Asıl tehlike nüfus kaymaları

Patlamalar ve cinayetler, sinsi planın öncüsü. Asıl dikkat edilmesi gereken o plan. Birkaç aşamalı.

1- Hakkari, Şırnak ve Van yöresinde yaşayan yurtdaşlarımız, Irak’taki seçim öncesinde, Irak’ın da nüfusuna kaydediliyor.

2- PKK bölgede çoğu yurttaşımıza Irak kimliği dağıtıyor. Sözde çifte vatandaşlık hakkı için.

Kimlik dağıtımı bölgede halen devam ediyor.

84 yılında terörün başlangıcından bugüne kadar, Güneydoğu Bölgemizde görülmeyen bu sanal nüfus hareketi boşuna değil.

Kimlik dağıtımının ötesinde, bir başka nüfus hareketi daha dikkat çekiyor. Türkiye-Irak sınır bölgesine doğru nüfus kayması var.

Güneydoğu’da bir zamanlar gözlenen asıl olay, PKK terörü. Şimdi terörle birlikte, ülke bütünlüğü açısından asıl tehlike, ön plana çıkan bu nüfus hareketleri.

BOŞ BEKLENTİ

PKK terörün yanı sıra, neden böyle bir yola başvuruyor?..

PKK’ya yeni katılımlar Irak’taki seçimden sonra yoğunlaşıyor. Uzun süre PKK’ya kimse katılmayı düşünmezken, Irak seçimlerinden sonra, başta İstanbul ve Mersin olmak üzere, büyük metropollerden bölgeye guruplar halinde masum gençler gönderiliyor. Üç gün sonra birer terörist olarak, karşımıza çıkan gençler.

Yeni katılımlarla kimlik dağıtımı arasında birebir bağlantı var:

Kuzey Irak’ta bir Kürt Devleti kurulacak, oradaki devlet Türkiye’deki Kürtlerle birleşecek.

Irak kimliğine sahip olanlar ile PKK’ya yeni katılanların müthiş bir hesap hatası.

Hayır, bunu Türkiye’nin bölünmez bütünlüğü ilkesine dayanarak söylemiyorum. Günümüz gerçeğine ters. Reel değil.

İSTENMEYEN BİRLİK

Çünkü, Irak Cumhurbaşkanı olarak Talabani, şu anda Irak’ın bütünlüğünü en çok savunanların başında geliyor. Kuzey’de bir Kürt Devleti artık onun hesaplarının dışında.

İkinci gerçek, yine aynı odağa bağlı. Kuzey Iraklı Kürtler, Türkiye’deki Kürtleri istemiyor. Kendi siyasal ve ekonomik çıkarları açısından, Türkiye’deki Kürtleri yük olarak görüyorlar. Bunları birebir konuştuğum Iraklı yetkililerin ağzından duyuyorum.

Dolayısıyla, kimlik dağıtımı ve PKK’ya katılım için yürütülen propagandada gösterilen hedef tümüyle yalan. Güneydoğu’daki halk ve masum gençler, bu yalanların kurbanı.

FARKLI ROLLER

Bir zamanlar hem Talabani, hem Barzani PKK ile işbirliği yapıyor.

Şimdi bu rol Barzani’de. El altından PKK ile sürekli bağlantı halinde. Ayrıca, bizim Güneydoğu’da yaşayan bazı aşiretlerle Barzani’nin yakın akrabalıkları var.

Barzani’nin PKK’ya verdiği desteğin zamanlaması ilginç. Türkiye’nin Amerika ile ilişkileri şeker renkte iken.

Bu anlatılanlardan ortaya çıkan çarpıcı bir sonuç var.

Olay bugün için, eskisi gibi, sadece terör değil. Terörü çok aşan bir durum söz konusu. Terörle mücadelede yöntem ve içerik açısından mutlaka değişiklik gerektiren olaylarla karşı karşıyayız.

C4’ler NATO ülkelerinden

PLASTİK
patlayıcı C4’lerde metal yok. Onun için bizim gereçler C4’leri algılayamıyor.

C4’leri algılayan modern mayın erken uyarı araçlarından bizde çok yok. Var olanlar da, devletin yetkililerinin güvenliğinde kullanılıyor.

PKK artık telsizle patlatılan mayın kullanmıyor. C4 kullanıyor. Yola koyduğu C4’ü algılayan cihaz olmadığı için, her patlamada can kaybı, mal zararı kaçınılmaz.

Türkiye’ye çok miktarda C4 giriyor. Bir yetkilinin tahmine göre, 3.5 ton dolayında. Değil arabaları, trenleri, kentleri havaya uçuracak miktar bu. C4’ler tıpkı PKK’lılar gibi, Irak sınırından giriyor Türkiye’ye.

Şimdi iki temel soru:

1- C4’leri kimler üretiyor?.. NATO ülkeleri.

2- PKK kimden satın alıyor?.. NATO ülkelerinden.

Hani, Madrid ve Londra’daki terör olaylarını kınayan NATO ülkelerinden!..
Yazarın Tüm Yazıları