’En az üç çocuk’ ikiyüz yıl önce çürüdü

"EVLENİN, çoğalınız. Zira ben kıyamet gününde, diğer ümmetlere karşı, ümmetimin çokluğuyla övünürüm".

Bu sözün Peygambere ait olduğu (hadis) öne sürülüyor. Diyanet İşleri eski Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz’a soruyorum:

"Böyle bir hadisten söz edilir, ama gerçek olup olmadığı tartışmalı".

Buna rağmen, dinci basın, Tayyip Erdoğan’ın yine tartışma yaratan "en az üç çocuk yapın" sözünü, dine bağlamakta gecikmiyor.

Hatta, nüfus planlamasını savunanları "gizli güçler" diye tanımlıyor. Nüfus planlaması, ekonomik kalkınma açısından bilim olduğuna göre, dinciler açısından, bilim artık gizli güç kategorisinde.

MALTHUS’TAN BU YANA

Erdoğan’ın her sözü arkasında mutlaka dini bir referans aramıyorum.

Ancak, sözleri zaman zaman dini referansla örtüşüyor. Hatta, burada iyi niyetliyim, kendisi dini bağlantıyı bir an için unutsa bile, yandaşları imdada yetişiyor, o bağlantıyı anımsatıyor. Üstelik, işin içine gizli güçler bile giriyor.

Oysa, o gizli güçler ikiyüz yılı aşkın süredir var. En önemli temsilcisi İngiliz iktisatçı Thomas Robert Malthus. Aynı zamanda akıllı bir rahip.

Dünyanın bütün ekonomi kürsülerinde büyüme teorileri okutulurken, mutlaka Malthus Teorisi de anlatılıyor. Malthus teorisinin tarihi 1803. Buna göre:

Kaynaklar kıt, ihtiyaçlar sınırsız. Artan nüfus, kıt kaynakları hızla tüketeceği için, nüfus artış hızını önlemek gerek. Çünkü, yüksek nüfus artışı işsizlik, düşük ücret ve yoksulluk demek. Yoksulluğu önlemek için, nüfus artış hızını düşürmek gerek.

Bugün kalkınmış ülkelerin tamamı ikiyüz yıldır bu teoriden yola çıkıyor. Nüfus artış hızını frenliyor.

PAPAZLARIN FERYADI

Malthus’un teorisine önce papazlar karşı çıkıyor. Papalar ve rahipler, "doğum kontrolü Allahın işine karışmaktır" gibi hurafeler yayınlıyor.

Katolik ve protestan kiliselerinin tepkisi, belli bir aradan sonra İslam Dünyasına da yansıyor.

Türkiye’de nüfus planlaması, dini kesimin tepkisini anında çekiyor. Buna rağmen, sağda ya da solda, Türkiye’yi yöneten iktidarlar, kalkınmada çarelerden birinin de, nüfus artış hızını frenlemek olduğunu görüyor.

Şimdi ise, en az üç çocuk safsatası. İkiyüz yıl önce çürüyor.

ALTI YILDA YUNANİSTAN

Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı Genel Koordinatörü Yaşar Yaşer:

"Türkiye’de her yüz bin doğumda 28 anne ölüyor, Batı ülkelerinde 5 anne. Bebek ölümleri binde 30. Batı ülkelerinde binde 5. Çok çocuk doğurun yerine, anne ve bebek doğumlarının önlenmesi daha mantıklı.

Ayrıca, resmi rakamlara göre, nüfus artış hızımız azalıyor ama, yine de Türkiye nüfusuna her altı yılda bir Yunanistan ekleniyor".

Ekonomik açıdan geri kalmış ülkelerin hepsinde nüfus artışı yüksek. Nüfus genç, eğitim düzeyi ve işgücü kalitesi düşük, kalkınmaya katkısı sınırlı.

Varolan nüfusu beslemekte, eğitmekte, iş bulmakta çok ama çok zorlanan Türkiye, hangi büyük nüfusla, kimin derdinde derman olacak?

"En az üç çocuk", bilimsel açıdan, hurafeden ibaret.
Yazarın Tüm Yazıları