Paylaş
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’ya sorular yöneltiyor. Avcı tam yanıt verebiliyor mu, orası tartışmaya açık. Bakanlar Kurulu’nda dershaneler tam 4.5 saat konuşuluyor.
Daha sonra özel sohbette, bir iddiaya göre, Nabi Avcı şöyle söylemiş olabilir mi:
“Dershaneleri kapatan Milli Eğitim Bakanı olarak tarihe geçmek istemem. Zamana yaymaya çalışıyorum ama Başbakan sıkıştırıyor”.
BAŞKA BAKANLAR
Aynı kabine toplantısında, yine iddialara göre, Adalet Bakanı Sadullah Ergin yasal ihtimali vurguluyor:
“Dershaneleri kapatırsak, Anayasa Mahkemesi’nden dönebilir. Olmadı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden dönebilir”.
Yine iddiaya göre, Çalışma Bakanı Faruk Çelik başka bir noktaya dikkat çekiyor:
“Dershanelerde çalışan öğretmenlerin kıdem tazminatları ne olacak?”
Bu itirazlar gerçekse cemaati suçlayan Tayyip Erdoğan’ın cemaatten önce kendi ekibinin düşüncelerine kulak vermesi gerekmez mi? Ne gezer, Erdoğan hangi konuda, kimi dinliyor ki?
MYK’DA İTİRAZ
Dershaneler AKP’nin en üst organı MYK’da da ele alınıyor. Mehmet Ali Şahin dershanelerle ilgili rapor hazırlıyor, rapor dershanelerin kapatılmasına ilişkin sakıncaları sergiliyor. Yine iddiaya göre, MYK’da Şahin “Kapatma meselesini yeniden gözden geçirelim” dediğinde, Erdoğan kesip atıyor:
“Bir daha gözden geçirmeye gerek yok”.
Eyvah, yine çok kızgın, kimse sesini çıkaramıyor.
MİLLETVEKİLLERİ
Dershaneler AKP’yi her düzeyde meşgul ediyor ve fikir birliği yok. Erdoğan milletvekilleriyle gruplar halinde tek tek görüşürken, konulardan biri yine dershaneler.
Bazı milletvekilleri kapatmaya karşı itirazlarını seslendiriyor, itirazlar elbette orada kalıyor. Sakın ha, çok kızgın.
Ülke çapındaki otoriter tavır, parti içinde de yoğun. Konu ne olursa olsun, tartışma, başka görüş, farklı bakış yok hayır, izin yok, fırça var. Orasını biliyoruz da, koca koca insanlar bunları içine nasıl sindiriyor, orasını bilmiyoruz.
YENİ DÖNEM
Cemaate yakın kişilerle konuşuyorum dün, altını çizdiğim bir cümle söylüyorlar:
“Bugünden itibaren artık yeni bir dönem başladı”.
Erdoğan’ın bir TV kanalında dershanelerin kapatılmasında geri adım atılmayacağını açıklaması üzerine söylenen bu cümle çok net. Cemaat ve Erdoğan köprüleri fiilen ve resmen atıyor. Ve AKP içinde Erdoğan gibi düşünmeyen çok kişi var. “Yeni dönem” sözü bu ayrılığı vurguluyor. Sonuçları? Kim bilir.
*
NOT: Yazıda adı geçen bakanlar ve sözleri hayalidir. Yok canım, gerçekten hayali mi, evet öyle.
‘Afrika’ya bile su götürüyoruz’
BİN günde bin gölet, barajlar, ormanlar, sulama tesisleri, içme suyu, her yer yeşil, her yerden su fışkırıyor. Türkiye cennet.
Orman ve Su İşleri Bakanlığı bütçesi Meclis’te komisyonda görüşülürken, Bakan Veysel Eroğlu bu projeleri anlatıyor ve hızını alamıyor:
“Afrika’ya bile su götürüyoruz” (Bütçe Komisyonu Tutanağı, 11 Kasım 2013).
Türkiye’de su öyle fazla ki, bin günde bin gölet olduğuna göre, demek ki, her gün bir gölet inşa ediliyor. Afrika’ya bile götürüyoruz. Helal olsun.
Bakanın bu sözleri hepimizi ferahlatıyor, Dünya Bankası ve uluslararası kurumlar fena yanılıyor. Son çizilen haritalarda Türkiye böyle giderse kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya. Aynı raporlarda Türkiye “Son on yılda doğal kaynaklarını en çok tüketen ve karbon salımı hızla artan ülkelerden biri” olarak tanımlanıyor. Su ve orman hızla azalıyor. Bunlar münafık, bunlar “bizim düşmanımız”. Onların haritaları da yanlış, gözlemleri de kasıtlı.
İyi de, örneğin Marmara ve İç Anadolu’ya bu mevsimde metrekareye 250 kilogram yağmur düşmesi gerekirken, neden 20 kilogramda kalıyor? Yağışlar neden azalıyor?
Bizim için değil, derdim bizden su bekleyen Afrika. Oraya su götürüyoruz ya.
Bizim su derdimiz de, yakında ortaya çıkar, ne gam, bin günde bin gölet var, barajlarımız, ormanlarımız var.
Paylaş