Paylaş
“VAZGEÇTİ... Onun derdi, Kürt sorununu çözmek değil, PKK’nın silah bırakması, gerisi laf... İmralı’ya HDP heyeti gidemez derse şaşmamak gerek.”
Bu sözler HDP’lilere ait, Tayyip Erdoğan’ın “İzleme Heyeti gereksiz, ben kabul etmiyorum” açıklamasına tepki olarak. HDP hayal kırıklığı içinde: “Böyle giderse, çözüm süreci diye bir süreç kalmaz”.
Erdoğan’ın dünkü çıkışını pek çok HDP’li ile konuşuyorum. Onlardaki ve bendeki izlenim şu.
GEREKÇELER
-Son günlerde Erdoğan çözüm sürecine olumsuz bakıyor. “Kürt sorunu yoktur” ve son otuz yıldır pek çok bakan ve başbakandan duyduğumuz, “Kürtler bu devlette her türlü mevki sahibi oluyor, daha ne istiyorlar” söylemi. Çözümü tıkayan bir tavır.
-Erdoğan, HDP-İmralı-Kandil arasında çelişkiler olduğunu söylüyor. Ama kendisi ile hükümet ve HDP arasında çelişki su yüzüne çıkıyor.
-Pratikte süreci yöneten, en sıkı danışmanı Yalçın Akdoğan’ı, ondan öte asıl Davutoğlu’nu ofsayda düşürüyor.
-Başından beri sürecin sahibi kendisi. Oysa, pratikte Öcalan, HDP ve hükümet ön planda. Bunu içine sindiremiyor.
-Başkanlık hesaplarını bozacağı için HDP’nin barajı aşacak olması onu tedirgin ediyor.
-HDP’yi saf dışına itmeyi planlıyor. “Çözümü istihbarat birimleri yürütür” sözü planın bir parçası.
-Hakan Fidan’ın MİT’e dönmesi, aynı plan içinde.
OLMADI BAŞTAN
Günün birinde bir de bakmışız ki, HDP’nin İmralı seferleri stop. Süreçte HDP ve hükümet out. Erdoğan, Hakan Fidan ve Öcalan in. HDP olmadan, çözüm nasıl olacak ise.
Ya PKK? PKK şu anda Amerika ve Avrupa’nın gözdesi. IŞİD’e karşı birlikte savaşıyorlar. Batı’nın Ortadoğu’daki vurucu gücü. Batı ile PKK’nın sözleşmesi var. Dünya yıkılsa, silah bırakacak gibi görünmüyor.
Çözüm süreci? Dön baba dönelim, otuz yıl geriye gidelim, olmadı baştan. Kendi kurduğu süreci kendi eliyle baltalama yolunda. Bugün Nevruz, kutlamalar bu gölge altında.
İlk kez böyle çok: 442
-“BASKICI politikaları teşhir için Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğini içtenlikle benimsemiş CHP milletvekilleri olarak bizler, bu toplantıyı boykot ederken...”
AB parlamento üyeleri ile bizim milletvekillerinin buluştuğu ortak şemsiye “Karma Parlamento Komisyonu.” AB Türkiye için yeni İlerleme Raporu yazıyor, ilgili heyet Ankara’da. Komisyon üyesi CHP’liler onlarla düzenlenen toplantıya katılmıyor. Oğuz Oyan, Şafak Pavey, Umut Oran, Aykan Erdemir, Ayşe Danışoğlu, Aylin Nazlıaka imzasıyla yayınlanan bildiride “demokrasinin rayından çıktığına, CHP’ye yönelik saldırılara, Umut Oran’a yönelik akıl almaz iftiralara ve medya üzerinde kurulmuş ağır baskıya dikkat çekmek” için toplantıya katılmadıkları yazılı. Basına baskı çeşitli örneklerle uzun uzun vurgulanıyor. Ne ilginç, basına baskının vurgulandığı bildiri bir-ikisi hariç, genel olarak medya yer almıyor.
Olayın diğer boyutu İlerleme Raporu. Yıllarca AKP’ye destek çıkan AB’de her geçen gün artan güven kaybı var. Türkiye’nin AB Bakanları İlerleme Raporları için “Tanımıyorum, çöpe atarım, gerekirse AB’den çıkarız” derken, AB’deki kaygılar yeni rapora fazlasıyla yansıyacak.
Nereden belli? Yargı bağımsızlığı, kuvvetler ayrılığı, hukukun üstünlüğü, gösterilerde polisin çok sert tavrı, yolsuzluk iddialarının örtülmesi, basın ve ifade özgürlüğü kısıtlamaları, işsizlik artışından duyulan kaygılar tam 442 soruda dile getiriliyor, Avrupa parlamenterlerinin itirazları.
İddia edildiği gibi, Avrupa bu kaygıları sizce para karşılığı mı bildiriyor yoksa, “Böyle demokrasi olmaz” düşüncesiyle mi?
Paylaş