Paylaş
Eskişehir’de tren yoluna oturma eylemi başlıyor. Gelen yük treni boşaltılıyor, adına “devrim treni” deniyor, eylem devam ediyor.
Antalya’da EMEP İl Başkanı yaralanıyor, gösteriler kentin çeşitli yerlerinde sürüyor.
Gaziantep’te değişik sloganlar yanında, “Hatay’da düşene bin selam” denilerek, protestolara pek çok insan katılıyor.
Kocaeli’nde helikopterler ve TOMA’lar işbaşında, biber gazı ile birlikte.
Çanakkale, Adana, Tarsus, Denizli, Çorlu, Bursa saatlerce süren protestolarla inliyor.
ÜÇ BÜYÜK KENT
İzmir’de Müzisyenler Derneği direnişe şarkılarıyla destek veriyor. Bornova, Alsancak, Basmane protestoların ana merkezleri.
Ankara’da Tuzluçayır’dan Kavaklıdere’ye, Dikmen’den Kızılay’a, Mamak’tan Ziya Gökalp ve Kennedy caddelerine kadar barikatlar ve gösterilere polis orantısız güç kullanarak müdahale ediyor, çatışma gecenin ilerleyen saatlerine kadar sürüyor.
İstanbul’da Taksim, Kadıköy, Cihangir, Bakırköy’e sıçrayan gösterilere polisin müdahalesi çok şiddetli. Yaralananlar, gözaltına alınanlar, yerlerde sürüklenenler.
İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu Twitter’dan “Eylemi yaygın ve güçlü gösterme propagandasına itibar etmeyin” uyarısında bulunuyor. TV’lerdeki görüntüler tersini söylüyor.
Gösteriler Türkiye’yi aşıyor, Londra ve Amsterdam’da protestolar, siyah çelenkler.
ALBERT CAMUS
Türkiye 10 Eylül günü 31 Mayıs’ta başlayan Gezi direnişinin en uzun gecesini yaşıyor. Pek çok kentte Ahmet Atakan ve hayatlarını kaybeden diğer gençler için binlerce insan sokaklara dökülüyor. Helikopterler uçuyor, siren sesleri sabahın ikisine, üçüne kadar duyuluyor.
Bütün o gösteriler devam ederken, tek bir hükümet yetkilisi çıkıp da uzlaşma çağrısında bulunmuyor. Göstericileri anlamaya çalışmıyor. Varsa yoksa biber gazı ve cop ve tekme.
“Bunlar marjinal gruplar” diyerek, insanlara orantısız müdahalenin her türlüsü reva görülüyor. Diyelim ki, gerçekten “marjinal”, onlar sizin yurttaşınız değil mi, onlar insan değil mi?
Hükümet sadece Mısır’daki darbeyi protesto edenlere izin veriyor. Gerisi geçen yüzyılın Fransız klasik yazarlarından Albert Camus’den:
“Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, insanların nasıl öldüğüne bakın”.
Akrep AİHM dinlemiyor
POLİSİN biber gazı kullanımı şimdi daha pratik. Biber gazını “Akrep” denilen, TOMA’lardan biraz daha küçük araçlardan atıyor. Biber gazı kapsülleri sağa sola fişek gibi dağılıyor. Fena halde yaralayıcı, hatta öldürücü.
Oysa, daha iki ay önce Türkiye AİHM’de mahkûm oluyor. “Ölümcül vakalara ve ciddi yaralanmalara yol açtığı için biber gazı kullanımı uygun polis davranışı değildir, insanlık dışıdır” denilen kararda, Türkiye yeni yasal düzenlemeye çağırılıyor.
Hangi düzenleme, biber gazı tek tek polislerin dışında, şimdi bir de araçlardan atılıyor. Türkiye bu uygulamasıyla Avrupa hukukunu da çiğnemiş oluyor. Hangi hukuk, hangi insanlık?
Başsağlığı yok
MISIR’da öldürülen Esma’nın babasının yazdığı mektubu dinlerken Tayyip Erdoğan TV’de ağlıyor. Hatay’da hayatını kaybeden Ahmet Atakan’ın ailesini başsağlığı dilemek için hükümetten hiç kimse aramıyor.
Atakan’ın cenaze töreninde pek çok yurttaşla birlikte, bazı parti il başkanları yerlerde sürükleniyor. Bazı milletvekilleri biber gazından etkileniyor. Hatay Valisi yurtdışında, Vali Yardımcısı ve Jandarma Komutanı ile milletvekilleri bir araya geliyor, milletvekillerinden özür dileniyor. Ama, Atakan’ın ailesini arayan, acısını paylaşan tek bir yetkili yok. Çünkü:
Gösterilerde hayatlarını kaybeden gençler, Atakanlar, Cömertler, Sarısülükler, Korkmazlar, Ayvalıtaşlar, Yıldırımlar “bizden değil”.
Paylaş