ZİRAAT Adası ile ana kara arasındaki boğaz. Bodrum, Güllük Körfezi karşısındaki boğazı geçince, huzurunuzda balık çiftlikleri.
Balık yemlerinde azot var. Azot deniz içindeki bitkileri besliyor. Artan bitki denizdeki oksijeni tüketiyor. Oksijen bitince balıklar ölüyor. Huzurunuzda binlerce balık ölümleri.
Ve huzurunuzda yasalar çiğneniyor. Balık çiftlik sahipleri yasaya kulak asmıyor, ama asıl devlet kendi getirdiği yasaya sahip çıkmıyor.
Son bir haftada Güllük’te dört yüz bin balık ölüyor. Balık çiftliklerinde üretilen balıklar.
13 MAYIS 2007
Balık çiftlikleri denizleri kirletiyor. Balık çiftlikleri turizme büyük zarar veriyor. Balık çiftlikleri kıyıları öldürüyor. Balık çiftlikleri kıyılara köpek balığı çekiyor. Balık çiftlikleri koylarda deniz dibini çamurlaştırıyor.
Onun için, balık çiftliklerinin açık denizlere taşınması gerek. Dünyanın başka ülkelerinde olduğu gibi. Ama, açık denizlere taşımak pahalı. Kıyılarda balık çiftlikleri, adamların babalarının çiftlikleri.
Bunları Türkiye’de bilmeyen yok. Kıyılardan kaldırılması gerektiğini bilmeyen yok. AKP bunu bildiğini göstermek üzere, 2006’da bir yasa çıkartıyor.
"En geç 13 Mayıs 2007’de bu balık çiftlikleri kıyılardan taşınacak".
Çok muktedir, attığı her adımı çok iyi bilen ve de muhteşem kararlı bir iktidar var ya, onun getirdiği yasada, 13 Mayıs balık çiftlikleri için son tarih.
BUGÜN 12 OCAK 2008
13 Mayıs üzerine atılan nutukların haddi hesabı yok.
13 Mayıs, 13 Haziran, 13 Temmuz,v.s., bugün 13 değil ama, 12 Ocak. O çiftlikler hala yerinde. O balıklar 13 değil ama, 8-9 Ocak’ta ölmeye başlıyor.
13 Mayıs’ta kalkacak denilen balık çiftlikleri, 13 Mayıs’tan sonra daha da artıyor.
Bu tam siyasal skandal. Başbakan Erdoğan’a sormak gerek:
-Yasa neden uygulanmıyor?
-Balık çiftlik sahipleri bu pervasız tutumda, gücünü nereden alıyor?
-Balık çiftlik sahipleriyle kimlerin, ne gibi ilişkisi var?
O balık çiftlikleri, ölü balıklar hepimizi zehirliyor.
Başbakan Erdoğanönceki gün bir soru üzerine, "kusura bakmayın, ben bildiğiniz Başbakan değilim" diyor. Türkiye’nin hızla artan borçları ile ilgili olarak ise, "borç yiğidin kamçısıdır, o yiğit işte burada" diyerek, kendini gösteriyor. İkisi de, nefis. Bilmediğimiz Başbakan, aslında her konuda yiğit.
Şimdi, bilmediğimiz ve yiğit Başbakana düşen, bu sorulara yanıt vermek.
Aksi halde, ortada ne yiğitlik kalacak, ne de bilinmezlik efsanesi.
Silahçılar dört köşe
BU milletvekili, şu belediye başkanı, öteki müsteşar yardımcısı, beriki genel müdür, diğeri işadamı, hepsi silahlı. Türkiye’de her sekiz kişiden biri silah taşıyor.
Ruhsatı olsa bile, bazı yerlere silahla girmek yasak. Cezası var. Silah taşımanın sınırı var.
Üç gün önce, gece yarısı AKP-MHP-DTP silah ittifakı kuruyor ve silah taşıma genişletiliyor. O alanlarda silah taşıma cezası indiriliyor. Hatta, af çıkartılıyor. Silah affı. Silah taşımaktan ceza giymiş milletvekilleri kendilerine ve artık kimlere ise, af çıkartıyor. Pes.
Dünyada tüm ülkeler silaha sırt çevirirken, Türkiye’de bırakın dağları ve köyleri, kentlerin içinde silahlar kol gezerken, maçlardan düğünlere kadar aşka gelip silah çekenler adam öldürürken, silah taşıma genişletiliyor.
Bu nasıl bir ilişkiler ağı? Bu nasıl bir mantık?
MHP’nin silah merakı geçmişe dayanıyor. DTP’nin silah merakı dağlara dayanıyor. AKP’deki silah merakı, herhalde iktidar olma efeliğine dayanıyor. Bu üç merak birleşiyor, hepimizin yaşamını her an tehlikeye sokacak bir kararda buluşuyor.
Silahçılar zevkten dört köşe, ellerini ovuşturuyor. Taşıma genişlediğine göre, silah satışları da genişler artık.