Israra rağmen Putin terk etti

İÇERİYE ayrı kapılardan giriyorlar. Tarihteki gibi.

Dünyanın herhangi bir coğrafyasında, herhangi bir tarihte birbirlerine hasım olanlarla ilgili bir protokol var. Hasım olanlar, iş ve konu gereği aynı masada oturmaları gerektiğinde, birlikte oturacakları masaya gelmek için, ayrı kapılardan içeriye giriyor.

Önceki gün İstanbul’da toplanan Karadeniz Ekonomik İşbirliği (KEİ) zirvesine, teorik anlamda, ayrı kapılardan giren altı kişi var. Türk, Sırp, Azeri Cumhurbaşkanları, Türk ve Arnavut Başbakanları ve Ermeni Dışişleri Bakanı.

Sırp Arnavutla, Azeri Ermeni ile karşılaşmak istemiyor.

Ya bizimkiler? Cumhurbaşkanı Sezer’le Başbakan Erdoğan, onlar da, birbiriyle karşılaşmak istemiyor.

Tarih tekerrür ediyor. On beş yıl önceki KEİ zirvesinde de, Cumhurbaşkanı Özal ile Başbakan Demirel arasında anlaşmazlık çıkıyor. Özal zirveyi terk ediyor. Ev sahibi Türkiye, onca devlet başkanına rezil oluyor.

On beş yılda, değişen bir şey yok. Ev sahibi Türkiye konuklarına, yine rezil oluyor. Bu kez anlaşmazlık Sezer ile Erdoğan arasında. On beş yılda tepedeki kavgada sadece isimler değişiyor. Kavga aynı. Türkiye onun için bu kadar sefil ve perişan.

CEKET ÇIKARDI

Aynı anlaşmazlık, Türk-Rus ilişkilerine de yansıyor.

Rusya Devlet Başkanı Putin ile Erdoğan enerji konusunda anlaşmaya varamıyor. Putin, daha önce, Türkiye’yi sollayarak, enerji boru hatlarında Bulgaristan ve Yunanistan ile anlaşıyor. Erdoğan’ın önceki günkü ısrarı yarar sağlamıyor.

Putin, tavrını sergilemek üzere, Sezer’in Dolmabahçe Sarayı’nda verdiği akşam yemeğine katılmadan, Moskova’ya dönüyor.

Şu talihsizliğimize bakın, AB bizi Rusya’ya itmeye çabalıyor, ama Rusya bize dirsek gösteriyor.

Gece çok sıcak. Sezer yemek sırasında, protokolde yeri olmayan biçimde, ceketini çıkartıyor. Bu sıradan, ama insani davranış alkışlarla karşılanıyor. Diğer devlet ve hükümet başkanları da o sıcakta, ceketlerini çıkartıyor.

Ceket çıkarmayla yemeğe yansıyan sıcak hava, KEİ üyeleri arasındaki soğukluğu gidermeye yetmiyor.

SEN İSTİLACISIN

Sezer
’in yönettiği zirvede Sırp ile Arnavut, Azeri ile Ermeni birbirine giriyor. Kendi bölgesel ve tarihsel sorunları nedeniyle. O ona, diğeri ötekine çatıyor, karşılıklı atışmalar toplantı boyu sürüyor.

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliev, Ermenistan’ı suçlayarak, "Sen istilacısın, sen kaçkın yarattın" diye yükleniyor. Kaçkın, yani mülteci.

Ermeni Dışişleri Bakanı buna, "bölgede sorun yaratan sensin" diyerek, Karadeniz ülkeleri arasında ciddi siyasal anlaşmazlıklar bulunduğunu kanıtlıyor.

Arnavut Başbakanı ile Sırp Cumhurbaşkanı da, birbirlerini Kosova nedeniyle suçluyor.

Baştan sona fiyasko bir zirve.

KEİ ile bağlantılı romantik sloganlar, aynı denizi paylaşanları, ortak bir noktada buluşturmaya ikna etmiyor. Onlar sadece denizi paylaşıyor. Sadece paylaştıkları coğrafya onları bir araya getiriyor.

Bizim tepede, bizimkiler birbirini yerken, Putin’den yediği dirsekle Türkiye en büyük fırsatlarından biri olan enerji koridorunda dışarda kalıyor.

Taklide gerek yok

CHP’nin seçim bildirgesi Pusula 07 biçim açısından iyi, içerik açısından ise, vaatler cenneti. Neleri yapacağı var, nasıl yapacağı yok. Nasıl yapmak, neleri yapmak kadar önemli. Ama, o eksik.

Ayrıca, tatsız bir Genç Parti taklidi var. GP, mazot bir YTL olacak, diyor. CHP, mazotta ÖTV’yi kaldıracağız, diyor. (Bildirge, s.29). Genç Parti, ÖSS kalkacak, diyor. CHP bildirgesi, ÖSS’yi kaldıracağız, diyor. (Bildirge, s.48).

Bildirgede aynı yerde garip bir plan var: "Lisenin son iki yılında öğrencilerin üçte birini üniversiteye yönlendireceğiz. Onları dershane külfetinden kurtaracağız. Eleme değil, kendilerine uygun yerlerde geliştirme yoluna gideceğiz."

Üçte biri üniversiteye gidecek. Ya kalan üçte iki, milyonlarca lise mezunu? O belli değil.
Yazarın Tüm Yazıları