Paylaş
Denize giriyor, dağa tırmanıyoruz. Takımımıza destek için statları dolduruyoruz.
İçiyoruz, dans partilerine katılıyoruz. Kâğıt oyunları büyük zevk, kendimizi mahrum etmiyoruz. Modayı sıkı takip ediyor, ona göre giyiniyoruz. Yeni bir araba, yeni bir telefon, yeni bir alet çıktığında, sahip olmak için peşine düşüyoruz.
Hükümet propaganda ile ilgili bir yasa çıkarmış, istediği propagandaya sadece kendisi izin verecek, basını buna göre yönetecekmiş.
CASUSLUK
Ürkmek anlamsız, biz keyfimize bakalım. Hem o kadar siyasetle uğraşacağız da, elimize daha mı çok para geçecek, saçma. Hükümetin basını denetlemesi normal. Siyasetin ve gazeteciliğin sınırları var, biz o sınırların dışındayız.
Biz eğlenmeye devam ediyoruz. Eğlenirken, dünyamız değişiyor. Çalışma ortamında buna ihtiyacımız var.
Hükümet istediği zaman herkesin üstünü, başını, evini, işyerini aramaya yetkili kılınmış. Yeni yasayla devletin istihbarat kurumuna ek yetkiler tanınmış.
Bize ne, kirli işlere bulaşanlar korksun. Hükümet belli ki, ülkede huzuru bozmak isteyenlere karşı önlem alıyor. Casusluk, terör gibi hepimizin hayatını tehdit eden konularda bizleri korumaya çalışıyor.
ÜYELİK ŞART
Hükümet kadınların fabrikalarda çalışmasını yasaklayan bir yasa kabul etmiş.
Harika, hükümetimiz kadınları koruyor. İyi de, bu hükümet iktidara geldikten sonra, fabrikalarda çalışan kadın sayısı artmış. Hükümet ne yapsa yeridir, işadamlarını hizaya getirmek gerek.
O amaçla yeni kabul edilen yasa, ancak partiye üye olan işadamlarının faaliyetine izin veriyor. Parti üyeliğinde zorunluluk sadece işadamlarıyla sınırlı değil, bunu bugünkü haberlerde öğreniyoruz.
Yeni kabul edilen yasaya göre, öğretmenler, işçiler, doktorlar, avukatlar, mimarlar, mühendisler, gazeteciler, çeşitli dallarda faaliyet gösteren zanaat erbabı ve çiftçiler de, çalışmak
için parti üyesi olmak zorunda, yoksa yok.
Hükümet kimseyi dışlamıyor, herkesi bir çatı altında topluyor. O yasalar bizim iyiliğimiz için. Biz yine sinemalara gidiyor, balolar düzenliyor, sergileri kaçırmıyoruz. Partimizden ayrı düşmedikçe, keyfimiz yerinde.
VE SAVAŞ
Hükümet yeni yasa çıkarmış, yargı kararları önce hükümetin onayından geçecekmiş.
Madem liderimizin hedefi büyük, kuvvetler ayrılığı anlamsız. “Böyle bir lider yüzyılda bir gelir, kimseye yedirmeyiz”. Haydi, sinemaya gidelim, iyi bir film gelmiş.
Sinemadan içeri girerken, haber korkunç, savaş ilan edilmiş. Nasıl olur da, bu felaketi zamanında fark etmedik? Hep herhangi bir gün gibi yaşadık, oysa değilmiş.
Walter Laqueur, Faschismus, Gestern, Heute, Morgen, (Faşizm, Dün, Bugün, Yarın). Hitler Almanya’sını anlatan, yukarıda alıntı yaptığım bu kitabın Türkçeye çevrilmesi gerek.
‘Kadının aklı az’
GEÇTİĞİMİZ cuma, saat 15.30, yandaş bir TV’de dini sohbet:
“Kadınla erkeği Cenab-ı Hakk eşit yaratmamıştır. Kadının aklı azdır, O El Hâkim, her şeyinde bir hikmet vardır. Kadının aklı az, hisleri kuvvetlidir, hislerine her zaman mağlup olabilir. Onun için kadının şahitliği geçersizdir, üstün olan erkektir”.
Ne mükemmel, ne zihin açıcı, ne bilimsel dini sohbet ama. “Din” adına o “hoca” bu lafları yumurtladıkça, karşısındaki kişi, “kadının aklı az” lafından sanki hafif rahatsız, sorusunu tekrarlıyor, “büyük din âlimi” oralı değil, “Kadının aklı az” demeye devam ediyor.
Çağdaş bir ülkede yaşadığımız için Tanrımıza hamdolsun.
Paylaş