Paylaş
Belediyesi kaldırılan beldelerde hizmet nasıl yürüyecek? On binlerce sözleşmeli personel ne olacak? Yerel yönetim seçimlerine altı ay kalmış, beldeler yeniden nasıl organize olacak, hiç bir hazırlık yok.
Tatil boyunca dolaştığım yerlerde gözüme çarpan olaylar arasında birkaçı belirleyici. 1- Halk öfkeli ve fena bölünmüş, 2- Ekonomik gidişattan tedirgin, 3- Dış politikadan huzursuz, 4- Yerel yönetimlere dönük kaygı diz boyu.
AKP’nin yerel yönetimleri değiştirdiği yasada, belediye sayısı azalıyor, beldeler kalkıyor, büyük şehir sayısı artıyor. Yerel yönetim mantığı ile çelişen, kararları merkezileştiren, halka giden hizmeti aksatacak bir durum.
Türkiye’de halen 2.950 belediye var. Yeni yasa 1.554 belediyeyi kapatıyor, belediye sayısı 1.396’ya düşüyor. Fransa’da otuz üç bin, Almanya’da sekiz bin belediye var. Belediye ne kadar çok ise halka hizmet o kadar kaliteli ve hızlı oluyor. Tecrübeyle sabit. AKP tersini getiriyor.
ATANMIŞLAR İŞBAŞINDA
CHP bu yasayı Anayasa Mahkemesi’ne götürüyor. İtirazları şöyle:
Belediyeleri kapatırken, halka sormuyor (Gezi’deki gibi). 34 bin 500 köyden 16 bini mahalleye dönüşüyor, kır-kent dengesi kayboluyor. Bölgeler oy kaygısıyla değiştiriliyor. Mülki idare ile belediye sınırları çatışıyor.
Daha da önemlisi, il özel idareleri kapatılıyor, seçilmiş il meclisleri yerine iktidarca atanmış valiler başkanlığında izleme kurulları oluşturuluyor.
Seçilmişler yerine, atanmışlar söz sahibi. “Seçim, sandık” nutukları hikâye. Merkezin despotizmi ağırlıkta. Beldelerde biraz dolaşınca, örneğin su, çöp, denetim gibi hizmetlerin aksaması ya da küçük anlaşmazlıklarda tıkanan çözümsüzlük belirtilerini şimdiden görmek mümkün.
Şu anda kimse pek farkında değil, ama yakında ateş bacayı bir de bu nedenle saracak.
AYM HÂLÂ BAKACAK
Bu yasa geçen aralık ayında Meclis’ten geçiyor. CHP ocak ayında, Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) yürütmeyi durdurma ve iptal davası açıyor.
Ocak-eylül, aradan dokuz ay geçmek üzere, AYM hâlâ davaya bakacak, esastan bakması bir yana, yürütmeyi durdurma isteğine bile hâlâ bakmış değil. Seçime altı ay kalmış, AYM hâlâ bakacak.
Kaderini bekleyen beldelerde bir tahmine göre, AYM bu ay içinde bakacak. Beldelerde yaşayan birkaç milyon insan AYM’nin eşref saati bekliyor. Eşref saati gelecek, AYM davaya bakacak.
Müsteşar yürüyor ve yüzüyor
GÖRENLER gözlerine inanamıyor. Birkaç gün önce de onu Bodrum’da sahilde yürürken ya da yüzerken görüyorlar, yirmi gün önce de, geçen hafta içinde de.
Dünya kasıp kavruluyor, Suriye’ye müdahale, Mısır bir başka âlem, pek çok ülkenin başbakanı tatilini ya da resmi gezisini yarıda kesip yurduna dönüyor.
Dünyadaki olağanüstü trafiğe ek olarak, Türkiye’de savaşa yeşil ışık yakan dış politika toplantıları birbirini izliyor. Gelin görün ki, Dışişleri Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu tatilde ya da devre dışı. Kimse zahmet edip müsteşarı toplantılara çağırmıyor, fikrini sormuyor. Zaten söylese de, kimse dinlemiyor.
Mısır’daki darbeyle birlikte hızlanan dış trafik Suriye krizi ile iyice yoğunlaşıyor. Sinirlioğlu da yoğun tatil programında. Belki kendi isteği ile değil. Bu kadar devre dışı kaldığı halde, Sinirlioğlu neden hâlâ müsteşar? Kim bilir, iyi bir yere büyükelçi gönderirler umuduyla.
Müsteşarı gören var mı, var, sahilde yürüyor.
Saygısız ölüm ilanı
EMEKLİ büyükelçi Oktay Özüye vefat ediyor. Vefat haberi 29 Ağustos günü Dışişleri mensuplarının telefonlarına SMS ile bildiriliyor. “28 Ağustos’ta vefat etti, 2 Eylül’de toprağa verilecek” biçiminde.
30 Ağustos’ta Hürriyet’te yayınlanan ölüm ilanında Dışişleri Bakanlığı Özüye’nin “5 Ağustos’ta vefat ettiğini, 6 Ağustos’ta toprağa verildiğini” bildiriyor. Tarihler yanlış.
31 Ağustos’ta Hürriyet’e “düzeltme” başlığı ile aynı ölüm ilanı yeniden veriliyor, bu kez ölüm ve toprağa verilme tarihleri düzeltiliyor, telefonlara geldiği gibi.
Bu saygısızlık ve özensizlik Dışişleri Bakanlığı’nın sapır sapır döküldüğünün göstergesi. Kendi elemanına saygı göstermeyen Dışişleri yönetimi dış politika üretecek de, falan filan.
Sayın Özüye’ye rahmet diler, ailesine başsağlığı dilerim.
Paylaş