Çil vurulsun gelsin çil çil liralar

KARA Avcılığı Yasası, 3. maddesi:

‘... Dokuz coğrafi bölgeden birer kişi...’

Coğrafya kitapları seksen yıldır Türkiye’de yedi coğrafi bölge olduğunu yazıyor ve öğretiyor. Ne var ki, 2003 Temmuz tarihinde kabul edilen Avcılık Yasası’na göre, yedi değil dokuz bölge var!.. Çarpıklık burada başlıyor.

Çarpıklık Merkez Av Komisyonu (MAK) yapısına yansıyor. Aynı yasaya göre, dokuz bölgeden dokuz avcı, Orman Bakanlığı’ndan dört, Tarım Bakanlığı’ndan iki, Orman Genel Müdürlüğü, Jandarma, Üniversite, Özel Avlak Temsilcisi, Avcılık Federasyonu, Sivil Toplum Örgütü’nden birer kişi olmak üzere, MAK 21 kişiden oluşuyor.

ÇOĞUNLUĞA BAK

MAK’ta avcılar çoğunlukta. MAK kararları da, buna göre. Avcıların isteği doğrultusunda.

Bazı avcılar aynı zamanda silah satıcılarıyla birlikte. Yani, devlet avcılıkta kendi iradesini silah tüccarlarına bırakıyor. Bir soru takılıyor aklıma, devletin MAK’taki temsilcileri hangi yönde oy kullanıyor?.. Örneğin, silahçıların isteği doğrultusunda mı, diye soruyorum kendi kendime. Yok, hiç sanmıyorum.

Çok açık, MAK oluşumunun hemen değişmesi gerek. Avcılıkta Türkiye’ye zarar veren kararların önüne geçmek için, işi kaynakta kesmek gerek.

PEPE’NİN SÖZÜ

Avlanma zamanı ve süresiyle ilgili geçenlerde MAK’ta alınan kararlar geniş yankı yaratıyor. Çünkü, o kararlar bazı av hayvanlarının köküne kibrit suyu ekiyor. Ama, silahçıları sevindiriyor. Çünkü, uzun av süresi, bol bol fişek, pek çok tüfek demek.

Tepkiler üzerine, Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe açıklama yaparak, ‘MAK kararları değişecektir’ diyor. Çok iyi ediyor. MAK şimdi 12 Temmuz’da toplanıyor. Konuyla ilgili herkes, Pepe’nin verdiği sözü tutmasını bekliyor.

ÇİL VE TEYP

Bıldırcın avlamak için, bıldırcını kandırmak gerek. Aşağıda bıldırcın sesiyle dolu teypler kuruluyor. Aşağıdan bıldırcın sesini duyan, yukarda uçan bıldırcın aşağıya iniyor. Bıldırcın avı kolaylaşıyor.

Bu teypleri dışardan en çok kimler getiriyor?.. Ticaretin bin türlüsü var.

Bizim ülkemize özgü hayvan türlerinden

biri de, çil keklik. Beş yıldır mutlak koruma altında. Son MAK kararlarıyla, onüç ilde çil keklik avı serbest bırakılıyor.

Çil keklik, ne de olsa, çil çil liralar demek!.. Ben, Bakan Pepe’nin başkalarının cebine girecek çil liralardan çok, çil kekliğini düşündüğüne inanmak istiyorum.

Türkiye’ye ne sunalım

BAŞLIKTAKİ
soru, dün gece Münih’te düzenlenen bir panelin konusu.

Panele Alman Hıristiyan Demokrat Partisi ile Fransızlar katılıyor. Böyle bir panelde Türkiye’den de temsilci olması gerek. O Faruk Şen. Almanya’da faaliyet gösteren Türkiye Araştırmalar Merkezi’nin Başkanı.

Türkiye’nin AB üyeliği çerçevesinde uzun yıllar sonra Fransa ve Almanya ilk kez aynı noktada buluşuyor. ‘Türkiye’ye ne sunalım’ sorusuyla, ortak bir tutum takınıyor. Bu soru, aslında kendi içinde bir karar:

‘Türkiye’nin AB üyeliği artık çok uzakta, hatta tam üyelik dışında bir arayış çok daha ağır basıyor, örneğin imtiyazlı ortaklık gibi.’

Uzun süre Türkiye’nin arkasında duran SPD bile, artık boş veriyor.

Önceki gün Alman Parlamentosu’nda kabul edilen ‘Türkler Ermenilere katliam yaptı’ önergesine SPD ses çıkarmak bir yana, kabul oyu kullanıyor.

Oysa, Hıristiyan Demokratlar bu öneriyi martta getirdiğinde, SPD duvarına çarpıyor. Ama, bu kez SPD teslim oluyor. Çünkü, 18 Eylül’de büyük olasılıkla seçimi kaybediyor. Türkiye’nin AB üyeliğine en çok karşı çıkanlardan Merkel’in Başbakanlığı, şu anda yüzde ellinin üstünde görünüyor.

Kabul edilen Ermeni önergesi, gerçekte Türkiye’nin AB çıkmazını tarif ediyor. Ermeni önergesi üzerinden, Türkiye’ye AB’de dur ihtarı.

Tam üyelikte Bulgaristan, Romanya, Hırvatistan ve son.
Yazarın Tüm Yazıları