Paylaş
Avrupa Parlamentosu Türkiye özel oturumunda Gezi Parkı ile başlayan olayları inceden inceye gözden geçiriyor. Tutanaklar liberal, sosyalist ya da Hıristiyan Demokratların, farklı siyasal grupların pek çok konuda anlaştığını gösteriyor. İşte, o tutanaklardan bir demet:
“- Avrupa Birliği ve Avrupa Parlamentosu Türkiye’nin ve protestocuların yanındadır.
- Türkiye’de olan olaylar Arap Baharı ile karşılaştırılamaz. Türkiye işleyen bir demokrasi, gelişmiş bir ekonomidir. Olaylar Türk halkının uyanışıdır, Türk demokrasisi adına sevindiricidir. Ancak, Türk hükümetinin tepkisi Arap Baharı’nda hükümetlerin verdiği tepki ile karşılaştırılabilir.
- Polisin orantısız güç kullanımı, medya üzerindeki sansür, insan hakları ihlalleri, toplanma, protesto, ifade ve haber alma özgürlüklerinin kısıtlanması Avrupa Parlamentosu tarafından kınanmalıdır.
- Başbakan’a, kışkırtıcı ve bazı kesimleri dışlayıcı söyleminden vazgeçmesi için çağrı yapmak gerekmektedir.
- Yaşanan olaylardaki insan hakları ihlalleri Türkiye’nin AB yolunda engel olarak kullanılmamalı, tam tersine Türkiye’nin AB üyelik perspektifi güçlendirilmelidir. AB etkisi ile Türk demokrasisi sağlamlaştırılmalıdır”.
EN ÇOK DESTEKLEYEN
Avrupa Liberal ve Demokratlar Birliği Başkanı Guy Verhofstadt çok sert bir konuşma yapıyor:
“Biz Türkiye’nin AB üyeliğini en çok destekleyen bir grubuz, ancak orada yaşananların demokrasiyle ilgisi yoktur, insan hakları ihlal edilmektedir”.
Bizde olup biteni farklı rejimlerde olup bitenle karşılaştırıyor, hükümeti Avrupa değerlerine dönmeye çağırıyor.
BÖLGEDEKİ ROL
Sosyalist Grup diğerleri gibi, önce iyimser bakıyor:
“Türkiye’deki protestolar meşrudur, barışçıdır, sivil toplumun canlılığını, Avrupa değerlerinin Türkiye’deki gücünü göstermektedir”.
Sonra çarpıcı bir eleştiri getiriyor:
“Polisin aşırı şiddet uygulaması, Türkiye’nin bölgede oynamak istediği demokratik değişimin lideri olma konumunu zayıflatmıştır.
Son olaylar AKP’nin kendine biçtiği Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da demokratik partilerin modeli olma iddiası ve çekiciliğini ortadan kaldırmıştır”.
İKİ SONUÇ
Avrupa Parlamentosu özel oturumunda bizim için yapıcı bir karar çıkıyor:
“Türkiye’nin AB üyeliği yönünde bazı başlıklar açılmalıdır”.
Gezi Parkı eylemleri Türkiye açısından inanılmaz bir sonuca imza atıyor, hepimize bir armağan sunuyor. AB “Türkiye’ye
kapıları açalım” diyor, daha çok demokrasi ve insan hakları için. Kapı açılacak.
Ve heyet gelecek. Gelecek hafta Avrupa Parlamentosu’ndan Türkiye’ye on iki parlamenterden oluşan “Gerçekleri Araştırma Komisyonu” geliyor, Ankara ve Diyarbakır’a gidecekler.
Gezi Parkının beklenmeyen, muhteşem etkisi.
#orantisizzeka
BÜYÜK çoğunluğu üniversiteli, sıradan değil, nitelikli, sorgulayan, araştıran insanlar.
Gezi Parkı direnişçilerini bu biçimde yorumlayan bir sosyolog onlar hakkındaki düşüncelerini şöyle sıralıyor:
Onlar, işini iyi yapmaya özenen, ancak siyasi kadrolaşma nedeniyle açıkta kalan ya da uygun istihdam koşulunu yakalayamayan insanlar. Buna rağmen, okumaya ve sorgulamaya devam ediyorlar. Üretecek özgür ortam bulduklarında, yine kendilerinin isimlendirdiği biçimde, #orantisizzeka (orantısız zekâ) ürünleri ortaya çıkıyor.
Onları her okuduğumuzda zekâlarına şapka çıkarıyor, gülümseyerek düşünüyoruz. Hüzün ve neşe bir arada, doğal yaşam. En zor işi yapıyorlar, pasif direniş.
Çocuklar, teşekkürler size.
Plebisit mi derhal
GEZİ Parkı için referandum ya da plebisit lafı var ya, evet, derhal, “Yetmez ama evet”.
Yetmez, örneğin, Anadolu’nun çeşitli yerlerinde ormanları yok eden HES’ler için de, plebisit yapılsın. Örneğin, İstanbul’un çeşitli yerlerine gelişigüzel dikilen AVM’ler için de plebisite gidilsin. Ali Sami Yen Stadı yerine yapılmakta olan, Zincirlikuyu’da yapılmakta olan koca koca binalar için de plebisit yapılsın.
Paylaş