İki yüz sayfaya yakın komisyon tutanaklarını nefes almadan okuyorum.
İbretlik olaylarla dolu. Çeşitli sivil toplum örgütlerinin, resmi yetkililerin komisyonda anlattıkları ilk kez bu satırlarla kamuoyuna yansıyor.
Radyoda kız kardeşinin ismi. Bir an duraklıyor. Arkasından yanık bir Anadolu türküsü:‘Ben bu yıl yarimden ayrı düşeli / her günüm bir yıla döndü gidiyor / yine zindan oldu dünya başıma / gönlüm ateşlere yandı gidiyor.’
Bu türküyü isteyen, öz kız kardeşi. 20 yaşındaki delikanlı kendinden geçiyor. Vay canına, demek bizim kızın yavuklusu var, bir de utanmadan radyodan türkü istiyor. Bizi ele güne rezil ediyor, vay kahpe vay.
Delikanlı araba tamircisi. Elindeki kaporta parçalarını o anda fırlattığı gibi, soluğu evde alıyor. 12 yaşındaki kız kardeşi öyle masum oturuyor ki, sanki radyoda türküyü isteyen, sevgilisine türküyle mesaj gönderen o değil.
Bıçağı kaptığı gibi... Kız kardeşi kanlar içinde yerde. Delikanlının gönlü rahat, ailenin namusunu temizliyor.
Gerçek, birkaç ay sonra mahkemede ortaya çıkıyor. Ortada ne sevgili var, ne mesaj gönderme. Sadece masum bir türkü isteği.
*
Ohhh, evin dışı nihayet beyaz badanayla pırıl pırıl.
Günlerdir evde kaynana, görümce başta olmak üzere, ev halkı oğullarını sıkıştırıyor. ‘Sen ne biçim erkeksin, bizim namusumuz yerde kaldı.’ Genç adam bir türlü razı gelmiyor. Çünkü, karısının bir başkasına göz kırptığına inanmıyor. Oysa, ev halkı çok emin. ‘Bir kız aldık, kaltak çıktı.’
Kadınlar ne zaman sokağa çıksa, gözler alayla onlara çevriliyor. Elin ağzı torba değil ki büzesin. Mahalle, gelinin bir başkasına göz kırpmasıyla çalkalanıyor.
Gece geç saatlerde gelinin feryatları.
Sabah mahalle halkı kalktığında bir bakıyor ki, o ev bembeyaz badanayla boyanmış. Kayınpeder, kaynana, görümce hayatlarından memnun. Beyaz badana, namusumuz temizlendi ilanı.
*
Birinci imam ‘hayır’ diyor. İkinci imamın ilkinden farkı yok. Onun cevabı da aynı. Üçüncüsü de öyle. ‘Olmaz, günahtır.’
Sonunda, dördüncü imam fetvayı veriyor. ‘Madem ki, senin karın seni aldatmış, öldürülmesi farzdır.’
Fetvayı alan delikanlı o hızla eve koşuyor. Babadan kalma tüfek zaten dolu. Hiç sorgu sual etmeden... Genç kadın kanlar içinde yerde. Oysa...
*
Hapishanede törenle karşılanıyor. Tören ayak yıkamayla başlıyor.
Daha yirmisinde ya var, ya yok. Cinayetten sanık. Ama, bu cinayet çok meşru. İlk kocasından boşanan anası, kim oluyor da, başka biriyle evlenmeye kalkıyor. Bu namusa, bu töreye sığar mı, sığmıyor. Belki yirmi, belki otuz yerinden bıçaklıyor annesini. Namusunu temizliyor.
Namusunu temizlediği için, hapishane gediklileri onu coşkuyla karşılıyor. Diğer mahkumların onun ayaklarını yıkaması, helal olsun sana, iyi yaptın, faslından.
*
Aşiretler arasındaki kan davası barış yemeğiyle sona eriyor.
İki aşiret, toprak nedeniyle birbirine giriyor. Sık sık silahlar, bıçaklar havada uçuyor. O arada bir de, bir aşiretten ötekine kız kaçırılmıyor mu, iş iyice sarpa sarıyor.
Kaçan kızın başı dertte. Damadın amcasının oğlu, kıza fena halde göz koyuyor. Damat askere gidiyor, fırsat bu fırsat, bir gece, zorla...
Kadın hamile. Aşiret çıldırıyor. Askerden kaçıp gelen damat, önce karısını, sonra da amcasının oğlunu öldürüyor.
Böylece iki aşiretin de namusu temizleniyor. Kan davası sona eriyor. İki genç ölünün çevresinde barış sofrası kuruluyor.
*
Töre sözcüğü Türkçe’ye iki yerden geçiyor. Biri eski İbranice’den, Tevrat anlamında. Yazılı olmayan kural yerine kullanılıyor. İkincisi, Moğolca’dan geçiyor. Tör, Moğolca devlet anlamında. Toplamında, töre devletin yasaları yerine geçiyor.
Namus nomostan geliyor. Arapça ve Farsça’dan bize geçiyor. Onlar da, eski Yunan’dan alıyor. Nomos, kural, yasa anlamında. Kökü nema. Nema ise, bir erkeğin sahip olduğu otlak alanda otlayan hayvanlar yerine geçiyor. Sözcüklerin anlamı, gerçeği ele veriyor.
Her iki tanım da, Başkent Kadın Platformu’ndan Leyla Pervizad’a ait.
Namus ve töre cinayetlerinden Türkiye çok çekiyor. Bunların artması karşısında, Meclis, töre ve namus cinayetlerini araştırmak üzere, bir komisyon kuruyor. Son birbuçuk ayda anılan komisyon beş kez toplanıyor.
İkiyüz sayfaya yakın komisyon tutanaklarını nefes almadan okuyorum. İbretlik olaylarla dolu. Yukarıdaki örnekleri, bu komisyon tutanaklarından aktarıyorum. Çeşitli sivil toplum örgütlerinin, resmi yetkililerin komisyonda anlattıkları ilk kez bu satırlarla kamuoyuna yansıyor. Yorum yapmaya gerek yok.
Bu arada komisyondaki çalışmalarıyla soruna çözüm getirmek uğraşı veren CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman’a yardımından dolayı teşekkür ediyorum.