Önce banka açılıyor kasabada. İşte, bu ilk hata!.. Ardından, aynı kasabada kumarhane açılması önleniyor. Bu da, ikinci hata!.. Hele de, bunların üstüne bir de, Amerikan karşıtı eylem!.. Öldün kızım sen, öldün!..
Çok değil, daha birkaç ay öncesine kadar ülkesinin en saygın, sözüne en güvenilir kadını, bir anda sürtük ilan ediliyor. Gazete manşetlerine taşınan hakaretlerin bini bir para!.. Üç kağıtçı!.. Yalancı!.. Rezil!.. Hilekar!.. Hakaret adına ne varsa, hepsi yağmur gibi iniyor tepesine. Asıl önemlisi, inanmadığı düşünceleri savunuyor gibi görünüp, yüz binlerce insanı aldatmak suçlaması.
Son yıllarda dünyada Amerikan karşıtı akımın temsilcisi olarak öne çıkan Hintli yazar Arundhati Roy, şu anda hiç tahmin etmediği sorunlarla cebelleşiyor. Başı fena halde ağrıyor. Ama, onun başının ağrıması, sadece onun başının ağrıması değil!.. Dünyanın çeşitli ülkelerindeki aydınların ortak kaderi. Onun için de, mutlaka vurgulanmaya değer.
*
Roy, adını ilk kez 90'lı yıllarda yazdığı Küçük Şeylerin Tanrısı adlı kitabıyla duyuruyor. O isyankar!.. O düzene baş kaldırıyor!.. O atom reaktörlerine karşı!.. O global dünya düzenine karşı!.. O savaşlara karşı!.. O insanlar arasındaki eşitsizliğe karşı!.. O çevre kirliliğine karşı!.. O ormanların talan edilmesine karşı!..
Hatta, bu nedenle, Yeni Delhi'den 700 kilometre uzaklıktaki Bariam kasabasında oturuyor. Tik ormanları içinde yer alan bir kasabada. Bu ormanda tuğladan yapılmış iki katlı bir evde. Mimarlığı bırakıp, kendisi gibi sosyal işlerle uğraşan eşiyle birlikte.
Roy on yıl önce keşfediyor bu yöreyi. Oraya yerleşmek istediğinde, kasaba eşrafı, yörenin önde gelen yöneticileri, bunu bir lütuf kabul ediyor ve Roy'u bağırlarına basıyor. Roy ne de olsa, Üçüncü Dünya'nın simgesi, ezilenlerin sesi. Böyle uluslararası bir kişiliğe, unutulmuş bir kasaba kucak açmayacak da, ne yapacak?..
Hemen ormanda bir yer veriliyor. Pafta, parsel sayısı, imar izni, ama çevreyi koruyarak, kara kaplı kitaplarda her şey tamam!.. Her şey yasalara uygun. On yıl huzur içinde geçiyor. Roy da memnun, eşi de, kasabalı da.
Ellerinde kalın dosyalarla, evin önünde aniden beliren üç devlet memuruna kadar. Roy ve eşi hakkında, çevre koruma yasası, imar yasası ve orman yasasını ihlal ettikleri gerekçesiyle, dava açılıyor. Evlerini terketmeleri isteniyor. E, hani her şey yasal, her şey düzgündü?.. On yıldır da, bunun aksi kimsenin aklına gelmiyordu?..
*
Roy iki hata yapıyor!.. Önce, kasabada müthiş faizle halkı kandıran tefecilere karşı çıkıyor ve orada bir banka kurulmasını sağlıyor. İkincisi de, vahim. Zengin tik ormanı içinde bir kumarhane açılması için, arazi mafyası harekete geçiyor. Roy bunu önlemeye kalkıyor.
Tefeci ve arazi mafyası harekatı!.. Savaşlardaki topçu desteği gibi, basın desteğinde!.. Daha düne kadar kendisine övgüler yağdıran gazetelerde, şimdi sürtük, hilekar, yalancı manşetleri!.. Daha düne kadar, kendisiyle değil konuşmak, selamlaşmak için sıraya giren kasaba eşrafı, devlet memurları, şimdi onun yüzünü bile görmek istemiyor.
Roy, Yeni Delhi'de arka arkaya savaş karşıtı, Amerikan karşıtı eylemlere katılıyor, konferanslar veriyor. Dava tam bu sırada açılıyor!..