Paylaş
Özgürlük, kardeşlikten çok sık söz ediliyor ama özgürlük ve kardeşlik her gün neden darbe alıyor?
Yaşama sevinci neden yok oluyor?
Ülkesini sözde herkes seviyor ama o ülke kimliğini taşıyanlar ülkelerine neden uzak duruyor?
Halk neden çok gergin, şiddet neden bu kadar yaygın?
Ülkeyi yönetenler halka neden çok yalan söylüyor?
Halk arasında yalan, aldatmaca neden bu kadar yaygın?
Çoğunluk geçim sıkıntısı çektiği halde, “Ekonomi iyi gidiyor” inancı neden bu ölçüde yaygın?
Madenlerde, inşaatlarda, trafikte, neden bu kadar çok kaza yaşanıyor, bu kadar çok insan ölüyor?
İklim değişikliği bazı ülkelerde neden yoğun biçimde hissediliyor ve hayatı etkiliyor?
Komşularla neden anlaşmazlık çıkıyor ve çözülemiyor?
Bir Batı dergisinde düzenlenen bir anket bu. Dergi soruların altında yedi ülke sıralıyor. Rusya, Türkiye, Mısır, Avusturya, Suriye, Çin, Ukrayna. Bu ülkelerden sadece biri işaretlenecek. Ben birini işaretliyorum, siz hangi ülkeyi?
Ben dinlerim, o kadar
E-POSTALARIN altında genellikle bir not yazılı: “Bu e-postanın içerdiği bilgiler, ekleri dahil, kişiye özeldir ve hukuken gizlidir”. Dört günden beri artık değil.
Tayyip Erdoğan aylardır, her konuşmasında telefonlarının dinlenmesini ağır dille eleştiriyor, dinlemenin önüne mutlaka geçileceğini söylüyor. “Paralel” gerekçelerinden biri de, telefonların dinlenmesi.
Ancak torba yasa... Bundan böyle, kim, hangi siteye giriyor, kim, internet üzerinden kiminle bağlantı kuruyor, kim, kime, hangi e-postayı gönderiyor, kısaca internet kullanıcılarının bütün trafik bilgilerini ele geçirmek için, yargı kararı olmadan TİB’e yetki veriliyor.
İşte, bu da dinleme. Her internet kullanıcısını gözetleme, kim, ne yapıyor, kiminle, ne konuşuyor, bunu izleme. Haberleşme özgürlüğünü yerle bir eden bir yasa, otoriter yönetime açılan yeni bir kapı daha.
Gerekçesi, “milli güvenlik ve kamu düzenini koruma”. Ben bu gerekçeyi iyi tanıyorum, askeri darbelerden, özgürlükleri haşat eden yasalardan. Her eylem ve söylem girebilir bu gerekçeye. Kendisi dinlenmekten yakınıyor ama, “Ben herkesi dinlerim” diyor.
Davutoğlu iyi başlamıyor. Onun Başbakanlığında Meclis’ten geçen ilk yasa otoriter yolu biraz daha perçinliyor.
‘Test’ dışında
GÜRCİSTAN Büyükelçisi’nin oğlu Amerika’da adam öldürüyor, oğlanın diplomatik dokunulmazlığı var, Amerikalılar bir şey yapamıyor. Dönemin ABD Başkanı Bush, Gürcistan Devlet Başkanı’nı arıyor ve Gürcistan büyükelçiyi geri çekiyor.
Koruma polisi olduğu söylenen Kuveytli bir güruh hava subayımızı öldüresiye dövüyor. Kuveytli yetkililer Dışişleri’ne çağrılıyor. Diplomatik dokunulmazlıkları var mı, yok mu? Yoksa, herifleri yakalamak için ne bekleniyor? Varsa, “Biz bunları istemiyoruz” diyerek ülkelerine geri göndermek için ne bekleniyor? Davutoğlu’nun ünlü sözü var ya, “Kimse bizim sabrımızı test etmesin”. Uçağımızın düşürülmesi, gemide insanlarımızın öldürülmesi, bu söze rağmen “test” dışında kalıyor. Dayak “test” dışı kalmasa bari.
Aşk ve özgürlük
BİR Amerikan yayınevi son üç-dört yılda dünyada yayınlanan kitaplarla ilgili araştırma yapıyor. Kitapları konularına göre tasnif ediyor, en çok aşk ve özgürlük işleniyor, üçüncü sırada polisiye roman var. Yayınevi sonucu yorumluyor: Çünkü, en çok eksik olan aşk ve özgürlük.Çok yazılıyor olsa bile, her ülkede, büyük çoğunluk aşkı pek kolay yaşayamıyor, özgürlüğe o kadar kolay ulaşamıyor. Sizin ülkenizde durum nedir?
Paylaş