Bırak güneş içeri girsin

Dünyanın her yerinde kırkıncı yılını dolduran Hair müzikalinin son sahnesi. Askerler birlikler halinde uçağa biniyor. Vietnam’a gitmek üzere. Gidiyorlar ve dönmüyorlar.

Haberin Devamı

Ölmeye uçuyorlar.Burnuna düşmüş miğferini parmağının ucuyla yukarı kaldırıyor:
“Artık ben de Amerikan vatandaşıyım.”
Yanındaki öteki siyah asker, “ne var bunda” gibilerinden bakıyor. Diğeri devam ediyor:
“Savaşa katıldın mı, nereden gelirsen gel, seni hemen Amerikan vatandaşı yapıyorlar.”
Doğuştan Porto Rico’lu, taze Amerikalı asker, cebinden banka cüzdanını çıkartıyor. Savaşa gittiği için, bankaya ekstra para yatıyor. O, paranın hesabında.
İki Amerikan askeri arasındaki bu diyalog Amerika’dan Afganistan’a giden uçakta geçiyor. Tam o sırada uçak hava boşluğuna düşüyor. Müthiş irtifa kaybı. Uçakta Amerikan askerleri arasındaki konuşmaya, hava boşluğu ara veriyor.
250 kişilik dev askeri uçağın Afganistan’a sefer sayısı belli değil. Bu kim bilir kaçıncı uçuş. Asker dolusu her uçuşta bu sahneler sık sık tekrarlanıyor.
-Döner miyiz geriye?
-Şansımız varsa, döneriz.
-Şimdiye kadar kaç kişi ölmüş?
-Afganistan’ı tam bilmiyorum ama, Irak’la birlikte galiba beş bin kişi.

Haberin Devamı

KENDİNE SÖZ VERDİ, DÖNECEK

Onun inancı tam. O ölmeyecek ve geri dönecek. Cüzdanından genç bir kızın resmini çıkartıyor, öpüyor. Dönünce artık evlenecek. Kendi kendine söz veriyor, dönecek o, mutlaka dönecek.
Yeni Başkan Obama Afganistan’daki asker sayısını 17 bin artırıyor. Terörle mücadele adına. Bu arada Afganistan, Amerika’ya verdiği sözü tutuyor. Haşhaş ekimini sınırlıyor. Uyuşturucu ticaretine ve yolsuzluğa adı karışan 620 memurunu işten atıyor. Ya demokrasi? Demokrasiye geçmek için, onların zamana ihtiyacı var.
Amerika, ordusunu sürekli takviye ediyor. Amerika yıllardır savaşıyor. Amerikan askeri yorgun ve bitkin. Amerikan bütçesi de yorgun. Savaşa harcanan para milyarlarca dolar. Tam da kriz sırasında.
Başkan seçildikten sonra, Beyaz Saray’da Obama’yı ilk ziyaret eden yabancı devlet adamı Japon Başbakanı. Başbakan Taro Aso ekonomik krizden söz ederken, laf dönüp dolaşıp savaş bütçesine geliyor. Obama, “zor günlerde dostların birbirine yardım etmesi gerektiğini” vurguladığında, Japon şaşkınlığa düşüyor.
Fotoğrafta Afganistan’a giden uçak dolusu Amerikan askeri. Fotoğrafı görünce, bendeki ilk çağrışım “Let The Sunshine In” şarkısı. “Bırak güneş içeri girsin” ya da şarkıya anlam yüklemek amacıyla yapılan çeviriye göre, “gölge etme aydınlatsın”. Dünyanın her yerinde kırkıncı yılını dolduran “Hair” müzikalinin son sahnesi. Hair, bir kuşağın efsanesi.
Filmin (müzikalin) son sahnesinde askerler bu melodi eşliğinde, birlikler halinde uçağa biniyor. Vietnam’a gitmek üzere. Gidiyorlar ve dönmüyorlar.

Haberin Devamı

VİETNAM YERİNE AFGANİSTAN

Hippi felsefesinin gölgesinde, Vietnam karşıtı Hair müzikali, Amerika’da bugün her zamankinden daha gündemde. Vietnam yerine, şimdi Afganistan ve Irak var.
Uçak dolusu Amerikan askeri Afganistan’a uçarken, Amerikan Kongresi’nde Hillary Clinton kürsüde:
“İnsan hakları raporu yayınlıyoruz, ama sanıyorum, bu yönde en çok çaba göstermesi gereken ülkelerden biri biziz. Dost edinmek için, en iyi yollardan biri, sizin bir dost olmanızdır.”
Amerika sekiz yıldır bu tür özeleştiriden yoksun. Buna rağmen, yine de Afganistan’a ek asker gönderiyor.
Kırk yıldır dünyanın her yerinde ve en çok da Amerika’da, insanlar “bırak güneş içeri girsin” şarkısı dinliyor. Ama o güneş içeri bir türlü girmiyor.
Güneş yerine, top sesleri ve makineli tüfekler.

Yazarın Tüm Yazıları