Paylaş
2004’te Pamukova hızlı tren kazası, 41 kişi hayatını kaybediyor. Kimse istifa etmediği gibi, açılan dava zamanaşımına uğruyor, dava düşüyor. Üç gün önce Konya’da yine hızlı tren kazası, iki kişi ölüyor, haber gelip geçiyor.
Gürcistan’da hapishanede mahkûmlara cinsel taciz, işkence iddiaları üzerine İçişleri Bakanı istifa ediyor. İki yıldır bizde çeşitli hapishanelerde kadınlara ve çocuklara cinsel istismar raporları yayınlanıyor. Adalet Bakanı’ndan ses yok, o HSYK düzenlemesiyle meşgul.
FABRİKA VE KRİZ
İsveç’te silah fabrikası planları basına sızıyor, Savunma Bakanı istifa ediyor, “Batsın sizin gazeteciliğiniz” demiyor.
Uludere’de bizim uçakların bombardımanı ile 34 kişi can veriyor. Savunma Bakanı, Genelkurmay Başkanı, Hava Kuvvetleri Komutanı, hepsi yerinde. Afyon’da silah cephaneliği patlıyor, 25 er ölüyor. Dava ne oldu, bilen yok, bakan ve komutanlar yerinde.
İtalya’da Hindistan ile diplomatik krize neden olan Dışişleri Bakanı istifa ediyor. Bizde kriz yaşamadığımız komşu kalmıyor, AB ve Amerika’dan dışlanma süreci başlıyor, bizim Bakan Osmanlı hayalleri peşinde, kılı kıpırdamıyor.
RÜŞVET VE DAYAK
Hindistan’da rüşvet suçlamasından Demiryolu Bakanı, İsrail’de yolsuzluk iddiasından Dışişleri Bakanı istifa ediyor. Bizde 17 Aralık rüşvet suçlaması sonrasında gerçi dört bakan istifa ediyor ama soruşturmayı açan savcılar, emniyet müdürleri darmadağın, hatta onlar hakkında soruşturma açılıyor. Rüşvet iddialarını Tayyip Erdoğan “hükümete darbe” olarak niteliyor.
Dünyanın çeşitli ülkelerinde polis eylemcilere orantısız güç kullanınca, içişleri bakanları derhal istifa ediyor. Bizde orantısız güç cinayete kadar varıyor, bırakın eylemcileri, masum bir itirazda bulunan market sahibine polisin attığı dayak daha dün TV’lerde. İçişleri Bakanı oralı bile değil.
TERÖR
Güney Kore’de feribot faciasında 300 kişi ölüyor, orada bile Başbakan istifa ediyor. (Dış ülke örneklerini medya analisti Reha Başoğul derliyor.)
Enerji Bakanı Taner Yıldız “Afet doğal değilse, kusurdur” diyor. Oysa, son on yıla bakınca Kolombiya’dan Japonya’ya, Brezilya’dan Mısır’a, çeşitli Avrupa ülkelerine kadar deprem ve sel baskını gibi “doğal afetlerde bile” başbakan ve ilgili bakanlar dakika yerinde durmuyor.
Soma faciası madem “doğal afet değil” ve madem “kusur”, o zaman neyi bekliyor? Soma’da iş güvenliği eksikliğini vurgulayan seksen tane rapora rağmen, koltuğunda oturan Faruk Çelik ile birlikte. Diktatörlükler bile ve biz, yeter artık.
Bir ilan
ÖZEL bir firma dün çeşitli gazetelere “Başımız sağ olsun” başlığı altında ilan veriyor, Soma’ya ilgisinden ötürü devlet büyüklerine teşekkür ediyor. Ne alaka ise.
Alakayı geçelim, ilandaki teşekkür sıralaması protokole ve geleneğe aykırı. İlanda önce Tayyip Erdoğan’a teşekkür var, ardından Taner Yıldız’a, teşekkür sırası Başbakan ve bir bakandan sonra Cumhurbaşkanı Gül ile Meclis Başkanı Çiçek’e ancak geliyor. Bir ilan bile, siyasal fotoğrafı yansıtmaya yetiyor.
Sınır ve Soma
MECLİS’te gündem dışı konuşmada İdris Baluken (HDP) sınırda meydana gelen iki olaya dikkat çekiyor: “İki gün önce Şırnak’ta iki çocuğu ve babasıyla sınırı geçmeye çalışan, silahsız 28 yaşında bir anne askerlerin rastgele ateşi sonucu ölmüştür. Yine sınırda, yine rastgele ateş sonucu 15 yaşında bir çocuk iki gözünü kaybetmiştir”.
Facia öncesinde de, gündem dışı konuşmalarda Soma uyarıları birbirini izliyor, iktidar tınmıyor. Bir süredir sınır uyarıları dile getiriliyor. Umarız, sınırın devamı Soma’ya benzemez.
Paylaş