Gezi de böyle başlamıştı

BU fidanın adı “Ali İsmail Korkmaz”, diğer fidan “Ethem Sarısülük”, öteki fidan “Abdullah Cömert”, diğer fidanlar “Mehmet Ayvalıtaş, Medeni Yıldırım, Ahmet Atakan”, Gezi’de hayatlarını kaybedenler.

Haberin Devamı

ODTÜ öğrencileri diktikleri fidanlara bu isimleri veriyor.
Yine ağaç kesimi, yine ağaçları korumak isteyen gençler, buna karşı yine biber gazı, cop ve gece baskını. ODTÜ’den geçecek yol için Ankara Büyükşehir Belediyesi çeşitli türde iki bin üç yüzden fazla ağacı kesiyor. Gece baskınından üniversitenin bilgisi yok. Oysa, ortada Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın onayladığı ODTÜ Koruma Amaçlı İmar Planı var. Ama planı kim dinler.

HUKUK NAFİLE

Ankara Büyükşehir Belediyesi 18 Ekim gecesi izinsiz olarak ODTÜ yerleşkesini basınca:
1- ODTÜ Rektörlüğü baskına son verilmesi için gece boyunca büyüklerimize ulaşmaya çalışıyor. Orası ODTÜ, “Bizden değil”, telefonlara kimse çıkmıyor. Belediye sabah 6.30’a kadar ağaçları kesmeyi sürdürüyor.
2- 20 Ekim Pazar günü Üniversite Senatosu, Yönetim Kurulu, Şehir ve Bölge Planlama ve Mimarlık bölümleri öğretim üyeleri, hukuk müşavirleri toplanıyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın onayladığı plan ile ODTÜ’nün plan önerisi ele alınıyor, itiraz edilecek noktalar belirleniyor.
3- Plan 4 Ekim’de askıya çıkıyor, bir aylık itiraz süresi var, o süre 4 Kasım’da sona eriyor. Ankara Belediyesi hukuki süreyi beklemiyor, gece yarısı baskınıyla ağaçları kesiyor. Bu ülkede hâlâ varsa, hukuku çiğniyor.

Haberin Devamı

ON YILDA BİR İLK

Öğrenciler polisle çatışırken, fidan dikerken, ODTÜ yönetimi yarın ve cuma günü üç bin fidan dikilmesi için etkinlik düzenliyor. ODTÜ yönetimini kutluyorum.
Son on yılda hukuksuzluğa direnen ilk üniversite, bir ilk. Üniversite olmanın anlamını topluma yeniden hatırlatıyor.
ODTÜ kimsenin babasının malı değil. Yol da yapılabilir, viyadük de. Bunun planı vardır. Üniversite ile anlaşmalı olarak bir plan yürürlüğe girebilir.
Ancak, “Ben istediğimi yaparım” mantığı ile biber gazıyla, baltayla ormana girersen, bugünkü Türkiye’de buna artık kimse izin vermez. Kaldı ki:
ODTÜ ağaçları kamu malı, Ankara Büyükşehir Belediyesi bir de kamu malına zarar veriyor.
Başından sonuna kadar ODTÜ tıpkı Gezi gibi. Toplumun isteklerine sağır bir yönetimin diyalog yerine baltayı ve biber gazını seçmesi ibretlik.
ODTÜ’ye destek vermek üzere, çeşitli illerde gösteriler düzenleniyor. Ders alınmıyor, dün Gezi, bugün ODTÜ, yarın bir başka yer.

Haberin Devamı

‘Tüylerim diken diken’

BURSASPOR-Kayserispor maçı. 90 artı üç oynanıyor, maç 0-0 bitmek üzere. Top Kayseri ceza sahası yakınında.
Bursalı bir oyuncu, ceza sahasında Kayserili bir oyuncuya dirsek atıyor, tam kırmızı kart. Kayserili oyuncu düşüyor, kalenin hemen önünde yerde yatıyor. Kırmızı kart yok, oyun devam ediyor. Top başka bir Bursalı futbolcunun önüne düşüyor, şut ve gol. Bursa 1-0 öne geçiyor.
Üç dakika sonra başka bir pozisyon Kayserispor’a bir kırmızı kart daha ve bir gol daha, Bursaspor 2-0 galip. Helal olsun böyle hakemlere.
Dirsek vuran Bursasporlu oyuncu oyundan atılmıyor, üstüne Kayserispor bir de gol yiyor. Hakem Ali Palabıyık ve diğer beş hakem bu pozisyonu görmüyor. Yuh olsun.
Dün gazetelere bakıyorum, skoru belirleyen bu çarpıcı ayrıntı hiçbir gazetede yok. Hatta, Bursaspor için “90’dan sonra coştu” başlıkları bile atılıyor. Tüh, hakemlerin coşması eksik.
Maç sonrasında Lig TV’ye bağlanan Merkez Hakem Kurulu Başkanı Zekeriya Alp “Tüylerim diken diken oldu” diyor. Milyonlarca izleyicinin de tüyleri diken diken. Şimdi sorular:
1- Tüylerin diken diken olmasının anlamı yok. Merkez Hakem Kurulu maçta görevli altı hakeme hangi cezayı verecek?
2- Pek çok maçta “hakem faciaları” almış başını gidiyor. Tüyler diken diken ama, önlem ne?
3- Bursaspor teknik direktörü Daum “Hak ettiğimiz bir galibiyet aldık” diyor. Size de helal olsun Herr Daum. “Fair play” nerede Herr Daum?
Stadyumlar Türkiye’nin aynası.

Yazarın Tüm Yazıları