Gölgeden delice kurtulma isteği

Biri babasının parkinson hastalığına yetişiyor, öteki babasına sıkılan kurşunlara.

Laila Ali ile Yolanda Denise King’i, bu iki kadını, kader bir manikür salonunda karşılaştırdı.

Laila Ali bir zamanlar dünya ağır sıklet boks şampiyonu, zenci Muhammed Ali Clay’in kızı. Yolanda Denise King, 1960’larda ABD’deki zenci-beyaz kavgasında, zencilerin lideri Martin Luther King’in kızı. İkisi de, iki ünlü zencinin kızı.

Laila Ali, babasının izinden gidiyor. 1.80 boyu ve 80 kilosuyla kadın boksunda dünya şampiyonu. Boksör ama, çok güzel. People dergisi, Laila Ali’yi dünyanın en güzel yüz kadını arasında gösteriyor.

Zaman zaman mankenlik yapıyor. Amerikan TV’lerinde magazin programları hazırlıyor. Hatta, hazırladığı "Dancing With The Stars" (Yıldızlarla Dans) programı, Avrupa TV’leri tarafından adapte ediliyor. Alımlı ve çalımlı Laila, aynı zamanda manikür-pedikür salonu sahibi.

Babası Muhammed Ali Clay’in boksu bıraktığı yıllarda doğuyor. Boks bir yana, kızı doğduğunda Muhammed Ali parkinson hastasıydı. Laila, babasının kimseye bırakmadığı şampiyonluk zaferlerini, gazete kupürlerinden, fotoğraflardan ve evdeki kupalardan öğreniyor.

BABAYA SIKILAN KURŞUNLAR

Yolanda Denise King o kadar talihli değil. 1955’te Alabama’da otobüste bir zenci kadın, bir beyaz erkeğe yerini vermeyince, yüz yıllık zenci-beyaz çatışması yeniden patlıyor. Zencilerin liderliğini babası Martin Luther King üstleniyor. Yolanda’nın efsanevi bir babaya sahip olduğunu, evlerinin önünde patlayan bombayla öğrenmesi mümkün değil. Çünkü, o zaman henüz iki aylık bebek.

Ama, babasının önemini ve değerini 12 yaşında öğreniyor. Babasına sıkılan kurşunlar. Martin Luther hayata veda ederken, geride bıraktığı en büyük kızı Yolanda, ömrü boyunca o kurşun sesleriyle yaşıyor. Herkes ondan babasını ve kurşunların yağdığı günü anlatmasını istiyor. Oysa, Yolanda kendini o kabustan kurtarmak istiyor. O bir sanat düşkünü. Filmlerde rol almaya başlıyor. Hatta, birinde Malcolm X’in eşini oynuyor, "Death of a Prophet" filminde.

Yine sete çıkacağı bir günün sabahında, bir manikür ve pedikür salonuna giriyor. Karşısında müthiş güzel, boylu boslu, sempatik bir zenci kadın. Yolanda ile Laila’nın ilk karşılaşması. İlk anda, sarmaş dolaş.

Birbirlerine anlatacak çok şeyleri var. İki ünlü zenci babanın kızları olarak, kaderleri ortak. Luther King felsefe donanımlı eylemci, Muhammed Ali de sporcu olarak, zenci haklarının savunucusu. Yolanda ve Laila ise, babalarının gölgesinde. Babalarının gölgesi onlar için sabit fikir. O gölgeden delice kurtulmak isteği. Birbirlerine onun için daha çok sarılıyorlar.

Gölgeyi yırtmak üzere, ikisi de, geçmişi anımsamak istemiyor. Başka iddialarla, kendilerine farklı kulvarlar çiziyor. Farklı zirvelere göz dikiyor. Laila bunu başarıyor. Yolanda hafif geri viteste.

Birkaç hafta önce, Laila elindeki koca karanfil buketini taze bir mezara bırakıyor. İki kadını, iki ünlü babanın gölgesinden kurtulmak fikri birleştiriyor. Ölüm ayırıyor.

Yolanda Denise King 15 Mayıs günü kardeşinin evinin kapısında yere yığılıyor. Onu hayata döndürmeyi başaramıyorlar. 51 yaşında hayata veda eden Yolanda’nın mezar taşında, "Martin Luther King’in kızı" yazıyor.
Yazarın Tüm Yazıları