‘‘İşkence yaptığı kanıtlanan ve bu nedenle mahkum olan bir polis, nasıl oluyor da onbir yıldır yakalanamıyor?.. Nasıl oluyor da, hálá cezasını çekmiyor’’
Bu soruyu soran kim?.. Önceki gün Ankara'da toplanan AB Troykası denilen gurup. Yani, AB Dönem Başkanı İrlanda Dışişleri Bakanı, bir sonraki dönem başkanı Hollanda Dışişleri Bakanı ve AB'nin Genişlemeden Sorumlu Komiseri Verheugen. Sorunun sorulduğu kişi ise, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül.
Bir başka soru: Nasıl oluyor da, mahkeme kararı olmadan, bir dernek aranabiliyor?..
Bir başka soru: Nasıl oluyor da, Vakıflar Genel Müdürlüğü İnsan Hakları Derneği'ni mahkemeye veriyor?..
Bir başka soru: Nasıl oluyor da, bu kadar fazla namus cinayeti işleniyor sizin ülkenizde?.. Namus cinayetlerini önlemek için ne yapıyorsunuz?..
Soruların tümü insan haklarıyla ilgili. Devamı var. ‘‘Kadınlara şiddet uygulaması sizin ülkenizde neden bu kadar yaygın?..’’
Kıbrıs ve Irak gibi genel konuların dışında, AB Troykası yoğun biçimde bu soruların üzerine gidiyor.
REFORMLAR DURDU
Soruların ortaya çıkardığı bir sonuç var. AB belki de ilk kez, bu ölçüde ayrıntıya giriyor. Batılıların case by case dedikleri, tek tek olayları ele alıp, bunları sorguluyor.
Tek tek olaylardan ulaştıkları bir genelleme var: ‘‘Reformlar durdu ya da yavaşladı.’’
Bu tesbite Abdullah Gül'ün yanıtı:
‘‘Seçimlerden sonra reform çalışmaları yeniden hızlanacak.’’
Bunlar neler?.. Daha çok, sivil hayatta askerin ağırlığını koruduğu alanlar. Örneğin, YÖK ve RTÜK'te asker üyeye son verilmesi. Ya da Sayıştay'da şeffaflık. Bu sözün askeri alanda tercümesi var. Askeri harcamaların Sayıştay tarafından tam olarak denetlenmesi.
Ek olarak, farklı dinlerdeki vakıfların malları, hakları ve açılması istenen kiliseler. Önümüzdeki dönemin reform paketleri içinde yer alıyor.
Bütün bunları AB zaten birkaç yıldır söylüyor. Yeni değil.
Ama, yeni olan ve sürekli vurgulanan kadın erkek arasındaki eşitsizlik, kadına yönelik şiddet ve namus cinayetleri.
Bunu şimdi AB Troykası söylüyor. Daha önce de, Ankara'ya gelen İsveç Başbakanı ya da Brüksel'de diğer ülkelerin bakanları, Türkiye'ye hep namus cinayetlerine yönelik sorular soruyor.
Hayat bu ayrıntılarda. AB işte bu!..
Songül Hanım'ın gezisi
DAVET tam zamanında!.. Songül Hanım da, bu daveti kaçırmıyor!..
Amerikan işgalinden bu yana, Irak'ta önemli bir zaman. Yeni anayasa hazırlanıyor. Irak'taki etnik gurupların, Araplar, Türkmenler, Kürtler'in hakları anayasa çerçevesinde ele alınıyor. Irak'ın bundan sonraki dönemine damga vuracak yeni bir hukuk düzeni.
İşgal sonrasında Amerika Irak'ta geçici bir yönetim oluşturuyor. Her guruptan bir temsilci yönetime giriyor. Amerikalılar Türkmenler'in temsilcisi olarak geçici yönetime bir bayanı alıyor, Songül Çabuk Hanımı. Türkmenler birbirlerine Songül Hanım'ın kim olduğunu soruyor. Pek bilinen biri değil.
Ama, Amerikalılar iyi tanıyor. Irak'ta tam anayasa hazırlıkları sürerken, Songül Hanım Amerika'ya davet ediliyor!.. Songül Hanım da gidiyor!..
Yoo, haksızlık yok!.. Olmuş bitmiş anayasının imza törenine yetişiyor Songül Hanım!..