Yüzde iki. Üzerinde durulması gereken asıl oran ve rakam işte bu.
Maliye’nin bilgilerine göre, 2005’te 104 bin vergi yükümlüsünün toplam geliri 71 milyar YTL, (71 katrilyon lira). Beyan edilen gelir ise, 32.5 milyar YTL, (32.5 katrilyon lira). Gelirin yarısından fazlası kaçırılıyor. Ciddi bir vergi kaçırma.
Bu rakamlar yine de aldatıcı. Kaçırma çok daha büyük. Açıklanan kaçırma devede kulak. Köylünün öyküsündeki gibi, eşeğin büyüğü ahırda.
YÜZDE 98’E BAK
Önümde Vergi Denetmenleri Derneği tarafından iki ay kadar önce hazırlanan bir rapor var. 11. sayfasını okuyorum:
"Kayıt dışı ekonominin yüzde 70’leri aşması vergi denetim sisteminin etkin ve verimli çalışmadığının en büyük göstergesidir. Vergi yükümlülerinin ancak yüzde 2’si incelenebilmektedir."
Huzurlarınızda bir utanç rakamı var. Seksen yıllık Cumhuriyet bugün vergi yükümlülerinin ancak yüzde ikisini incelebiliyor. Bu bir.
İki, demek ki, gelirden kaçırılan vergi miktarı çok daha büyük. İncelenemeyen yüzde 98 vergi yükümlüsü üzerine gidildiğinde, ortaya çıkacak vergi kaçağı dudak uçuklatacak türde.
Oran olarak, vergi kaçırma oranı yükümlülerin tamamında daha fazla değil, belki da bile az. Ama, kaçırılan mutlak vergi miktarı açıklananın çok üstünde.
Bunun Türkçesi şu.
Devlet vergi toplamakta aciz. Onun için de, yüklen yüklenebildiği kadar dolaylı vergilere, KDV’ye, ÖTV’ye. Yani, hepimize.
DENETÇİ SEFALETİ
Denetim neden bu kadar kısır? Yine Vergi Denetmenleri Raporu’na dönüyorum. Sayfa 13:
"Vergi incelemesine hem yetkili, hem de görevli olan birinci guruptaki denetim elemanlarının toplam sayısı 3502’dir. Bunun 2755’i vergi denetmenidir."
Birinci guruptan kasıt, hesap uzmanı, maliye müfettişi, gelirler kontrolörleri ve vergi denetmenleri. Onların arasında özlük hakları ve gelir açısından ciddi adaletsizlik var. O da,olayın bir başka boyutu.
Dün açıklananlar 2005 rakamları. 2004’te daha çarpıcı bir rakam var.
2004’te 55 bin vergi yükümlüsü inceleniyor, 20.6 katrilyon liralık gelir inceleniyor, 17.5 katrilyon fark bulunuyor.
Bayanlar, baylar, vergi kaçırma cennetinde yaşıyoruz, cennete siz de hoş geldiniz!
Çevrenin kurtuluşu Asiye gibi
OHHHH, artık bizim de bir çevre yasamız var. Herkesin zil takıp, oynaması gerek. Ne de olsa, çevreyi kurtarıyoruz.
Bende zil mi yok, nedir, ben bir türlü sevinemiyorum. Sevincimi kursağımda bırakan iki ile on yıl arasında ertelenen hapis cezaları. Bu bir sonuç getiriyor. Yasa var, ama çevreyi kirletme cezası gelecek yıllara sarkıyor.
Kendi kendine yakışıklılığını ilan eden Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe, hapis cezalarını erteliyor ve yakışıksız bir iş yapıyor. Neden erteliyor? Yasa Bakanlar Kurulu’nda görüşülürken, Pepe açıklıyor:
"Eğer biz şimdi hapis cezalarını ertelemezsek, Hopa’dan İskenderun’a kadar bütün kıyı şeridinde içeri girmeyen tek bir belediye başkanı kalmaz."
Çünkü, bu kadar kısa sürede çevreyi yeniden düzenleyecek para yok. En azından 60 milyar Euro’ya ihtiyaç var. O da, ha deyince bulunacak para değil.
Pepe, çözümü hapis cezalarını ertelemekte buluyor. Bunun anlamı şu. İki ile on yıl arasında çevrede vaziyet yaş. Kaldı ki, ikiyi bilmem ama, on yıla kadar, kim öle, kim kala.
Bir zamanların ünlü tiyatro oyunu gibi. Asiye Nasıl Kurtulur. Çevrenin kurtuluşu, Asiye’nin kurtuluşu gibi. Asiye bir türlü kurtulamıyor da.