İFLASIN eşiğine dayanıyor. O zaman, ciddi önlem gerekiyor. Alınan önlem, iflasın eşiğine geldiği söylenen Şişe Cam Fabrikaları ile ilgili.
Çin Halk Cumhuriyeti tüm dünyada her türlü tüketim malları fiyatlarını altüst ediyor. Bu nedenle paniğe kapılmayan ülke hemen hemen yok. Ucuz emekle üretilen Çin malları, tıpkı Çin nüfus gibi. Mallar çil yavrusu benzeri, tüm dükkanların vitrinlerinde. Kapış kapış.
Belli bir kalite, belli bir marka aramaya gerek yok. Madem ki, ihtiyaca cevap veriyor, o zaman gelsin Çin malı. Fiyatları çok düşük.
BİZDE DE ETKİLİ
Bu durumdan etkilenen ülkelerden biri de Türkiye.
Bizde de, çeşitli tüketim malları Çin mallarıyla rekabet edemiyor. Özellikle tekstil ürünlerinde rekabet gücü hızla düşüyor.
Son zamanlarda buna cam ve cam ürünleri ekleniyor. Bizim cam sanayi, Çin’le rekabette öyle geri kalıyor ki, bu sektörde büyük fabrikalar kapanma noktasına geliyor.
KOTA KOYMAK
Türkiye bu durumda Dünya Ticaret Örgütü ile Çin Halk Cumhuriyeti arasındaki anlaşmayı işletiyor. O anlaşmanın 16. maddesi, bir ülkenin kendi sanayini korumak üzere, Çin’e karşı kota uygulamak hakkını veriyor.
TÜrkiye bu maddeye dayanarak, tek taraflı olarak, cam ve cam ürünlerinde Çin mallarına kota koyma kararı veriyor. Yani, bu ürünlerde Çin’den yapılan ithalata sınır getiriliyor.
Çin’den ithal edilen 80 bin tonluk cam ve cam ürünleri, yılda 20 bin tona indiriliyor.
DİPLOMATİK KIYAMET
Bu uygulama Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı’na ait.
Kararı öğrenen Pekin, soluğu Ankara’da alıyor. Ankara’daki ticaret ateşesi ve Pekin’den gelen yetkililer diplomatik dille de olsa, kıyameti kopartıyor:
"Bunu siz yaparsanız, herkes yapar. Bunu nasıl yaparsınız? Bu karardan derhal vazgeçin".
Çinliler’in sözlerini Ankara’nın dinleyecek hali yok. Çünkü, cam sanayinin hali yok.
AÇIK BÜYÜYOR
Türkiye’nin Çin ile olan dış ticareti, her yıl uygun adım Çin lehine gelişiyor.
2004’te bizim Çin’e açığımız dört milyar dolar. Geçen yıl bu açık altı milyar dolara yükseliyor. Böyle giderse, bu yıl beklenen açık on milyar dolar.
Çin’e Japonya ve Güney Kore’yi de eklersek, bizim dış ticaret açığının önemli bir bölümü bu üç ülkeye.
Rekabet için, ne yapmak gerek? Teknoloji yenilemek, maliyetleri düşürmek gerek.
Ne var ki, şu anda Türkiye bunu başaramıyor. Teknolojiyi yenileyecek yatırımlarda geri kalıyor.
Bugün için 16. madde, ama çare değil.
Atilla Sönmez Türkiye’nin dramı
DÜNYA ünlü keman sanatçımız Suna Kan eşi Atilla Sönmez’i kaybediyor.
Kan, eşinin ölüm haberini alıyor, ama konserini yine de aksatmıyor. Suna Kan’ı, bu davranışından dolayı herkes ayakta alkışlıyor. Bir dram.
Aslında, dram başka yerde. Türkiye’nin dramı. Adı bir zamanlar çok ortada dolaştığı için, herkes Kemal Derviş’i tanıyor. Ecevit döneminde geliyor ve yola birlikte çıktığı arkadaşlarını siyaseten yaya bırakıyor.
Oysa, Atilla Sönmez dünyaca tanınan Türk iktisatçıları arasında başta gelenlerden biri. Bir ara Atilla Karaosmanoğlu ile birlikte, ikisi de efsane.
DPT’den sonra, ikisi de Dünya Bankası’na gidiyor. Sönmez, Asya’da pek çok geri kalmış ülkeye kalkınma planları yapıyor. Onların kalkınmalarına katkıda bulunuyor.
Onun ve benzerlerinin değerini Türkiye bir türlü anlamıyor. Onlar da, Derviş gibi, kendilerini ortaya atmadıkları için, sessizce köşelerine çekiliyor. Tıpkı, sessizce hayata veda ettikleri gibi.