Bankalara biber gazı

“ARABANI neden satıyorsun? Evini neden satmıyorsun? Tarlanı kaça sattın? Domatesi kaça aldın, beş kilo biberle turşu mu kuracaksın?”

Haberin Devamı

Günün birinde bunun gibi saçma sapan sorularla karşılaşmak, artık şaşırtıcı olmayacak. Öylesine şaşırtıcı olmayacak ki:
Merkez Bankası iki milyarı aşkın dolar satıyor ama, dolar sadece iki kuruş düşüyor, bunun üzerine bankalara inceleme başlatılıyor. Bu haber bazı dünya ekonomi kanallarında önceki gün ilk haber olarak yayınlanıyor.
Adamlar da şaşırıyor. Böyle piyasa ekonomisi ne görmüşler, ne duymuşlar. Gezi sonrasında AKP tek tek insanları avlar, kurumları etkisiz kılarken, şimdi bankalara biber gazı sıkıyor.

UÇUŞUN ÖYKÜSÜ

Son yıllarda “Ekonomi uçuyor” diyenler haklı, ekonomi gerçekten uçuyor. O uçuşun öyküsünü CHP’den Faik Öztrak Meclis’te Onuncu Plan görüşmeleri sırasında özetliyor:
“2002’de kısa vadeli dış borç 16.5 milyar, bugün 115 milyar dolar. 2002’de cari açık 622 milyon dolar, bugün 47 milyar dolar. 2002’de her yüz dolarlık kısa vadeli borç ve cari açık için bir yıllık döviz gideri karşılığında Merkez Bankası’nda rezerv 166 dolar iken, bugün 78 dolara düştü.
2002’de döviz açık pozisyonu 85.5 milyar dolar iken, bugün 451 milyar dolar”.
Tablo böyle.

SICAK PARA

Ekonomi kanallarında boşuna ilk haber değil. Bankalara böyle bir denetim Türkiye’yi küresel piyasalardan koparabilir ki, bu çok tehlikeli.
Küresel piyasalardan kopmak AKP’nin bindiği dalı kesmesi gibi. AKP sıcak paraya binmiş gidiyor. Örneğin, sadece nisanda Türkiye’ye gelen sıcak para 9 milyar dolar. Yine Faik Öztrak’ın açıklamasıyla:
“Bir milyar dolar sıcak para borsada 630 bin, devlet kâğıtlarında 210 bin dolar kazandırıyor. Dünyada örneği yok. AKP faiz lobisi arıyorsa, işte asıl sahibi kendisi”.
Türkiye’nin bugünkü siyasal ortamında sıcak para ne kadar gelir, o tatsız bir soru.

9 MİLYAR GİTTİ

Doları tutmak amacıyla Merkez Bankası piyasalara bir ayda 6.1 milyar dolar satıyor. Altınla birlikte, Merkez Bankası rezervleri toplam 9 milyar dolar azalıyor. Doları tutmak zorlaşıyor. Öte yandan, dolarda her on kuruşluk artış (devalüasyon), bütçeye 45 milyar liralık kur farkı yükü getiriyor. Neden iki kuruş düştü, kızgınlığının arkasında bir de bu var.
Biber gazı, TOMA, cadı avı ile birlikte demokrasiye veda. Bankalara inceleme ile serbest piyasaya veda. Aslında ikisi birbirini tamamlıyor.

Haberin Devamı

Ali İsmail cinayeti

CİNAYET karanlıkta. Soruşturmada henüz gelişme yok.
Eskişehir’deki eylemlerde öldürülen 19 yaşındaki üniversite öğrencisi Ali İsmail Korkmaz’ın ağabeyini arıyorum. Ağabey Gökhan Korkmaz avukat, ben aradığımda “Şimdi cenazenin başındayız” diyor, konuşamıyor.
Cenazeye katılan CHP milletvekili Hüseyin Aygün’ü arıyorum. Aygün, “cinayet soruşturmasında henüz bir gelişme olmadığını” söylüyor.
Buna karşılık, Ethem Sarısülük cinayetinde gelişme var. Birileri Sarısülük’ün ailesini uyarıyor, “Sesiniz çok çıkıyor, kendinize dikkat edin” diyerek.
Baskı ve korku yaratmanın yararı yok. İnsanların çocukları, babaları, kardeşleri öldürülürken hangi baskı, hangi korku.

Haberin Devamı

Son fırça Mısır’dan

“STRATEJİK Derinlik” son zaferini Mısır’da elde ediyor. Dış politika bu kez Mısır’dan fırça yemekle meşgul. Suriye, İran ve Irak, Ankara’yı geçen aylarda hemen aynı sözcüklerle uyarıyor:
“Bizim içişlerimize karışma”.
Doksan yıllık Cumhuriyet tarihinde böyle bir olay yok. Komşu ülkelerde olup biteni izlemek normal. Buraya kadar tamam ama, ondan sonrası son yılların modası. Bizim dış politika her olaya maydanoz, hangi ülkede farklı bir olay yaşanıyorsa, ortaya kendini ilk atan bizimkiler.
Ölçü öyle kaçıyor ki, elin oğlu sonunda, ‘Eee, yeter artık’ diyerek, büyükelçiyi çağırıp, “Bize çok karışıyorsunuz, kendi işinize bakın” demek gereğini hissediyor.
Son olarak aynı sözleri Mısır söylüyor. Bir başka ülkeye böyle bir uyarı yok, sadece bizimkilere var.

 

Yazarın Tüm Yazıları