Bakanı Ertuğrul Günay? Bir kültür varlığı yok ediliyor, bu yazının yazıldığı dün akşam üstüne kadar, o varlığa sahip çıkması gereken Bakan Bey toz, ortalıkta yok. Sanki yer yarılmış, içine girmiş.
Eski arkadaşımdır, Ertuğrul elma dersem çık, armut dersem sakın ha. Bir söz söylersin, başın derde girer, aman dikkat et.
LİSTEDEN ATILMAK
Tam Allianoi ile uğraşırken, UNESCO (B.M. Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu) çok farklı bir yere dikkat çekiyor.
Haliç’ten geçecek metro için asma köprü yapılıyor. UNESCO uyarıyor:
“O köprü Süleymaniye Camii’ni kapatacak, İstanbul’un silüetini bozacak. Bu dünya kültür mirası ölçülerine aykırıdır.”
Bu cümlenin Türkçesi, İstanbul bir dünya kentidir, her tarafı dünya kültür mirası ile doludur, biz bu mirasa gölge düşmesine izin veremeyiz, anlamına geliyor.
Vermezse ne olur?
Türkiye’nin belki elli yıl önce imzaladığı, 175 ülkenin imzasını içeren bir anlaşma var. Dünyadaki kültürel ve doğal varlıkların korunmasını öngören anlaşma. Silüeti bozmak, kültürel varlıkların korunmasına gölge düşürüyor. Bu, anlaşmaya aykırı.
Böyle giderse, UNESCO Türkiye’yi kültürel ve doğal varlıkları korumaya özen göstermemekle suçlayabilir.
Suçlarsa ne olur? Türkiye’yi varlıklarını korumayan ülke, sıfatıyla listesinden çıkartır.
Çıkartırsa ne olur? Çok acı olur. Siyasette bir ülkenin soykırımla suçlanması ne ise, kültürde UNESCO’nun o listeden atması aynı şey.
Kadim dostum Ertuğrul, vaziyet vahim, sen hala ortada yoksun. Veysel Eroğlu’na cevap veremiyorsun, ama UNESCO’yu sakın pas geçme.
10 Aralık ‘Hayır’ panelleri
SİYASAL partiler dışında, referandumda “Hayır” kampanyası yürüten sivil toplum kuruluşları arasında 10 Aralık Hareketi önde geliyor. Çeşitli illerde paneller düzenliyor.
Yürüttüğü hayır kampanyasını hukuki gerekçelere dayandırıyor. Sıradan hayır nutukları atarak değil. Ayağı yere basarak. “Evet” diyen eski solcuların kulaklarına küpe olarak.
10 Aralık Hareketi yarın saat 14.30’da İstanbul Dedeman Otelinde yeni bir panel düzenliyor. Anayasa profesörü İbrahim Kaboğlu ve DİSK Başkanı Süleyman Çelebi ile birlikte panele Altan Öymen, Nuray Mert ve Kadri Gürsel katılıyor.
Savaş değil işgal bitti
TİPİK Amerikan propagandası. Amerikan propagandasına kurban olmak.
Yedi yıldır Irak’ı işgal altında tutan Amerika şimdi askerlerini geri çekiyor. Arkasında binlerce ölü, yeniden yapımı yıllarca sürecek binlerce bina bırakarak.
Amerika Irak’ta milyarlarca dolar harcıyor. Ama, Irak’ta harcadığı her dolar, Amerikan refahına katkı olarak geri dönüyor.
Şimdi her yerde, “savaş bitti” sloganlarıyla, Amerikan propagandası var. Hangi savaş, ne savaşı? Irak’ta savaş yok, Amerikan işgali var, şimdi o işgal sona eriyor.
İşgal bitti demek yerine, Amerikan ağzıyla “savaş bitti” demek, Amerikan propagandasına alet olmaktan başka bir şey değil.
Hamas terörüne Ankara’dan çıt yok
FİLİSTİN lideri Mahmut Abbas ile İsrail Başbakanı Netanyahu barış görüşmeleri için masaya oturmak üzere.
O buluşmaya saatler kala, Hamas dört sivil İsrailli’yi öldürüyor. Sonra bu terörü “kahramanca eylem” olarak tanımlıyor. Tam barışa darbe.
Her ortamda terörle mücadeleyi dilinden düşürmeyen ve bunda da haklı olan bizim hükümetten Hamas terörüne çıt yok.
Hamas, bizimkilere göre, ne de olsa, “seçimle gelmiş”. Ayrıca, Gazze için İsrail’e kılıçlar çekilmiş, şimdi dört kişi için Hamas’a laf etmenin alemi yok.
Paylaş