Paylaş
Perşembe günü saat 14.00’te başlayan Meclis görüşmeleri dün sabah saat 11.00’e kadar aralıksız sürüyor. Dün sabah 07.31’de başkanlık sistemine fiili geçişin adımlarından biri atılıyor. İki saat tartışılıyor, 09.31’de o önerge kabul ediliyor, parlamenter sistem “bekleme odasına” alınıyor.
Cumhurbaşkanı’na örtülü ödenek yetkisi veriliyor. Kapalı istihbarat, kapalı savunma, milli güvenlik ve devlet itibarının gerekleri olan siyasi, sosyal ve kültürel amaçlar ile olağanüstü hizmetlerde kullanılmak üzere.
Bugüne kadar hiçbir cumhurbaşkanında bu yetki yok. Örtülü ödeneği hep başbakanlar kullanıyor, şimdi başbakanla birlikte cumhurbaşkanı da kullanacak.
ÇÜNKÜ
Meclis’ten geçen yasada “başbakanla birlikte” kullanacağı yazıyor, o işin görüntüsü, Tayyip Erdoğan kullanacak. Anayasa’ya aykırı, daha ötesi rejim değişikliği. Çünkü:
-Kapalı istihbarat, kapalı savunma ve devamı hükümetin görevi. Cumhurbaşkanı hükümetin görevlerini devralıyor.
-Anayasa’da cumhurbaşkanının görevleri arasında bu gerekçelerin hiçbiri yok.
-Cumhurbaşkanının Anayasa’ya göre temsil yetkisi var, icra görevi yok, oysa bunlar icra yetkisi.
-Anayasa’ya göre, cumhurbaşkanı sorumsuz. Oysa, örtülü ödeneği bu amaçlarla kullanırken sorumluluk üstleniyor. Ama, Meclis siyasi açıdan denetleyemiyor.
-Örtülü ödenek mali açıdan da denetim dışı. Meclis bu bütçe hakkını da cumhurbaşkanına vermiş oluyor. Parlamenter rejim fiilen değişiyor.
ZAMANLAMA
Bundan sonra yurtiçi ve yurtdışı MİT operasyon emirlerini Erdoğan verecek. Hakan Fidan’ın MİT’te kalmasında neden ısrar ettiği ortaya çıkıyor. Yasanın kabul zamanlaması müthiş.
-Polise olağanüstü yetkiler veren İç Güvenlik Paketi dün sabah 06.39’da geçiyor. İki dakika sonra 07.31’de, hiç kimsenin bilmediği bu değişiklik önerisi geliyor. Aniden, darbe gibi.
-Örtülü ödenek verilerek, İç Güvenlik Yasası’nın uygulanması sanki Erdoğan’a bırakılıyor.
-Meclis tutanaklarına bakıyorum, MHP’den Oktay Vural ile Erkan Akçay, CHP’den Akif Hamzaçebi, Engin Altay, Bülent Kuşoğlu hukuki gerekçelerle dolu, aklı başında muhalefet örneği sergiliyor.
-Tutanaklara bakıyorum, bu hayati görüşmede HDP’den söz alan yok.
Dün sabah 07.31 ile 09.31 arasında Anayasa değişmeden ve fakat oldubitti ile fiili başkanlığa adım atılıyor.
Bu kaptanlık herkese hakaret
-SAYISIZ vukuatı var, yurtiçinde ve yurtdışında, kavga, küfür, etnik ayrımcılık iddiası, rakiplerle dalaşma. Spor ahlakına ters, her türlü olaya karışan Emre Belözoğlu üzerinde durulmayacak durumlarda bile gözleri yuvalarından fırlıyor, tekme, tokat atmaya hazır, diğer oyuncular onu zor tutuyor. Sağlıklı değil.
Son anda değişiklik olmaz ise o kişi bugün sahaya “milli takım kaptanı” olarak çıkacak. Kaptan dediğin, centilmen, uyumlu, sakin, sporcu ruhlu bir insan. Bırakın kaptanlığı, bu kişilikte birinin milli takımda oynaması bile abes.
Nerede bu ülkenin Futbol Federasyonu, nerede Gençlik ve Spor Bakanlığı? Bu kişinin kaptanlığı başta federasyon ve bakanlık olmak üzere herkese hakaret. Kaptanlığa seyirci kalan federasyon ve bakanlık hakarete seyirci kalmış oluyor. Oysa, küfrü ve kavgayı onaylamadığını göstermesi için bu iki kurumdan birinin o kişinin kaptanlığını iptal etmesi gerek. “Milli futbolcu” o milleti temsil ediyor, bizimkinin temsili kavga ve küfürden ibaret.
Paylaş