ÜLKÜCÜLERİN oluşturduğu koridordan kürsüye doğru yürürken, mikrofondan yükselen müzik yeniden tempo kazanıyor:
"Geliyor, geliyor, MHP geliyor/Geliyor, geliyor, devletin başına Devlet geliyor."
MHP lideri Devlet Bahçeli kürsüye çıktığında, müzik aynı, güfte değişik: "Devlet, millet, tek bir hükümet/ bayrak, millet, kutlu devlet."
Önceki gün Devlet Bahçeli’nin Kayseri’deki mitingini izliyorum. Kayseri, çünkü burası AKP ve Abdullah Gül’ün kalesi. Ama, aynı zamanda MHP’nin de güçlü olduğu bir yer.
Bir zamanlar Büyük Ülkü Dernekleri genel merkezi burada. Bir zamanlar, milli görüşe, MSP ve RP’ye militan yetiştiren Akıncılar’ın genel merkezi burada.
Baraj altında kaldığı 2002 seçimlerinde, MHP Kayseri’de yüzde 11’i buluyor. 99 seçimlerinde ise, Kayseri’de yüzde 34 gibi çok yüksek bir oran yakalıyor. Buna karşılık, AKP 2002’de Kayseri’de 7-1 gibi açık farka imza atıyor.
Üstelik, AKP’li Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki yüzde 73 gibi rekor bir oyla seçiliyor. Özhaseki Kayseri dışında, Anadolu’da etkin bir başkan.
Yani, MHP’nin Kayseri mitingi izlenmeye değer.
İP BOYNUMDAN ÇIKTI
Sıcaklık 32 derece, pazar, tatil günü. Roma surları, Osmanlı Saat Kulesi, Selçuklu Sahabiye Medresesi ve Atatürk Anıtı ile çevrelenmiş, kültür mozaiği ortasındaki Cumhuriyet Meydanı’nı dolduran kalabalığa bakıyorum.
AKP mitinginde çekilen fotoğraflarla karşılaştırıyorum. Tayyip Erdoğan’ın topladığı kalabalığın üçte ikisi kadar kalabalık var Bahçeli’nin mitinginde.
Bahçeli gelmeden önce, toplanan kalabalığı MHP slogan ve müzikleriyle coşturanlar sık sık uyarıyor: "Müslüman Türk’e yakışır şekilde miting yapacağız". Türk-İslam sentezinin en sade anlatım biçimi bu olsa gerek.
Müzik ve söylem, toplumu müthiş ajite eden yüksek bir tempoda. Türküler militarize edilmiş gibi, insanlar gergin yay gibi, hedefe kilitlenmiş:
"Devlet Bey ne zaman ki, meydanda ip attı, biz, delikanlı adam böyle olur dedik, ip sanki yıllardır benim boynumdaydı, şimdi çıktı ve AKP’nin boynuna takıldı."
MHP tabanındaki duygu bu. Hızlarını alamıyorlar:
"AKP, köylerde, bu seçim Hıristiyanlarla Müslümanlar arasında diye yayıyor. Hıristiyanlara biz dahiliz, CHP, YÖK, Anayasa Mahkemesi, asker dahil, tek Müslüman kendileri. Bunlardan her şey beklenir."
İyice bilenmiş bir taban.
EN AĞIR SÖZLER
O sırada Bahçeli bu seçim kampanyasında duyduğum en ağır sözleri söylüyor Erdoğan’a, "Barzani, Talabani, etnik bölücülük, Oferler, yeminli Türk düşmanları, Ermeniler,Yahudiler onun aile fotoğrafında, AKP ümidini PKK ve Barzani’ye bağladı".
Bu sözler halkta "Devletin başına Devlet geçecek" temposunu körüklüyor. Ardından bu sözlere denk düşen müzik: "Aleviyle, Kürdüyle bir olduk/ Hepsi de Türk milleti diyorsan, MHP".
AKP’ye yüklenirken, ilginç bir istisna var. Cumhurbaşkanlığı seçiminden söz ederken Bahçeli,"Değerli Dışişleri Bakanı Sayın Abdullah Gül" diye başlıyor cümlesine. Gül’ün memleketinde, Gül’e çiçek atıyor. Erdoğan’ın, pimi çekilmiş bombayı Gül’ün kucağına bıraktığını söyleyerek, aslında Erdoğan ile Gül arasına bomba bırakmak istiyor.
Kitle psikolojisi öyle tırmanıyor ki, bir an geçen yıl İran’da gördüğüm Cuma namazı mitingini anımsıyorum. Orada alınlarında siyah bantlı on bin genç, hep bir ağızdan Amerika’yı protesto ediyor. Önceki gün Kayseri’de Erdoğan’ı protesto eden binlerce kişi, benzer öç alma duygusu içinde. Bir miting için, belki geçerli duygusallık, ama ilerisi için tehlikeli. Bahçeli kürsüde sakinleşince, toplananlarda da, rüzgar azalıyor.
Final, miting mantığına uygun.
Bahçeli: 60. Hükümet...
Halk: Milliyetçi Hareket.
Bahçeli: Ne Mutlu...
Halk: Türküm Diyene.
Miting dağılıyor. Siyasal doyum dorukta. Birileri yanıma yaklaşıyor: "AKP yine birinci olur mu?"