Paylaş
Bu soruma yanıt aramak için AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik ile konuşuyorum.
Çelik, CHP’ye elbette eleştirel yaklaşıyor, orası ayrı, ama söyledikleri üzerinde CHP’nin düşünmesi gereken sözler var.
Pratik olarak, herkes gibi gelişmeleri TV’lerden izliyorlar. Ayrı bir kanaldan, farklı bir çaba göstererek değil. Sonra kendi aralarında yorumluyorlar. Hüseyin Çelik’in altını çizdiği ilk nokta şu:
“Daha önce de söylemiştim, Kemal Bey bir şey söylüyor, sonra abisi Önder Sav onun ağzına biber sürüyor, Kemal Bey tavır değiştirmek zorunda kalıyor. Şimdi Kemal Bey kendi ekibini kurmuştur ve bu onun hakkıdır, hemen belirteyim, bu işler CHP’nin iç meselesidir.”
ÇAĞDAŞ SOSYAL DEMOKRAT
Benim sorularım üzerine, Hüseyin Çelik sözü daha sonra CHP’deki gelişmenin ideolojik boyutuna getiriyor:
“Biz biliyoruz ki, CHP’de şahıslar değişiyor, ama CHP aynı kalıyor. Değişime kapalı, Avrupalı çağdaş sosyal demokrat partiler gibi olamıyor. 74 model bir arabanın şoförü değişmiş gibi. Oysa, araba hâlâ eski.”
Kemal Kılıçdaroğlu CHP’nin eskiye saplanıp kalmış bir parti olduğunu biliyor. Onun için değişimden söz ediyor. Hüseyin Çelik ise, CHP’nin değişimi geri çevirdiği iddiasında. Bu gözleminde ne kadar haklı, onu zaman gösterecek.
Ancak, Çelik’in vurguladığı çok başka bir nokta var ki, siyasetin pratiği açısından önemli:
“Bizim partide de, CHP’deki gibi on üç genel başkan yardımcısı var. Ama, bizde on üç yardımcıdan on ikisi milletvekili, sadece biri değil. CHP’deki yeni kadroya bakıyorum, on üç kişiden sadece üçü milletvekili.”
Bu ne ifade ediyor? Çelik tamamlıyor:
“Siyaset Meclis’te yapılır. Genel başkan yardımcılarını Meclis dışından seçerseniz, önce milletvekillerini küstürürsünüz, kaldı ki, siyaset Mecliste yapıldığı için, siyasette etkin olamazsınız.”
Siyasetin pratiğinde yetişmiş biri olarak, Hüseyin Çelik’e kulak vermek doğru olabilir.
SÜHEYL BATUM-GÜRSEL TEKİN
Çelik’in gözüne batan başka bir nokta, Süheyl Batum. Bir akademisyenin parti genel sekreteri olması:
“Fuat Köprülü’den bu yana, akademisyenlerden siyasette başarılı olan yok”.
Bu ölçüde keskin bir yargıya varmak, ne kadar geçerli, araştırmak gerek. Siyasetten pek çok akademisyen gelip geçti. Kaldı ki, Çelik’in kendisi de akademiysen, bunu hatırlatınca:
“Ben on sekiz yaşımdan beri siyasetin içindeyim, parti içinde yer alan biriyim. Süheyl Batum iyi bir akademisyen olabilir, ama iyi genel sekreter olur mu, bilemem. Orada halka yakın duran, politikadan gelen Gürsel Tekin var, belki o başarılı olabilir.”
Çelik’in dönüp dolaşıp vurguladığı konu, CHP’nin çağdaş bir sosyal demokrat partiye dönüşüp dönüşmeyeceği. Mesele orada.
AKP Genel Başkan Yardımcısının son gözlemi, CHP’de suların kolay durulmayacağı, bu işin burada bitmeyeceği.
İktidarın bu beklentisini boşa çıkarmak CHP’deki yeni yönetimin görevi.
Tarımda mucize
AYRINTI gibi görünüyor, gündemde yeri de pek yok. Oysa, insanların hayatlarını ilgilendiriyor.
2011 bütçe tasarısının ayrıntılarına inince o ayrıntılardaki çelişkiler de netleşiyor. Yeni bütçeye göre:
Tarım küçülüyor. Tarım küçülüyor ama, tarımda çalışanların sayısı artıyor, tarımda öngörülen istihdam artışı 328 bin kişi.
Küçülen bir sektörde, çalışan sayısı artıyor. Bu mucizenin sırrını öğrenmek istiyorum.
Sav’la ilgili olumlu tek satır yok
ON yıl CHP Genel Sekreterliği yapıyor. Uzun bir süre. CHP’de bu yönde rekor kırıyor.
Önder Sav bu süre içinde iki genel seçim, iki yerel seçim geçiriyor. CHP bu dört seçimin dördünde de yeniliyor. Seçim yenilgilerinde, partinin siyasal rotasının belirlenmesinde geride kalmayı hep beceriyor.
Bu dört seçimde siz Önder Sav’ın “şu il ve ilçeye gitti, şu konuşmayı yaptı” tarzında bir haberin öznesi olduğuna hiç tanıklık etteniz mi? Hayır. O hep perde gerisinde.
CHP’de kriz patladığından bu yana gazetelere bakıyorum, günde yirmiye yakın gazete, Sav lehinde kaleme alınmış tek satır yok. İster dinci, ister milliyetçi, ister sosyal demokrat olsun, tek bir kişi bile, Sav için olumlu tek satır yazmıyor.
On yıllık genel sekreterliğin bilançosu bu. Şarkıdaki gibi, üzgünüm Leyla.
Paylaş