‘Cesaret Ana’ böyle doğdu

TAM kafasına nişan alıyor, delikanlı kanlar içinde yere yığılıyor.

Haberin Devamı

Diğer polis genç bir kızı copla yere düşürüyor, yerde kin ve nefretle kafasını tekmeliyor, kız çırpınmaya başlıyor.
Orada bulunan elli yaşlarındaki doktor kadın kızı kurtarmak için hamle yapıyor. Önüne polis çıkınca, kimliğini gösteriyor, hatta elindeki ilaç çantasını suratına sallıyor, çırpınan kızı kucağına alıyor, çok geç, genç kızın ağzından kan boşalıyor, gözleri sabitleşiyor.
Gözünün önünde işlenen cinayetten çılgına dönen doktor Olga Bogomolez, o soğukta paltosunu fırlattığı gibi, oradaki yüksek merdivene çıkıyor:
“Bugün burada bu cinayetleri işleyenler ve iktidar bilmeli ki, bu ülkeye adalet ve özgürlük gelinceye, yolsuzlukların hesabı verilinceye kadar Maidan’ı kimse terk etmeyecek, iktidar düşünceye kadar hepimiz buradayız”.
Bu Olga’nın ilk konuşması.

Haberin Devamı

ÖZGÜRLÜK MEYDANLARI

Şubatın son haftası Kiev Maidan’daki protestolarda altmış kişi hayatını kaybediyor. İktidarda yolsuzluklara batmış, hak ve hukuku çoktan unutmuş birileri var. Halk “Yeter” diyor.
Maidan, bildiğimiz meydan, Kahire’de Tahrir, Tahran’da Nakşi Yahan, Bingazi’de El Şayara, Yeni Delhi’de Pragati, İstanbul’da Taksim, özgürlük alanları.
Olga Bogomolez deri hastalıkları uzmanı. Cilt kanserinde deneyimli. Kiev’de iyi bilinen güzellik merkezi ile deri hastalıklarını tedavi eden bir kliniğin sahibi. Çok varlıklı değil ama hali vakti yerinde. Bir avukatla evli, dört çocuklu.
Kiev’deki gösterilerde Maidan’a o da sık sık çıkıyor, polisin şiddetine uğrayan insanlara doktor olarak yardım ediyor. 23 Şubat, hayatı o gün değişiyor.

UMUT VE UMUT

Genç kızın kollarında can vermesi, hemen ardından yaptığı konuşma büyük ilgi çekiyor. Cinayetlerle başı dönen kalabalık, onu can kulağı ile dinliyor, içlerinde bir umut beliriyor. O “Cesaret Ana”, Brecht’in oyunundaki gibi.
Olga ertesi gün yine aynı merdivende, ertesi gün yine, sonra yine, üç-beş bin kişi derken, on beş-yirmi bin kişi onu dinlemek için Maidan’a akıyor:
“Bizim ülke olarak paraya ve iktidara ihtiyacımız var, ama para iktidarı elde tutmaya hizmet ediyorsa, bu yolsuzluktur ve orada artık adalet yoktur. Biz şimdi böyle bir dönemi yaşıyoruz, bu iktidarı istemiyoruz”.
Halkın ayaklanması sonuç veriyor, cumhurbaşkanı ülkeden kaçıyor, yeni bir hükümet kuruluyor. Yeni başbakan Olga’yı hükümete almak istiyor, o yanaşmıyor:
“Beni hükümette istiyorlar ama beni istedikleri kadar reform istiyorlar mı, emin değilim. Yeni hükümet önce işlenen cinayetlerin hesabını sormalı”.

CUMHURBAŞKANI

Haberin Devamı

Bakan mı olsun, belediye başkanı mı derken, halk ona başka bir görevi layık görüyor: Cumhurbaşkanlığını.
Kiev’deki protestolarda Maidan cumhurbaşkanı adayı çıkarıyor. Yeni hükümete güven duymadığını ilan ediyor. Sürekli “adalet, hukuk, yolsuzlukla mücadele” diyor. O öyle dedikçe, halk desteği daha çok artıyor.
Kaderin çizdiği yol buraya kadar belli. Bundan sonrası daha engebeli de olsa, sonunda ışık var.

23 ve 24 açılsın

“TÜRKİYE’yi bir kenara itmek doğru değil.”
Yerel seçimleri AKP’nin kazanması Batı’da dikkatle izleniyor. Yolsuzluk iddiaları, yargı bağımsızlığı gibi temel konularda AKP’den çok farklı düşünen Batı çözüm olarak Türkiye’yi yeniden AB şemsiyesine çekmeyi tasarlıyor.
İki gün önce Almanya’dan gelen heyetin toplantısına katılıyorum. Baden Württemberg Eyaleti Başbakan Yardımcısı Nils Schmid ve beraberindeki heyet Ankara ve İstanbul’da bazı bakanlarla, farklı kesimlerle buluşuyor. Almanlarda beliren görüş şu:
“AB’nin 23. ve 24. fasılları yargı bağımsızlığı, temel haklar, adalet, güvenlik ve özgürlükleri kapsıyor. Şimdi bu fasılları açmak gerek”.
AB Türkiye üzerine yeni bir strateji geliştirmeyi düşünüyor.

Yazarın Tüm Yazıları